4 Kasım 2014 Salı

Zor çocuk yoktur, çocuğunu iyi tanımayan anne baba vardır.

Çocukların temel ihtiyacı nedir? Sınırsız sevgi dışında tabii ki:)
Gıda, temizlik, barınma, eğitim ve uyku değil mi? Yani anne babalar olarak çocuklarımıza sevgimizden sonra bunları vermeliyiz. Hele bebekken uykusu gıdası, tek derdimiz bunlar.

Kimi çocuk uykuda kimi çocuk gıdada, kimi ikisinde de zordur derler ya, bunun aslında tamamen anne babayla ilgisi var. 

Zor çocuk yoktur, çocuğunu iyi tanımayan anne baba vardır.

Benim velet altı yaşına girecek ya, oh rahat rahat ahkam kesebilirim.

Hatta dur bir tane daha attırayım; "yeni anneler üçe ayrılır, uykusuzluktan çekenler, iştahsızlıktan çekenler ve ikisinden de çekenler"
Bugün çocuğunu büyütmüş hemen her anne, “su yolunu bulur, kasmayasın” diyecektir ama işte gel de acemi anneye anlat. Kendimden biliyorum.

Bizim evde yemek hemen hemen hiç sorun olmadı. Dönem dönem yemek seçmeleri ve ara sıra “sen yedir” nazlarını saymıyorum. Bunda Arca’nın genel olarak iştahlı bir yapısının olmasının yanı sıra benim de daha rahat olmamın etkisi var biliyorum. Yalnız geçen okulda bir soru sormuşlar “arkadaşınız yemek yemezse ona dersiniz” demişler, bizimki “yemeğini yersen sana oyuncak alırım” demiş. Ulen it! Ben sana ne zaman ödülle cezayla yemek yedirdim lan! Bilmeyen de bu çocuğa her lokmada oyuncak alınıyor sanacak. Acayip kıl oldum kendisine! Neyse konumuz o değil…

Konumuz uyku.

Şimdi Arca’nın uyuma halleri pozlarını paylaşıyorum instagramda, genelde maç izlerken uyuyakalır ya da kitap okurken… Onun dışında öyle gideyim de kendim uyuyayım diye bir meziyeti yok, baştan söyleyeyim. Hatta anneliğimin ciddi bir bölümü Arca’ya uyku eğitimi vermeye çalışmakla geçti.
Kendi kendine uyumalı ki, gece uyanmasın. Tek derdim buydu. Oldum olası uyku seven bir tip değildim ama gecede on sefer kalkıyorsan, uykusuzluk dert olabiliyor. Ben taktıkça Arca’nın uyku sorunları arttı. Peki tarih de vereyim, Arca’nın ilk senesi ve 18 aylığa kadar olan dönem diyelim. Tracy’nin yatır kaldırlarını mı denemedim, odada yanında oturup kendi kendine uyumasını saatlerce beklemeyi mi… (bir tek o ağlatma yöntemi var ya… hah onu uygulamadım, çünkü o kadar evropai bir insan değilim, duygularım var, yemişim özgüvenini ama bir taraftan da attachment parenting mi ne onu da sevmiyorum arkadaş… öyle ciddi bir dönem bocaladım)

Of ki ne offf…

Bir şekilde gece uyanmaları azaldı ve uykular arttı, kendi kendine de dalabilmeye başladı, yeayyy… Dedim ki yöntemler işe yarıyor galiba. Hatta sayfa sayfa blog yazılarımı gönderdim merak edenlere Tracy önerdim, falan filan…


Bizimle refakatçi kalan İlknur, ablam hep anlattılar, gece yan yana yatarken dehşet içinde uyanıyormuş, gözler kapalı elleriyle beni arayıp buluyormuş ve koynuma girip uyumaya devam.  O günler geride kaldı ama o günden sonra ben Arca’ya bir defa bile git yatağında tek başına uykuya dal demedim. Asla! Tabii ki beraber yatamadık, o bizim yatakta uyumak istemedi, ben orada rahat edemedim. Ama ne zaman çağırsa gittim, hasta olduğunda onunla uyudum ve yatağımıza gelmek istediğinde derhal yorganı açtım, girdi.

O bin türlü yöntemle kendi kendine uyumayı öğretmeye kastığım günlerime kızdım, al çocuğunu koynuna ne olacak? Ne olacak hepi topu birkaç sene…

Diyeceğim o ki, çocuğunu tanımaktan geçiyor her şey. Uyku düzenini nasıl uyumaya ihtiyacını olduğunu anlamamışım ben.

Şimdi uyuyakaldığı akşamlar haricinde uyku düzeni belli. Saat 21:00 oldu mu, pijamalar giyilir, kitaplar seçilir, diş, çiş ve okuma sonunda da birbirine sarılıp öpüş koklaş uyuma…

Benim bu annelik serüveninden çıkardığım şu ki, bir şeylerin ters gittiğini düşünüyorsan, hop bir dur, düşün, gözlemle, incele. Ondan sonra nedenlerine in ve sorun varsa çöz, yoksa onun sana gösterdiği yolda ilerle. Gerçekten çocuklar ihtiyaçları konusunda annelerinden çok daha keskin içgüdülere sahip ve harika yönlendiriyorlar. Bundan sebep ben daha yaşına basmamış çocuklara uyku eğitimi verildiğinde acı acı tebessüm ediyorum ve hiç de “ulen it okula başlayacaksın hala ananla uyuyorsun, bebeler kendileri uyuyor” filan demiyorum. Bırak suyu aksın, yolunu bulsun.

Bu şükür vesilesi de o hastane günlerini atlatmamıza gelsin mi? Hadi gelsin… Sağlıkla kalın hoşçakalın…


13 yorum:

Benden Bizden dedi ki...

Çok güzel ifade etmişsin, insan yaşarken öyle olmuyor ama geçmişe bakınca anlıyor :)
Suyun akıp yolunu bulması ne güzel, hiç şaşmıyor bu kural, iyi ki de öyle..
Biraz daha rahat olabilsek biz de keşke, suyun akışına izin verebilsek o anları yaşarken.
Sevgiler :)

GeCe dedi ki...

2,5 senelik anneliğimde bir çok şeyi yanlış yapmış veya yapıyor olabilirim ama bir konuda kendimle gurur duyuyorum, kızımı çok iyi gözlemliyorum. Tüm dönemlerimizde onunla ilgili gözlemlediklerimi düşünme/tartma/sebep sonuç değerlendirme/uygun çözüm bulma gibi şeylere kafa patlatıyorum. Galiba bu yaptığımı her anne yapmıyor, gözlemliyor ama değerlendirme yapma konusunda zayıf kalıyor. Bu yanımın biraz da mesleki tecrübemle alakalı olduğunu düşünüyorum ben de. Sonunda zamanla su yolunu buluyor ama benim düşüncem minimum hasarla yolu bulmaya çalışmak :)

Ayla dedi ki...

Uyku düzeni konusunda benimde fikirlerim yaşayarak değişti. Birimiz onu kendi yatağında uyuttu ve kalktı(tabii kalkabilirse) gece uyandı yanımıza geldi aramıza girdi uyudu. Önceden çok dertlenirdim şimdi o halimden eser yok, çocuğa gerginlik çıkarmanın da alemi yok :) dediğiniz gibi birkaç yıl daha sonra istesek de gelmeyecek...

Not: Yeliz hanım bence zor çocuk vardır:) Ben gördüm. Anne ve babası onu çok ama çok iyi tanısa da bazı yerlerde zorlandığı çok oldu. Galiba bu birazda fıtratla ilgili...

Cebimdeki renkler dedi ki...

O ne güzel bir fotoğraftır. Bak bak doyamadım, elele koyun koyuna...

yeliz dedi ki...

evet hep geriye baktığında fark ediyorsun:) o yüzden büyüklerin tecrübelilerin en önemli tavsiyesi, rahat bırak akışına bırak...

yeliz dedi ki...

ben bazen baltayı taşa vuruyorum, içgüdülerim çok kuvvetli değil bazen kaçırıyorum ama allahtan ilker var. o benden daha iyi:)

yeliz dedi ki...

ya vardır elbet bakma azıcık ahkam kesiyorum, olmaz mı:) çocuklar da değişiyor üstelik. anne baba olmak zor çocuk olmak zor:)

yeliz dedi ki...

Arca'yla hastenede kaldığımız dönemden bir fotoğraf. İlacı alırken uyuyaklamışız, birileri çekmiş o halimizi:) hey gidi günler.. allah bi daha vermesin.

Cebimdeki renkler dedi ki...

Evet Allah bir daha yaşatmasın benzerlerini.

Unknown dedi ki...

o Arca'nın minnak yanaklarını yerim yaa, Yeliz o nedir öyle:) neymiş öle attachment falan:)) sarıl sarıl yat, puahahah:)))

Bir Terazi Kizi... dedi ki...

Demek taa buralaran oralara sicramayi basardi bu ayri oda meselesi!

okuyanguzel dedi ki...

Merhaba Yeliz,

Ben de bir tek denemediğin o ağlatma yöntemini denedim ve çok başarılı oldu. 7 aylıkken kendi kendine ve sabah kadar kesintisiz uyumayı öğrendi.
Sonra günlerden birgün oğlum 2 yaşındayken otele gittik ve o zamana kadar anne babayla uyumayı bilmeyen velet beraber uyumanın çok keyifli birşey olduğunu keşfetti. Şu an 8 yaşını bitirdi ve halen akşamları benimle uyumak istiyor. Ve bu talebinden de hiç vazgeçmeyecek gibi görünüyor.
Yani dediğin gibi istikrar falan bu işlerde hikaye..
Ahu

senememirleraycil dedi ki...

Bazen bi durup düşünüp disardan bakmaya çalışmak gerekiyor bence... Tabi ben de herzaman yapiyor muyum hayir