Fırına gitmek için çıkarken kulaklıklarımı almamışım, mecburen şehrin müziğini dinledim. Sabah kuşları hava sıcaklığı beş derece civarında ötmeye başlıyorlar. Bir de bütün geceki yağmurun kokusu vardı havada. Bu kokuyu her aldığımda gülümsüyorum, bizim oğlana adını verdiği için.
Arca ismini ilk duyduğumda çok hoşuma gitmişti, anlamının Türkçede “temiz” olmasından ziyade eski Rumcada “yağmurdan sonraki toprak kokusu” olmasından etkilenmiştim.
Neyse işte ufaktan gözlerim doluvermiş yürürken. Ne de olsa bugün analığımın on beşinci yılını kutluyoruz. Kutlamalar çerçevesinde ergen beyimiz pain au chocolat sipariş ettiler de, ana yüreği dayanamadım sabahın köründe fırına yollandım.
Kutlamalar zaten yemek çerçevesinde dönüp duruyor. Bizim oğlan asla party animal değil, yıllar var ki doğum günü partisi yapmıyoruz, en son Belçika’ya taşınmadan önce bütün sülaleyi çağırdığımız bir parti vermiştik. Ondan sonra taşınmaya karar verdiğimiz için mi acaba Arca’da parti travma oldu? Ya da belki de anne babasıyla güzel yemekler ve pasta ile kutlamayı tercih ediyordur. Yani umarım…
Bak işte bunları düşünürken de gözlerim doldu. Analık fena.
Bugün on beş yaşını bitirecek bir ergen var bizim evde.
Ergen velet şahane bir deneyim, herkese tavsiye ederim. Hoş, etmesem ne olacak, illa ki bu zevk tadılacak.
Dumur diyaloglar tam gaz devam;
Y: Arca beni sinir ediyorsun!
A: Asla! Bence sen, sinir olmayı seçiyorsun.
Çok didiştiğimiz oluyor ama, bakma, çok eğleniyoruz. Gerçekten çok komik bir çocuk Arca. Doğum günü hediye listesinde iki tane parfüm var mesela ki ben buna da şükür diyorum. Benden fazla parfümü var. Ici Paris parfümeri zincirinde çalışanlar Arca’yı tanıyor, neden? Çünkü sürekli parfüm numunesi topluyor. Sadece kendisi değil, bizi de arkadaşlarını da bu organizasyona dahil ediyor. İsimler elimizde parfüm numunesi topluyoruz. En beğendiğini seçebilmek için yoğun araştırmalara giriyor, cepleri parfüm tester kağıtlarıyla dolu. Asla şaka yapmıyorum.
Bir akşam bizi odasına davet etti, parfüm seçecekmişiz. Bütün gün o dükkan senin bu dükkan benim gezmiş, tester toplamış, üstlerine isimlerini yazmış, alt notaları üst notaları ne haltsa kategorize etmiş, bize danışacakmış. Kahve kavanozunu da aldık yanımıza, iki yetişkin bir ergen ha boyna kokluyoruz. Neden sonra, “abi n’apıyoruz biz ya” diye aydım. Millet ailece film izler, ne bileyim, kutu oyunu filan oynar biz ailece bizim oğlana parfüm seçiyoruz. Buyrunuz o akşamdan bir hatıra.
Sadece parfüm değil, kokoşluğun her türlüsü bizimkinde. Mesela mutfağa gidecek, yolda tuvalete uğrayıp aynada saçlarına ve kaslarına bakıyor. Zaten sürekli Hulk vaziyetinde dolaşıyor. Günde iki defa duş alıyor, ter kokusuna asla müsade etmiyor, terlerse günde iki kat kıyafet değiştiriyor.
Saçları dökülüyormuş, acilen doktora gidilmeliymiş, bir ilaç versinmiş. Oğlum baban da kel, senin de muhtemelen akibetin bu olacak, çok da şeetme diyorum, gözlerini kısıp bakıyor, artık içinden genlerine nasıl sövüyorsa…
Ayna demişken, bizim odaya çöreklendi, boy aynası varmış. Odadan sepetliyoruz, çıkıyor evden asansörü çağırıyor, aynasından kendine bakmak için. Yılbaşı hediyesi olarak odasına boy aynası aldık, kurtulduk.
Sadece saç, kas filan olsa neyse, benim her türlü kişisel bakım malzememe ortak. Serumlar, maskeler, gülsuyu, deodorant paylaşımları sıradanlaştı, velet benim gua sha taşıma da ortak! İzmir’e gittiğimde mesajlar atıyor, neredeymiş gua sha yoksa yanımda mı götürmüşüm? Neymiş efendim, gece yüzü şişmiş ödemden, sabah düzeltmeliymiş.
Bunları arkadaşlara anlatınca teşhisi koyuyorlar, kız var diyorlar, kesin birinden hoşlanıyor. Dürtüyorum arada, var mı lan birileri diyorum, yok diyor, olursa söylerim diyor. Yerim. Gerçekten Arca ergen filan ama kafa hala bıdık oğlan. Sadece Playstation, futbol, antrenman, futbolcular, maçlar, öküz gibi yemek, kişisel bakım, parfüm ve polisiye romanlar okumak dışında pek bir şeylerle ilgilenmiyor. Kızlarla hele hiç! Biz bunun babasını bilmesek… Neyse bakalım.
Bugün on beşini bitiriyor bu göbekteki velet.
Hem bu kadar hızlı geçmesi bu yılların, hem de yüzyıl kadar uzaktaymış gibi doğduğu gün… İnanılır gibi değil.
Ah Yeliz, zaman nasıl da çabuk geçiyor değil mi? Bizim evin ergen’i de Mayıs ayında 15 olacak kısmetse ve yazdıkların bana aşırı tanıdık :) Gua sha taşına kadar tanıdık hem de :) Bu arkadaşın Arca cücesinden Hulk’a evrilmesine uzaktan da olsa şahit olduk biz de..Daha güzel günlerini de görelim inşallah, sağlıkla büyüsünler, nice kutlamaları böyle gizlice paylaşalım, sevgiler ❤️
YanıtlaSilÖncelikle dumur diyaloglar❤️
YanıtlaSilBol kahkahayla okudum yazını. Aklıma geldikçe de gülerim Gua Sha taşına, saçına, kasına, serumuna. Aynasına bakmak için asansörü çağırmak nedir ya:)))) Yolu bahtı açık olsun Arca’nın. Nice mutlu yıllarınız olsun.
Ah o ergenlik halleri benzer galiba. Kızım da banyo,saç baş bakımda benzer davranışları gösterdi. o yıllar bitmesin istedim aslında çünkü üniversiteyle yuvadan uçacağını biliyordum ama çok çabuk geçti yıllar.
YanıtlaSilArca için sağlıklı, huzurlu yaşlar diliyorum..
Ergen çorbasından tadanlar bilir bu günün nefis çorbasını da. Günce- anı- komedi karışımı harika bir lezzette sunulmuş.
YanıtlaSilSanırım Arca onca güzellikler arasında bir zaman sonra muhteşem göbeğini de değiştirme kararı alacak.
Belki 16. yaş bir dönüm noktası olacak. Sağlıkla, mutlulukla nice güzel yıllara.
Sevgiyle.
Ben de Arca'nın miniminiliğini hatırlıyorum ama 15 ne yaaa, birden şaşırdım.. Neye şaşırıyorsam, benim "büyük" bile 10 oldu :))) Nice çok mutlu, sağlıklı, neşe dolu anılar biriktirin canım Yeliz.... <3
YanıtlaSilyanii demek ki "hava bugün çok arca" diyebiliyoruz :)
YanıtlaSilİyi ki doğmuş Arca, daha nice mutlu, sağlıklı yeni yaşları olsun :))
YanıtlaSil