1 Nisan 2020 Çarşamba

Corona günlerinde sosyal hayat

Kaç gündür duş almıyordum, ha bugün ha yarın sallıyordum. En son bizim kızlarla zoomdan kitap kulübü yapacağımız zaman saçlarım şekillendirici gördü yani... Saçlarımı ne sor ne ben söyleyeyim. Derken öğlene doğru bizim departmandan yeni yılın (Japon firmalarında iş yılı nisanda başlar) kutlamasını işten sonra skype’tan görüntülü yapalım, kadeh kaldıralım önerisi geldiğinde toplantıdaydım bir baktım herkes tamam demiş. Ayol bu kafanın insan içine çıkacak hali mi var diyemedim. Neyse ki mesaiye erken başlıyorum da 16:00’da paydos edip duş aldım, saçı başı insan içine çıkılacak forma getirdim. Bizim müdür diyor ki, haa arkadaşlar demek confrence call yaptığımızda böyle görünüyorsunuz, hmmm evet benim saçlar hep şekil önümden çekil!


Şaka maka bu dijital olayı nasıl da hızlı nüfuz etti hayatımıza? Kitap kulümüzden yurtdışına iki kişi transferiz, toplantılara katılamıyorduk, şimdi online oradayız müthiş! 

Geçen cumartesi bizim üniversiteden kızlarla zoom yapacağımızı öğrenen İlker, mahalle arkadaşlarıyla zoom rakı sofrası organize etti, Arca da kuzeniyle online ipad oyunu. Her birimiz ayrı odada online idik.

Gerçi günler de böyle geçiyor. Ben çalışma odasındayım, online çalışıyorum, İlker flamanca kursuna devam ediyor online ve Arca  odasında ödev vs... peşinde, öğretmeni tarafından maille gönderilen... hatta kodlama kursu online yapılıyor.

Lokasyon belirleyici olmaktan çıkıyor, ayda iki günle sınırlı home office hakkımızın bu hadise sonrası artacağı öngörülüyor. Artan masraflar, park yeri sıkıntısı, çocuğunu bırakamama derdi, dışarıda yemek yemenin pahalılaşması derken, kitap kulübü de evin konforunda taze çayıyla toplantı yapmanın masrafsız ve dertsiz olduğunu fark etti. 


Ama yine de bunlar hep mecburen mecburiyetten! Hani yarın normal rutinimize dönmenin imkanı olsa zoom skype kasar mıyız? Asla!

Sosyal mesafelenme çok ağır. Güneş çıkınca geçen kendimizi terasa attık, baktım çapraz balkonda bizim komşu Arek. Telefonlaştık, ayol bir kahveye gelemiyoruz birbirimize feci koydu. Dün Özra haber etmiş, türk marketine gidiyorum size ne alayım diye. Çiğdem bittiydi ne hora geçti. Lakin kapıdan bıraktı torbayı apartman aralığında 1,5 metre mesafeyi koruyarak sohbet ettik. Özlemişim bir sarılamadık yav! 

Hadi biz aile içi öpüş koklaş, elektriğimizi atıyoruz, bir temas var. Hadi kedisi köpeği olanlar da huzurlu diyelim. Ya geri kalan yalnızlar? Çok zor lan yalnız olmak. Coronalı günlerde daha zor!





6 yorum:

  1. Benim de o aklıma geliyor bazen. Yalnız yaşayanlar kim bilir ne haldedir. Evde hapis bir nevi. Öte yandan evde hepimiz aynıyız demek ki, kendimizi salmışız :)

    YanıtlaSil
  2. Yarın işe gitmek zorundayım. Sokağa çıkmak ne büyük nimetmiş şimdi anlıyorum. Allah herkese yardım etsin. Hülya

    YanıtlaSil
  3. Yaklaşık altı yıldır günümüzde ki zorunlu izolenin isteğe bağlısinı yaşıyordum.Bazen haftalarca bahçeye dahi çıkmadığım, aylarca markete gitmediğim, arkadaş dahili kimse ile görüşmediğim...
    Yeni hayata uyum sağlamam zor olmadı, ama işte istediğin an dışarı çıkamayacağının bilincinde olmak, en basitinden canın bir şey istediğinde bir iki metre ötede ki markete gidememek, bu ağır işte.Tüm bunlara inat düzenli duşumu alıp, saçlarımı tarayıp, el işimi alıp sakin sakin oturuyorum, bazen ümitsizliklerdeyim ama, söz verdim kendime kaptırmıycam.
    İleriye dönük kararlar alıyorum, nasıl geçtiğini bile bilemediğim o altı yılın acısını çıkaracağım, güzel güneşli günleri kaçırdığıma çok pişmanım ama telafi edeceğim.Ümitsizlik yok Yeliz, burayı okuyan her kes tüm bunlar geçicek ve biz o günlere kendimizi hazır tutacağız.
    Sevgi ve sağlıkla kalalım...
    Serap

    YanıtlaSil