8 Temmuz 2014 Salı

Yaşam kalitenizi artırmak için sporu tercih edin…

Reklam metni yazarı olacak kadınmışım be peh! Şimdi Gülçin yazmış da oradan aklıma geldi.

Bisikletle işe gittiğim ilk gün götü başı dağıtmış olmama rağmen dünyanın en pozitif insanıydım. Telefon da bile sesim çınlıyordu. Spor, dedim, hayata pozitif bakmanın yolu bu. Az biraz bacak iyileşsin yine bisikletle işe gitmeye devam edeceğim. Sonra ne oldu? Annem ayağını kırdı. Ne alaka deme yav, bisiklet için sabah erken kalkmak lazım, refakatçi olmaya gitmek için bisikleti bir şekilde bırakmak lazım. Neyse öylece bekledi beni… Hayır yılmış değildim, “düştüm de korktum” yok bizde. Bakma sen çocukken dere tepe bir cesaretle bisiklet binerdik, şimdi kendime azami dikkat ediyorum. Yokuş aşağı gitme konusunda temkinliyim, mümkün mertebe kaldırımdan seyrediyorum. Canımı sokakta bulmadım yani…



Neyse ben bir heves bu sabah günler sonra bineyim bu yavruya dedim. Hatta her katlandığında gidonu ve selesinin ayarı kaçıyor, en optimum kullanım boyuna göre yerlerini oje ile işaretledim, gecenin bir vakti tüm hazırlıklarımı yaptım. O bir türlü bir yere sokuşturamadığım bisiklet taşıma çantasına bile harika bir kılıf uydurdum. Bu kılıf çözümü bence çok başarılıydı. Senelerce benim çantamken kullanmadığım için Arca’ya verilmiş, o da doktor çantası yapmıştı. Gel gör ki o doktorculuk oyuncaklarından geriye hepi topu saçma bir gözlük kalınca, çanta işlevini yitirdi ben de tekrar değerlendiriverdim. Bisiklet çantası kılıfı olarak… Bu takdire şayan geri dönüşümcülüğüm Arca tarafından şiddetle muhalefete uğradı. Neymiş efendim onu piknik çantası yapacaklarmış, pikniğe giderken yiyeceklerini koyacaklarmış. Tabii bu direnişle karşılaşacağımı gecenin o vakti bilemezdim.

Gözlerimde lens ve gözlük olmadığı için gecenin o vakti göremeyeceğim küçük çok küçük bir detay daha varmış meğersem…

Sabah erkenden duşumu aldım, ofis kostümlerimi sırt çantama tıkıştırdım. Arca babaannesiyle yazlığa gidecekti, uzun bir vedalaşma yaşadık. Eşofmanımı giydim, bisiklet baskılı t-shirtü sırtıma, kaskımı kafama geçirdim, hazırdım!

İlker kalktı, mahmur gözlerle “aa bu ne” dedi. Ne o be?

RAPTİYE! Ön tekerlekte! Ne göz varmış arkadaş sende. Acayip canım sıkıldı. Yeter ulen bu kaçıncı diye kem göze, nazara isyan bayrağı çektim. İlker boşver bişey olmaz dedi. Yok ya… Tırsarım oğlum ben ya başıma bir şey gelirse? Gerisin geri üst baş değiştirdim. Selesini okşadım ve bir veda busesi uçtu kondu pedalına…


İlker raptiyeyi çıkarmış, lastik evden çıkasıya kadar sönüvermiş. Arkadaş ne bahtsız kadınım ben yav! Sinyal mi lan bu bana? İlahi güçler mesaj mı gönderiyor? Yaşam kalitemin yükselmesine karşı olan bir kesim mi var bu alemde? 

2 yorum:

  1. Ben caanim bisikletime bi ton para verip aldiktan sonraki ilk 3 cikisin ikisinde tekeri patladi. Ustelik uzun yoldayken, donecek arac yokken, butun yolu geriye yurumek zorunda kaldim. Sonraki defter senelerdir tertemiz. Sen de nazar cikti de, pes etme, yoluna devam et Yeliz! :) Sessiz takipcin Melis.

    YanıtlaSil