Cehennem

Tatil kitaplarının biri de Cehennem’di. Çok zaman önce Dan Brown okumamaya karar vermiştim. Sebebini hatırlamıyorum, bir overdose durumu mevzubahisti muhtemelen. Sonuçta pek aklımda değilken onu kitaplığa nasıl dahil ettiğimi hepimiz biliyoruz.

Cehennem tam bir yaz kitabıydı, Arca’yı uyutup da bahçeyi sulayıp terası buz gibi yıkadığımız o akşam İlker olta takımlarını hazırlamaya oturdu ve benim elimde, hatta dilimde bu kitap vardı. Satır aralarında hep Floransa’dan, Roma’dan, biraz da Venedik’ten bahsettik. Birlikte yapacağımız ilk İtalya seyahatimizin planını çıkardık.

Arca biraz büyümeliydi önce, en azından bir 8 yaşında filan olmalıydı. Sonra tur, otel filan değil, bildiğin ev tutacaktık. Zira bizim özelimizde bir ülkeyi gezmek değil, o ülkede en az iki hafta yaşamak tam anlamıyla o ülkeyi tanımamızı sağlayacaktı. Metro ile, bisiklet kiralayarak gezecektik her köşesini. Ben seyahat öncesi kitaplar okuyacaktım, seyahat planı defteri tutacaktık birlikte. Sabahları kahvaltımızı yapıp öğlen için soğuk sandviçlerimizi hazırladıktan sonra günlük turlarımıza çıkacaktık. Oraların geleneksel lezzetlerini akşamları uzun sofralara ayıracaktık.

Hiç abartmıyorum, İlker güzergâhlarımızı, hızlı tren seyahatlerimizi planladı, küçük çapta bir bütçe çalışması bile yaptık. Yani bizim evin tek delisi ben değilim, muhterem de az biraz benim soydan. Ya da adamı da sonunda kendime benzettim: )

Cehennem tatilin büyük bölümünde, kumsalda, yolda eşlik etti bana, hatta bir gece uykum kaçtığında sabah ezanına kadar arkadaşım oldu ve son satırlar okunurken veda ettik birbirimize.

Aklımda kalanlar var...

Mesela inkar/reddetme meselesi. İnsanın başında bir gün öleceği gibi bir dert var aslında, ama tabii ne zaman nasıl sen ben bilemeyiz. Her sabah öleceğim buhranıyla güne başlayıp ölümü düşünerek tüm gününü geçirmek adama kafayı yedirir. Ama insan psikolojisine "inkar" adında öyle rahatlatıcı bir zehir enjekte edilmiş ki vergi, maaş, iş güç gibi başa çıkılabilir dertlerle meşgul olarak vademizi dolduruyoruz. İnkar ederek yok sayıyoruz gerçekleri.