İki post evvelini okuyanlar, blogda yazmadığım zamanlar, neler yaptığımı neler yazdığımı merak ettiler mi, bilmiyorum ama ben anlatacağım yine de.
Arca yılın ilk karnesini aldı. Dersleri oldukça iyi, yani öğretmeni öyle diyor. Bizce okul tam bir laylaylom! İyi olmayacak da ne olacak?
Öğrenim hayatına Türkiye'de başlamış bir çocuk olarak Arca halinden hoşnut. Zira hafta sonu ödev yok, haftada sadece iki gün ödev veriyorlar. O da okulda yapılan alıştırmaları bitiremeyen çocuklar için. Arca çoğunlukla bitirdiği için, o ödev de yok diyebiliriz.
Babylade ve futbol oynamalarına izin var. Aslında oyun olarak her şeye izin var. Serbest kıyafetle okula gidiyorlar. Okul üçte bitiyor. Haftanın üç günü spor var. Ayda bir gün mutlaka kütüphaneye gidiliyor. Çok test yapılıyor, özellikle matematik, ama Arca matematiği sevdiği için bu testleri çok dert etmiyor. Yani hayat ona güzel. Ama bize değil. Çünkü biz Türk eğitim sisteminin çalışkan öğrencileriydik. Kıllanıyoruz, bunlara pek bir şey öğretilmiyor diye düşünüyoruz.
28 Ekim 2018 Pazar
Merhaba!
Merhaba!
Ben Arca. Dokuz yaşındayım. Dördüncü sınıftayım. Futbol
oynamayı, ipad oynamayı, yüzmeyi, kitap okumayı seviyorum. Belçika'ya taşınalı
bir yıl oluyor.
Babam mühendis, biz Türkiye'de yaşarken evler yapardı. Şimdi
burada, Belçika'da çalışmıyor. Yakında burada da evler yapmayı planlıyor.
Annem de mühendis. Bir şirkette, klima projelerinden
sorumlu. Hayatımızdaki her şeyi proje olarak görüyor.
Dün akşam babamla bir projeye karar verdiler.
Proje = Arca'nın günlük Flamanca yazıları
Amaç = Yeni kelimeler öğrenmek ve Flamanca'mı geliştirmek
İlk yazı = Mahallemizdeki yüzme havuzu
Perşembe günü babam bisiklet kazası geçirdi ve yaralandı. Bu
konuyu başka bir yazıda anlatacağım çünkü konu çok uzun. Cumartesi günü babamın
evde dinlenmesi gerekiyordu. Annem, babamın hoşlanmadığı ve benim çok seveceğim
bir aktivite planladı: Yüzmek!
Babam ve ben İzmir'de tatilde iken, annem bu yüzme havuzunu
keşfetmişti. Çok eğlenceli olduğunu düşündüğü için benim de denememi istiyordu.
Yüzme havuzunda, mayo ve bone giymek zorunlu. Bonemi bütün
sabah aradık, bulamadık. Annem havuzda sattıklarını söyledi. Mayolarımızı
içimize giydik. Okulla havuza gideceğimiz günlerde hep böyle yaparım. Yanımıza
havlu, terlik, deniz gözlüğü ve havuzdan sonra giymek için iç çamaşırlarımızı
aldık.
Yüzme havuzu evimize çok yakın. Arabayla en fazla 10 dakika
sürüyor. Helden durağına gelmeden önce sağa dönüyoruz. Biraz ilerleyip sola
dönüyoruz, işte orada yolun sonunda.
Şanslıydık, hemen park yeri bulduk. İçerisi klor kokuyordu
ve sıcaktı. Kasada yaşlı bir kadın vardı. Sadece Fransızca konuşuyordu. Annem
çok az Fransızca biliyor, anlaştılar. Bone de satın aldık.
Herkes için ayrı soyunma odaları var. Soyunma odalarının iki
kapısı var. Birinden girip mayonu giyiyorsun, diğerinden çıkıyorsun.
Çantalarımızı şifreli dolaplara kilitledik.
Havuz önce çok derin ama sonra en fazla 1 metre
derinliğinde. 45 dakika yüzdük. Çocuk havuzunu da keşfettik, sıcacıktı ama
küçüktü.
Çok eğlendim. Annemle abone olmaya karar verdik.
Hallo!
Ik ben Arca. Ik ben 10 jaren oud. Ik ben in het 4de
leerjaar. Ik hou van voetballen,ıpad spelen,boek lezen,zwemmen,fietsen en tv
kijken. Het is bijna 1 jaar dat we in Belgie zijn.
Mijn papa is ingenieur. In Turkije heeft hij heel veel
huizen gemaakt. Nu in Belgie werkt hij niet. Binnenkort in Belgie wilt hij ook
huizen maken.
Mijn mama is ook ingenieur. Ze is verantwoordelijk voor
airconditioningprojecten in een bedrijf. Alles in onze leven ziet ze een
project.
Gisterenavond hebben ze een nog een project bedacht.
Project: Dagelijkse Nederlanse teksten van Arca.(Dat ben ik)
Doel: Nieuwe woorden leren en mijn Nederlands verbeteren.
Eerste tekst: Een zwembad in onze dorp.
Donderdag heeft papa een fietsongelukje gehad. Ik ga dit in
een andere tekst vertellen. Zaterdag moest papa in het huis blijven. Mijn mama
heeft een activiteit geplanneerd dat ik van houd maar papa niet zo leuk vindt:
Zwemmen!
Toen ik en papa in Turkije waren voor het zomervakantie,
heeft mama dit zwembad ontdekt. Ze wilt dat ik zwembad ook probeert, want ze
vondt dat geweldig. Je moet je zwempak en motorkap aandoen. We hebben alle
ochtend mijn motorkap gezoekt maar niet gevonden.Maar mama heeft gezegd dat
mensen verkopen in het zwembad. We hebben onze zwempakken onder onze kleren
gedraagd. Ik doe altijd zo als ik zwemles heb.
De zwembad is niet zo ver van onze huis. Het duurt 10
minuten met auto.
We hadden geluk. We hebben meteen een plaats gevonden om
onze auto te parkeren. In het kassa was er een oude vrouw. Ze kon alleen Frans
praten. Maar mama kan ook een beetje Frans. We hebben ook motorkap gekocht.
Voor iedereen zijn er aparte kleedkamers. En die hebben 2
deuren, van 1 deur kom je binnen en dan doet je je zwempak aandoen en dan naar
het zwembad gaan zwemmen. Als je klaar bent met zwemmen dan ga je je kleren
aandoen en van andere deur weg gaan. We hebben onze tassen in het versleutelde
kabinetten opgesloten.
21 Ekim 2018 Pazar
Başarı nedir?
Fransızca konuşmayı beceremiyorum. Konuşulanları anlamıyorum. Okuduklarımı doğru telaffuz edemiyorum. Hayır, abartmıyorum gerçekten iğrencim!
Az önce İlker bolonez sos hazırlarken ben de Çarşamba günü yapılacak ara sınavına çalışıyordum ve bu "Yeliz'in Fransızcası iğrenç!" gerçeği yüzüme bir tokat gibi çarptı!
İlker'e de söyledim, "bence bu Fransız dil bilimcileri bir araya gelmişler ve şöyle demişler";
"öyle bir dil yapalım ki, kurallarıyla telaffuzuyla öyle zorlaştıralım ki bu dili, kimseler öğrenemesin. Ama öyle de güzel yapalım ki şerefsizi, öğrenemedikçe öğrenmek için yanıp tutuşsunlar, öğrendiklerini sandıklarında da öğrenemediklerini yüzlerine vuralım, sarsılsınlar."
Az önce İlker bolonez sos hazırlarken ben de Çarşamba günü yapılacak ara sınavına çalışıyordum ve bu "Yeliz'in Fransızcası iğrenç!" gerçeği yüzüme bir tokat gibi çarptı!
İlker'e de söyledim, "bence bu Fransız dil bilimcileri bir araya gelmişler ve şöyle demişler";
"öyle bir dil yapalım ki, kurallarıyla telaffuzuyla öyle zorlaştıralım ki bu dili, kimseler öğrenemesin. Ama öyle de güzel yapalım ki şerefsizi, öğrenemedikçe öğrenmek için yanıp tutuşsunlar, öğrendiklerini sandıklarında da öğrenemediklerini yüzlerine vuralım, sarsılsınlar."
20 Ekim 2018 Cumartesi
Görüşmeyeli
Fark ettim ki, benim için hangi platformda yazdığım, ne yazdığım, nasıl yazdığım önemli değil, önemli olan yazmak. Sadece yazmaktan uzak kaldığımda rahatsızlık hissediyorum.
Yo, hayır, blogu bırakıyor değilim.
Tam tersi!
Sadece epeydir blogda yazı yayınlamamış olduğumu ama yine de yoksunluk çekmediğimi fark edince, sebebini düşündüm ve buldum! Blog benim için amaç değil, araç. Yazmak için, yazdıklarımı paylaşmak ve dostlara ulaşmak için bir araç. Blogdan ayrı kaldığım bu kısa dönemde, yokluğunu hissettiğim tek şey, burayı okuyanların paylaştığı yorumlar oldu. Yazmak ise, hep vardı.
Ulen var ya, bu iki paragrafı okuyan da roman yazıyorum sanacak. Yok ya! Ne yazdığımı bilseniz ... Ama onu başka bir yazıya bırakacağım, evet bu kadar da pisliğim.