Yazlıkta iken bakkalda rastladığı bir teyze ile konuşuyor;
T: Sen nerede oturuyorsun?
A: İzmir’de oturuyorum ben ama Çeşme’ye geliyorum ama bazen de Özdere’ye gidiyorum
T: Ooo geziyorsun demek. Yüzüyor musun peki?
A: Bir keresinde kolluklarla böyle (hareketi yapıyor) dengede durmuştum.
(Akranları neredeyse tüpsüz dalış yapacak bizim ultra-temkinli velet kolluk ve simitsiz kumla bile oynamıyor, kollukla denize girdi mi adrenalin tavan!)
………..
Y: Arca sen babaannen ne iş yapıyor biliyor musun?
A: Evet, otomatik öğretmeni
(babaannesi matematik öğretmeni)
…………
Yukarıdan sesleniyor: “ANNEEEE KALBİM ATIYOR KALBİM ATIYORRR!”
Koşuyorum yukarı, gerçekten de kalbi küt küt atıyor, “ne oldu annecim? heyecanlanınca kalbi atar insanın, heyecanlandın mı?”
“Bazen de yatakta zıplayıp bavulun üzerine atlayınca atar, di mi?”
…………
“İnanılmaz bir şey!!”
(Yan komşunun ağacı kesişini anlatırken)
………….
A: aaa niye Gulçin’in evinin önünden geçmedik?
(Çeşme’ye giderken Gülçin’lerin evinin önünden geçiyoruz, Alaçatı’ya giderken üst yoldan gidiyoruz, o gün Alaçatı pazarına gidiyorduk.)
………….
İ: bu yarış arabası bozulmuş Arca, tamir edemiyorum
A: Ama ben onu yıkamadım.
İ: Belki üzerine basmışsındır?
A: Hayır basmadım ama annem basmış olabilir, sakar ya?
(ve İlker bana bu diyaloğu anlatırken ben “ya gördün mü bak çocuğa nasıl yanlış izlenim veriyorsun, sakar sanıyor beni” dedim ve kumandalı şimşek Mcqueen’in üzerine bastım:/ Anneye Alkış!)
Arca sen beni hatirliyor musun akillim benim ya :) bak nasil sevindirdi beni :) Evet annesi hep gulcinlerden gecin siz hatta gulcinlere gelin :) arca yerim ya :)
YanıtlaSiltabii ne sandın:))
YanıtlaSiltabii ne sandın:))
YanıtlaSil