İki post evvel yemek için yaşayanlar kulübünden bahsetmiştim. Eşbaşkanlar ben ve muhterem.  Muhterem bir tık daha manyak eminim.  Şöyle ifad...

“Me time” mı diyorlar, ay hiç bilmiyorum, Türkçe meali kendinle geçirilen zamanlar. Yaşlandıkça bu süre artıyor. Neden biliyor musun? Çünkü ...

Sene 1996 bilemedin 1997… Bir belediye otobüsünün arka koltuğunda “çıkma teklifi” (gençler bilmez, bizim zamanımızda çıkma teklif edilirdi)...

  Nisan .  Dün bahar şöyle bir göz kırptı ama fazla yüz vermeden kaçtı saklandı yine. Pazar sabahında yine bulutlarla birlikteyiz, bekleriz....

  Bir Paskalya tatilinin daha sonuna geldik. Tatil dediysem de hafta sonunun kuyruğuna eklenen pazartesi işte. Öyle stresli, yorucu ve depre...

  Şanslı (!) bir beyaz yakalı olarak Türkiye de dahil olmak üzere hep cumartesileri tatil olan şirketlerde çalıştım. Biliyorum ki, bazı sekt...

  En son güneşi iki hafta önce görmüşüz, blogdaki pazar yazılarımdan birinde gördüm. Güneşi geçtim hadi. Soğuğu da ayrı! Ulen Nisanda 6 dere...

 Bugünler çok stresli geçiyor. İş, yoğunluğu ve zorluğu ile üzerime kabus gibi çöküyor. Yetişememek, yetiştirememek ve kendi kendime “hafta ...

Tüm cumartesiyi regl ağrıları ve uyuşukluk içinde geçirdikten sonra pazar sabahı ışıldayan güneşle hayata yeniden döndüm. Kış uykusundan uya...

  Geçtiğimiz günleri haftaları yazarak geçirdim. Çoğunlukla defterime ama ara sıra da buralara. Yazıp da yayınlamadıklarımdan bir yazı önüme...

  bilge der ki... Kendinizi gülümseyerek savunun, sessizce saldırın ve umursamazlıkla kazanın. dice el sabio... defiendete con la sonrisa, a...

 Kutlu olsun. Sizi bilmem ama ben, belirli günler ve haftalar içerisinde en çok kıymet verdiğim bu günü - eh ne de olsa 23 senedir aralıksız...

 Vaktiyle neşeli yazılar yazardım. Özellikle Arca’nın bıdıklık yılları, onca sıkıntı derde rağmen neşeyle yazacak ne çok şey bulurmuşum, hay...