26 Eylül 2014 Cuma

Sırça Fanus, Sylvia Plath

Cüretkar? Kışkırtıcı? Düşündürücü? Yalın?

Hayır, hiçbiri, evet hepsi.

“Sırça Fanus”u tek kelime ifade etmek mümkün olsaydı, bu kelime ZAMANSIZ olurdu. Moda için kullanılan en moda tabirlerden biridir aslında zamansız. Hani gardırobuna bir trençkot, küçük siyah elbise eklemelisindir, zamansız parçalardır, yıllarca giyersin. Sylvia Plath’ın “Sırça Fanus”unu da basımının 50. Yılında hala günceli yakalayabiliyor, zamansız bir parça.
Kitap son derece zeki ve çalışkan öğrenci Esther’in bir bursla New York’taki bir dergide çalışmaya gitmesiyle başlıyor. Esther müthiş bir gözlemci ve çevresini çoktan çözmüş biri, mizah yönü de oldukça kuvvetli. Öykünün kopma noktasına kadar çevresiyle ve kendisiyle (üstelik tüm o intihar girişimleri sırasında bile…) dalgasını geçen bir genç kızın anlatımıyla 60’lı yılların o naif atmosferini soluduğumu sanıyordum. Derken Esther kliniğe yattı ve o ana kadar hayatla, erkeklerle ve kendisiyle kayıtsız ilişkisinde topluma, insana dair ipuçlarını toplamış olduğumu fark ettim. Üstelik vardığı nokta 1963’te ne ise, bugün de o.


Toplum, kendine bir düzen arar, çarkların tıkır tıkır işlemesi için şablonlara ihtiyaç vardır. Toplumu oluşturan bireyler toplumun oluşturduğu şablonlara uymak zorundadır. Sırça fanus, bu şablonların bütünüdür ve sen o fanusun içinde olduğunu düşünürken ve o fanusun içinden dünyaya bakar bulurken kendini, aslında nereye gidersen git, fanusun içinden çıkamadığını fark edersin.

Sen fanusun içinde değilsin, fanus senin kafanın içinde.

Öldürmek istediğin bedenin mi? Esther’in dediği gibi – “Sanki asıl öldürmek istediğim şey o derinin altında ya da başparmağımın altında atan o ince mavi damarda değil, başka bir yerde, daha derinde, daha gizli ve ulaşması çok daha güç bir yerdeydi.”

İntiharın zayıflık olduğu söylenir, kimileri narsislik sayar, Tanrıya isyan belki?

Bazı insanlar için hiçbiri değil. Bazı insanlar intihar güdüsüyle doğuyor bence.

 “Sadece içimde susmak istemeyen bir ses olduğu için yazıyorum” demiş Sylvia.   

Ne tesadüf, ben de.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Not: Sylvia Plath'ın Günlükleri de var kitaplıkta, hatta bir ara önce onu mu okusam dedim, sonra Tezer Özlü yolculuğum geldi aklıma. Önce romanlarını okumuştum, sonra mektuplarını.. Hatta kitap kulübünde önce mektupları mı okusaydı diye hayıflanmıştık. Hayır, anladım ki, bir yazarın hayatından önce romanını okumak lazım. 

Kitap ve Sylvia Plath hakkında biraz araştırma yapınca, ekşi sözlükte karşıma "Amerikalı cool kızların Tutunamayanları" tabiri çıktı, çok güldüm. Tezer Özlü için de Oğuz Atay'ın dişisi derler, hatta "yerli Sylvia Plath" Tüm yollar Tutunamayanlar'a çıkıyor ve ben hala Tutunamayanlar'ı okuma yetisinde olduğum fikrine tutunamıyorum... Korkuyorum lan, beklenti yükseldikçe yükseliyor : ) 



21 yorum:

Sittirella dedi ki...

Dün gece ekledim bu kitabı idefix'te listeme. Sanal Kitap Fuarı için hazırlık yapıyorum şimdiden. Demek ki okuyacağım bu zamansız kitabı...Teşekkür ederim :)

Duygu dedi ki...

Aynı Tutunamayanlar korkusu bende de var. Kitaplığımda duruyor. Okumak için sabırsızlanıyorum inan. Her biten kitaptan sonra onu elime alıp en yakın zamanda onu da okuyacağımı söylüyorum, beni anlayışla karşılıyor tam 2 yıldan beri. Geçen akşam bir adım daha attım ama. "Aile reisinin kati devrilişi"ni ve füruzan'ın öykü kitabı "parasız yatılı"yı okuyorum şimdi. Bitince "kabuk adam" var sırada ve sonra da tutunamayanlar. Başucuma koydum hepsini bu kez. Kararlıyım:)

Duygu dedi ki...

Ayrıca kitap yazıların için teşekkürler.. Senin ve Arca'nın kitap tavsiyelerinin sıkı takipçisiyim. Sırça Fanus listede sayende..

www.macerakitabim.com dedi ki...

Sırça Fanus'u okumaktan yıllarca korktum. Kitabın sayfalarından içeri adım attığımda kesif bir karamsarlıkla karşılaşacağımı düşünmüştüm. Sonra bir yolculuk sırasında yanıma aldım kitabı. Puhahaha Diye güldü arkadaşlarım yola bu kitap mı alınır arkadaş diye!
Ben de beklediğim yıkım etkisini yapmadı kitap. Sonunu bilip de okuduğun bir kitapsa eğer endişelenmen gerekir değil mi? Son ana kadar öyle bir noktaya gelmedim.
Çok güzel bir kitaptı. Doğru zamanda ve benim doğru ruh halimde denk geldik birbirimize.

ruhdagı dedi ki...

Haziran ayında mecburi Taşköprü ziyaretimizde okumuştum, kendimden fazlaca şey bulup şaşırmıştım. Tutunamayanlar bence tamda bu aylara yakışır. Başla bir an evvel kaçışı yok :D Yazarsın sonrasında, bakalım kesiştiğimiz yerler neresi çıkacak bekliyorum hevesle :)

deeptone dedi ki...

filmini de izlesene. sylvia. gywneth paltrow.

deeptone dedi ki...

son yazımı gördün mü amaaaa :)

yeliz dedi ki...

ben de:)) idefixi talan edeceğim sanırım:)

yeliz dedi ki...

ben korkumdan daha kitabı bile alamadım:)

yeliz dedi ki...

Çok tşklerçok sevindim:)

yeliz dedi ki...

Ben de çok beğendim hiç bunalım gelmedi bana da ama hafta sonu günlüklerini karıştırdım yok overdose olacağım kalsın desim şimdilik bıraktım. Onun da zamanı gelince artık:)

yeliz dedi ki...

İdefix indirimiyle inşallah:)

yeliz dedi ki...

Film galiba sylvia plathın hayatı değil mi? Bakayım tşkler

yeliz dedi ki...

Şimdi gördüm tşkler harikasın? Sayende okunası blogları da keşfetmiş oluyorum harika bir tanıtım serisi hep devam etsin:)

Biranda dedi ki...

Tutunamayanlardan korkma Yeliiz! Al ve oku. Hadi.

Unknown dedi ki...

Son iki yazına yaptığım yorumlar sanırım sana gelmiyor. O yüzden son bir sefer yeniden yazayım dedim. Aslında çok basit bir iş ama :) niye olmadıysa ? İçine biraz Sylivia, biraz Virginia, biraz Ulrike biraz vss kaçmış Murathan Mungan'ın Çember'ini hatırlarım hep bu yazarların lafı geçtiğinde... Ya içindesin ya dışında, sorun ortak, dert ortak ve fakat çözüm ortak değil, budur benim de kafamı meşgul eden :)

Ya dışındasındır çemberin
Ya da içinde yer alacaksın
Kendin içindeyken kafan dışındaysa
Çaresi yok kardeşim
Her akşam böyle içip, kederlenip
Mutsuz olacaksın
Meyhane masalarında kahrolacaksın
Şiirlerle, şarkılarla kendini avutacaksın
Ya dışındasındır çemberin
Ya da içinde yer alacaksın

dr.coffee dedi ki...

deep tone 'nun listesinde görüp geldim.. ne iyi ettim :D bende bu kitabı okumak istiyorum ama basımı yok sanırım :( okuoku'da yoktu :(

yeliz dedi ki...

kesin bu kış okuyacağım korkmayacağım:))

yeliz dedi ki...

spame de düşmemiş fatoicum anlamadım:(
bu sabahtan beri bu dizeler aklımdan çıkmıyor. ne kadar doğru anlatıyor beni, tam on ikiden vurdun:)

yeliz dedi ki...

merhaba:) yıllar önce can yayınlarından çıkmış ve bir daha basılmamış hatta 100 TL'ye sahaflarda karaborsadan bulunuyormuş... Kırmızı kedi yayınları 50. yıl şerefine bamış, çok da iyi etmiş:) çeviri çok düzgün, basım çok iyi.

morkalemlik dedi ki...

nokta atışı oldu valla ben de önce hangini okusam diye araştırıyordum, sanırım sırça fanusa karar verdim sayende :) Teşekkürler