Self reflection filan bahsediyordum ya geçen yazıda, yarı yıl değerlendirme konuşmasından önce yöneticim karşıt karakterimle iletişimimi nasıl yönettiğimle ilgili bir düşünüp gelmemi istedi. Hani o üç yıl önce renklerle ilgili bir kişilik analizi vardı, hani Jung öğretilerinden yola çıkan rapor. Ben de dengesizin önde gideni çıkmıştım. Pardon dengesiz demeyelim de yaratıcı gözlemci diyelim ;)
Bu testin sonuç raporunda bir de karşıt kişilik var. Yani senin zıddın yani -bence- uyuz olduğun...
Benimki de yazmışlar. Şöyle özet geçeyim, egosu tavan, hiçbir işe odaklanmayı beceremeyen ama herkes ona odaklansın, o sazı eline alsın çalsın da çalsın isteyen... Kendini herkesten akıllı zanneden, seni beni sallamayan, bir iş verirsin ucundan tutar ama sorsan o işin uzmanıdır. Hiçbir disiplin yok, çeneden bol bir şey yok... öyle bir tip. Düşün düşün... Var mı böyle biri bizim yakın çalıştığımız kimdir filan derken buldum evet var. İsveçteki abimiz Tomas. Severim hem de çok ama yönetmekte zorlanırım, neden? Çünkü bakınız yukarıda yazdıklarım. Değerli bir insan olmasa iş anlamında, hiç bulaşmam ama gerçekten değerli... Ben de çok pis bir diplomat olduğum için onunla tüm toplantılara yöneticimi de çağırıyorum ve onu kullanıyorum. Ay iğrencim ve bunu da kendisine ifade ettim. Ve ekledim. Böyle olmaz Tom, benim bu adamı idare etmeyi öğrenmem lazım sürekli seni kullanamam! Evet bu konuda çalışacğım dedim anlaştık.
Ve derken .... Bir anda aydınlanıverdim ohh shit! Benim oğlan lan bu! Benim oğlan bizim Tomas'ın küçük bir versiyonu. (bak bunların burçları da aynı, lan yoksa balık oğlanlar böyle ukala mı oluyor?!) O yüzden benim götüm çıkıyor bizimkiyle anlaşacağım diye, anlaşamıyorum nitekim, ukalalığıyla özgüveniyle baş edemiyorum!
Ve bu tezim yılbaşı akşamı tescillendi. Self reflection muhabbeti dönüyordu masada. Can, Arca ve onların oğlan Toprak'a sordu bu soruyu, neler düşünüyorlardı, nasıldı geçen yıl, neler değiştirmek isterlerdi, kendileri ile ilgili.
Bizim Arca ne dedi söyleyeyim: "Kendimle ilgili şahsen her şeyimden çok memnunum hiçbir şey değiştirmek istemem Can amca!"
Ben Arca'nın şuursuz özgüveninden istiyorum.
Ne güzel böyle düşünmesi. Çünkü biz onları koşulsuz sevdik. Şahsen kendi çocukluğumda en çok ilgiyi-hatta çoğu zaman tek ilgiyi- yüksek notlar aldığımda gördüğüm için başarılı olursam sevilirim gibi kalıplarım var. Hatta değersizlik duygum tavan.
YanıtlaSilO yüzden çok sevindim kendisini olduğu gibi sevmesine. İleride onu zorlayan özellikleri olursa eminim değiştirmem lazım diye düşünüp bazı yönleri ile ilgili çalışacaktır.
Ne mutlu size.
Sevgiler.
Kendimizi deşe deşe nereye kadar?! Arca'nın cevabına bayıldım:)) Diğer bayıldığımda o bakışı;) Sağlık olduktan sonra bunların hepsi muhteşem yaşanmışlar...
YanıtlaSilBence çocuk haklı. Niye değiştirsin ki. Kendinden mutlu o bakışı da karışma bana der gibi. Hülya
YanıtlaSil