4 Ağustos 2019 Pazar

#bahçevanyeliz :)

Bilmem hatırlayanlarınız olur mu ama bizim sitenin kollektif sebze tarhı projesine nasıl gönülllü olduğumu bir ara anlatmıştım.

O gün sulama sorununu çözemediler. Çocukları yaşındaki, kendini tanıtmaktan gayrı Fransızcası olmayan bir kadının neden aralarında olduğunu çözemedikleri gibi...

Sulama Belçika'nın yağışlı iklimine teslim edildi ve çocukları yaşındaki kadına aralarından biri sordu: "bitki yetiştirmeyi seviyor musun, bahçen filan var mıydı memlekette?"

"Bizim İzmir'deki balkonda plastik çiçek yetiştirmeyi beceremedik, evdeki saksıların bitkileri de bizi terk edeli nerden baksan beş sene oluyor", demedim tabii ki! "Ne diyorsun? Bahçecilik benim genlerimde var, toprağa ellerimi sokmak için sabırsızlanıyorum", dedim. (ingilizce tabii lan, heyecanlanma. o kadar Fransızca konuşsam hiçbirinizi tanımam!)


Manasız heyecanım şüphe çekmiş olabilir, bostancıların yaş ortalaması şahsımınkinin iki katı olabilir, ama yılmadım.

Bostanı inşa etmekte, ekmekte biçmekte komşuların - zaman bakımından - epey gerisinde kalmış olabilirim. Ama muhteremin eşsiz desteği ile mühendislik harikası bir bostan inşa ettik, hiç tevazu gösteremeyeceğim.




Bahçıvanlık konusunda ise patates ekmek gibi kolay kaçan tekniklerden ziyade domates biber mücadelesinde karar kıldım. Aşağıdaki fotoğrafta en öndeki bizim bostan. (Gurur, ekrana yansıyor mu?)


Marullar çıktı, biberler onlarca çiçek verdi, pek çoğu bibere dönüştü. 



Taze soğanlar bile coştu, gel gör ki çılgın gibi domates var ama hepsi yemyeşil! Geliyorum gidiyorum, suluyorum, bekliyorum, yok domatesler kızarmıyor. Öte yandan uzuyor, boyumu geçiyor, erken dallar yağrak yüklü dallar her yanı saıryor. Domatesten bir Amazon ormanı yaratmış olmak gurur vermiyor, ne yapayım ağacı ormanı, domatesini yiyemedikten sonra?
                                                     

Ve bir gün, hali hazırda instagramdan dostluğumuzu sürdürdüğümüz pratik anne yukarıdaki ormanı görünce "buda onları, buda ki güneş görsün domatesler". Hay yaşa! Hemen giriştim. Bir açıldılar ferahladılar. Benden gören komşu Cécile de aynısını yapmış, "benimkiler de yeşildi, baktım sen budamışsın ben de daldım" dedi. Cécile ve eşi seksenlerinde bir çift. Nasıl tatlı güleryüzlü insanlar, bayılıyorum. Bizim apartmandaki mimar amca ile birlikte, sitenin Sabri beyleri bunlar. Her şey bunlardan geçiyor, herkesi tanıyorlar. Bu bostan olayı da tamamen Cécile'in girişimi. Biz anca yancı olduk.



Bu bostanlar Cécile'lerin bahçesine yakın bölümde, ne zaman sulamaya gitsem, yarım yamalak sohbet ediyoruz. Geçen bahçesini gösterdi, bir de bir meyve verdi, Türkçesini bile bilmiyorum, hayatımda ilk kez yedim, ekşimsi ama hoş bir tadı var.

Frenküzümü.



Aradan haftalar geçti, bir gün yine bostana gittim,, ne göreyim? Kızarmaya karar vermiş bir domates! Allahım bugünleri de görecek miydim! Ama çok da heyecanlanmayalım, daha tam kızarmamış, niyet var sadece. Ama lanet olsun ben İzmir'e gidiyorum, göremeyeceğim, yiyemeyeceğim iki gözümün çiçeğini.



Ne yapacağıma bir türlü karar veremez halde komşu bostanları incelerken, Dominique geldi. Bizim teras komşusu, hani çileklerini feci kıskandığım bitki cenneti terası olan kadın! Kıskanıyorum ama bayılıyorum da, ihtiyar takımının en iyi ingilizce konuşanı bu. Bir de neredeyse İlker'le İstanbul'dan tanış çıkacak bir abi var, vaktiyle ilker'in çalıştığı tekstil şirketiyle iş yaparmış, İlker'in eski patronu iyi tanırmış. O abimiz yarım yamalak Türkçe de konuşuyor.

Dominique ben gidiyorum, domatları sen yersin artık, n'apalım balım kısmet değilmiş dedim. Aa, dedi, deli misin, al bunu götür İzmir'e, sizin güneşle erer bu, merak etme. Hadi be! İyi bari kopardım, yanına da birkaç biber, o kadar emeği var, kocama oğluma birer lokma götüreyim.

Belçika'nın ikliminde bir türlü olmayan domat belki İzmir'in güneşinde erer mi bilmem. Bildiğim tek şey Belçika'da sosyalleşmek için ya köpeğin olacak, ya da bahçen.

PS: Instagramda bu fotoğrafların hepsini paylaştım, hatta #bahçevanyeliz etiketi ile öne çıkanların arasına bile aldım. Lakin o instagram, neden bilmem, bana bir arşiv hissiyatı vermiyor. 

1 yorum:

  1. Gerçekten harika yapmışsınız toprak saksı tipi vs harikasınız kim sevmezki kimin hoşuna gitmezki keşke herkez kendisi üretip böyle üretim ve tüketim olsa herkez kendi kendine yeter ne güzel olur hem doğal hem pratik kopar istediğin zaman ye süper birşey sizi tebrik ediyorum.

    YanıtlaSil