Uzun bir günün akşamı. Ayaklarım trampet çalıyor.
Sabah arcanın piyano dersine yetiştik. İlknur bir müzik okulu açtı, yer cücesi piyanoyu tecrübe ediyor. Sevdiğini söylüyor gerisi boş zaten. Dönüşte evde bizi bekleyen babaanneyi aldık kuaföre götürdük. Ameliyat sonrası henüz araba kullanacak durumda değil. Biz de Arca ile pazara gittik. Pazarda fiyatlar semtin gelir düzeyiyle paralel, net! Şöyle söyleyeyim Alaçatı pazarı bizim sosyete manavının fiyatlarını yakalarken Yeşilyurt pazarı benim pazarlarım arasında fiyatta mütevaziliğin zirvesine oynar. Kalitede fark yok. Bugün eylül sonu itibariyle kış hazırlıklarına iyi denk geldi Yeşilyurt:) daha dün üç kilosu on liraya barbunya bulan muhteremi tebrik etmiştim ben bugün dört kilosunu on liraya alarak sezonun en ciddi avantajını yakaladım:) domates ise on iki kilo on lira.
Bu yıla kadar İlkerin annesiyle yapıyorduk kışlık domatesi. Ama bu yıl ilişmedim hatta bugün domates yapacağımı bile söylemedim, alırız bir yerlerden boşver dediydim. Eh ayak ameliyatlı yorulacak zor yav:) kısacası bu yıl kendi kanatlarımla uçuşa geçtim işte tam da bu yüzden mütevaziliği elden bırakmadım:) 12 kilo tamamdır:) bokunu çıkarma yeliz haddini bil!
Arca pazarda on numara beş yıldız bir çocuk imajı çizdi, hakkını yemeyeyim. Önümden yürüdü, çocukken annemler elimizden tutmayacaklarsa, önümden yürü derlerdi bize, gözlerinin önünde rahatça dolaşırdık. Onun siparişlerini görmezden gelmedim ama.... Mısır üzüm minik havuç hepsi başım üstüne. Muzu da pazarda gezerken götürdü zaten. Kahvaltılık Çeşme biberi bile bulduk:) eve gelip pazarlıkları çıkardık, yemeğimizi yiyip babaanneyi aldık, evine bıraktık. Bir kadının bakımına katkıda bulunarak ana oğul sevaba girdik.
Dönüşte ohoo uyumuştu bile, ilişmedim. Sonbaharın öğleden sonrası serinliğine uzandı, gerindi, öyle yorulmuş ki uykuya teslimiyet devam etti.
Ben de boş durmadım abicim! Mutfağı kış hazırlıkları için düzenlemeye evden çıkmadan başlamıştım. Kavanozlar makinada hijyen programında temizlenmeye başlamıştı. Organizasyonda marka olmaya adayım! Derken domatesler yıkandı. Bir taraftan su kaynarken diğer taraftan kırmızı biberler közlenmeye yollandı fırına. Domatesler popolarından + şeklinde çizilip kaynar suya atılırken tencereler dizildi tezgaha. Domatesler soyuldu domatesler doğrandı ve domatesler popolarından + çiziktirilerek kaynar suya atıldı... Bu döngü defalarca tekrar edilirken parmaklarıma sinen domates kokusunu içime çektim. Közlenmekte olan biberlerin kokusuna karıştı domatesin kokusu.... Huzuru içime çektim. Mutfakta çalışmak ne güzel dedim içimden ne güzel bir şeyler üretebilmek.... Otomatik hareketlerle düşünmeden yaptığın her hareket bir terapinin adımları aslında... Sen düşüncelerinden sıyırıyormuş gibi hissederken çok acayip fikirlerin yeşermesine engel olamıyorsun... Acayip işte! Vücut yorgunluğu tolere edilebilir ama kafa yorgunluğunu dinlendiren tek şey ellerinle çalışmak ve vücut yorgunluğundan düşünecek bir şey kalmaması geriye...
Bitti... Kavanozlara doldurup kapakları sıkıca kapatıp ters çevirerek bu kutsal törenin sonuna geldik. Şimdi soru şu: o temiz örtü üzerinde domates akıntıları 24 saat içinde görecek miyiz yoksa görmeyecek miyiz? Yarın büyük gün! Bakalım yelizkız kışlık domates kavanozlarını hazırlamayı başardı mı?
Başarmış olsun lütfeennn! Ağzıma sıçıldı lan dört saat ayakta canım çıktı! Bu kadar emeğe zıçtıysak bu blog alemini yakarım lan!
An itibariyle... İlker ile arca Galatasaray'ın yeniligisine çok pis içerlerken ben bir kadeh beyaz şarabın hakkını vermekteyim, ve dediğim gibi ayaklarım trampet çalıyor!
Hadi eyvallah!
8 yorum:
Ay post uzunluğunda yorum yazdım hata verdi, yorum gitti. Kimse senden uzun yazmasın diye kilit mi koydun ayol? :)
Elcagizlarina sağlık, eminim çok güzel olmuştur. Yakın olaydık gelir masaj yapardım sana ;)
Eline sağlık valla, olmuştur onlar bişey olmaz :) Geçen pazar ben de yaptım aynından, her seferinde bi daha tek başıma 10 kiloya girişirsem iki olsun diyorum şimdiden üç oldu :)) Yalnız ben yeşil ve kırmızı biber de koyuyorum küp domatese, menemen altı, makarna üstü, yemek sosu filan şahane oluyor bi dahakine tavsiye ederim. Bilge
Semt pazarıııı, ah işte yaaa, bulunduğum şehirde (yurdun dışı) yok işte bu konsept! Oysa ben bayılırım böyle canlı rengarenk meyveler sebzelere bakayım, azıcık ondan birazcık bundan alayım, taze taze. Süpermarkette pörsük böğk.. Çok özledim yahu, pahalı da olsa, göz alışverişi yapardım en azından.. Eline sağlık, sevgiyle yapılan konserve iyi olmaz mı ;)
Bugun Ankarada bir atom marula 3 lira verdikten sonra bir kez daha anladim izmire tasinma kararimin ne kadar isabetli oldugunu! Ellerinize saglik bu arada, olmustur onlar mutlaka :) Deniz
Birde kendine tembel dersin:) cık cık cık :P
Bizim domatesçimizde kayınvalidem.Ama geçen sene ben kendim de hazırlamak istedim ve ilk kez kışlık domates hazırladım.İlk sefer oldu valla.Ama kapakları Murat'a kapattırdım.
Annem ilk domates yaptığında sabah uyanıp tüm tezgahı ve yerleri domates içinde bulmuştu.Buna rağmen ertesi sene yine yaptı:)
Bu sene yapmadım zira kayınvalidem 200 şişe yapmış:)) Bir de istersem yapabilirimi denemiş oldum;)
Ellerine sağlık! Afiyet olsun ! Kilo olmasın!
Benim her sene annem yapardı. Bu sene ayrı şehirlerde olmamıza rağmen utanmadan bana da yapmasını istedim.Yaptı ve 9 saatlik yoldan getirdi. Ben daha tembelim değil mi?
Ahu
Biz bir gün karşılacağız ama bakalım kısmet ne zaman. Her gün akşam sizin evin yokuşundan geçiyorum, bu haftada Yeşilyurt pazarındaydım ama denk gelemedik. Ellerinize sağlık, huzurla yiyin. Sevgiler Nilgün
Yorum Gönder