Naber?
Bir daha hiç otuz beş olmayacağının ne demek olduğunu biliyor musun?
Dünyaya tutunmakla ilgili farklı kafalarda olduğumuz o yaş bir daha hiç gelmeyecek.
peki ya 31? Yer cücesini doğurduğumuz? İki yaşına kadar ne eğlenmiştik? Hatırlasana… 33ümüzde ebemizi görene kadar ne eğlenceliydi evde bir bıdığın olması. Hep biricik olsun istedik ve hiç ötesini düşünmedik, dikkatimizi hiç dağıtmadık ki ne çok “büyüğümüz” aksini önermişti. Ana babalığımızı şekillendirdiğini inkar edebilir miyiz o hastane günlerinin? Travmanın her minik tetikte hortladığını… inkar edebilir miyiz? Ben edemem.
Peki farkında mısın bir daha aynı coşkuyla Bulutsuzluk Özleminden “sözlerimi geri alamam” şarkımızı fakülte partisinde dudak dudağa dans ederken söyleyemeyeceğinizin İlkerle? Zıplayıp beline atlamıştım bacaklarımı belinin etrafında sarmıştım öylece öpüşerek şarkıya eşlik etmiştik, ve o bizim şarkımız oluvermişti. On kilo daha zayıftık, 25 yaş daha genç. Sene başına 2.5 kilo ? Not too bad …
Bugün parkta yaptığım bir saatlik yürüyüşte ve dönüşte kulağımda şarkımızda bunları düşündüm. Farkında mısın o gülü koklamak için durmasaydım uğurböceğini hiç fark etmeyecektim. Ve bundan on yıl sonra bu anı bir daha asla yaşayamayacağımı fark edemeyecektim. Biliyor musun hayat geçiyor. Çok pis çok hızlı hiç geçmezmiş gibi derken bir anda kovalıyor yıllar birbirini.
Biliyor musun ilk defa bir reklamda aydım bir daha çocuk olamayacağıma … Yitip giden çocukluğuma sessizce gözyaşı döktüm yalnız başıma bir uçak koltuğunda. Çok acıttıydı o gün, sonra dün İdil kendi terapisinden bahsetti, 5 yaşındaki çocukluğuna sarılır gibi bir yastığa sarıldığını anlattı, o vakittir her yaşımın yelizine sarılıyorum ayrı ayrı ve diyorum ki “seninle ilgili değil sen elinden gelenin de ötesinde yaptın”
Ben yeterliyim.
Sen yeterlisin.
9 yorum:
Son bir kaç gündür aynı şeyleri düşünüyorum. Ne çabuk geçmiş ben o yılları yeniden istiyorum. Bazılarını aynı bazılarını farklı yaşarım yeniden. olamaz mı. Hülya
Ömrü boyunca yetersiz hissetmiş ve hissettirilmiş biri olarak teşekkür ederim.
Sevgilerimle,
Ahu
Yaş almak böyle bir şey işte, bolca özlem, üzüntü, dert tasa. Gençliğin o umursamaz ruhuna ulaşamayacağız artık. Meğer ne güzel ve tatlıymış herşey. Aynı duyguları hep yaşıyorum bende. hatta geçen gece bir yerde modern talking şarkıları çıktı. bizim dönemin değil ama babam çok dinlerdi gençti tabi o da o zamanlar. beni çocukluğuma götürdü, gözlerimden yaşlar nasıl akmaya başladı anlatamam. kendi gençlik, üniversite , ilk evlilik yıllarım...nasıl güzelmiş.. hala hayat çok güzel ama bir burukluk var bunca güzelliğin üzeri koca bir hiçlikle kapanmasına dayanamıyorum. şimdi ki yıllarımı da yaşarsam tabi on, yirmi yıl sonra da deliler gibi arayacağım. biliyorum..şimdi kızıma eşime daha çok sarılıyorum. kızım 18 yaşında ama ergenliğin verdiği bir kopuş yaşıyoruz 3-4 yıldır. bu duruma ayrı bir üzülüyorum. hayal ettiğim, çaba sarfettiğim çoğu şey olmuyor aslında. yani bu hayaller mal, mülk değil tabi ki. daha fazla beraberlik, vakit geçirme gibi şeyler ama hayat şartlarından olmuyor. oofff, çok iyi anladım seni..
Yaş almak böyle bir şey işte, bolca özlem, üzüntü, dert tasa. Gençliğin o umursamaz ruhuna ulaşamayacağız artık. Meğer ne güzel ve tatlıymış herşey. Aynı duyguları hep yaşıyorum bende. hatta geçen gece bir yerde modern talking şarkıları çıktı. bizim dönemin değil ama babam çok dinlerdi gençti tabi o da o zamanlar. beni çocukluğuma götürdü, gözlerimden yaşlar nasıl akmaya başladı anlatamam. kendi gençlik, üniversite , ilk evlilik yıllarım...nasıl güzelmiş.. hala hayat çok güzel ama bir burukluk var bunca güzelliğin üzeri koca bir hiçlikle kapanmasına dayanamıyorum. şimdi ki yıllarımı da yaşarsam tabi on, yirmi yıl sonra da deliler gibi arayacağım. biliyorum..şimdi kızıma eşime daha çok sarılıyorum. kızım 18 yaşında ama ergenliğin verdiği bir kopuş yaşıyoruz 3-4 yıldır. bu duruma ayrı bir üzülüyorum. hayal ettiğim, çaba sarfettiğim çoğu şey olmuyor aslında. yani bu hayaller mal, mülk değil tabi ki. daha fazla beraberlik, vakit geçirme gibi şeyler ama hayat şartlarından olmuyor. oofff, çok iyi anladım seni..
Ağustosta gittiğim tatilde hemde boşadığım ama oğluyla vakit geçirsin, oğlumun daha çok anısı olsun diye yanımızda götürdüğüm eski kocamla dayanılmaz halleri nüksedince kavga ettikten sonra kendime çok kızdığım ama oğlumun tatilini mahvetmek istemediğim için gözümdeki yaşı silip gönlümdeki kırıkllığın üstünü örtüp gezmeye çıktığımız zamanda oğlumun çektiği bir fotom var ve bayılıyorum. O fotodaki görüntüme baktıkça bütün o yara berelerimle yaşadığım hayatın şekillendirdiği bu kadını sevdiğimi tüm benliğimle hissediyorum. Herşeye rağmen ayağa kalkmama, kimseye muhtaç olmamama, oğullarımın kıymetini bilmeme, onlarla geçirdiğim her anın kıymetini iliklerime kadar hissetmeme, güneşin beni ısıtan ışınlarına, rüzgarın yapraklardaki melodisine, kışın kapıya dayandığı bu havalarda daldan dala dolaşan kelebeği izlememe şükran duyuyorum. Bunu o fotodaki kadın hissediyor. Ve 4 yaşında çekindiğim her anını daha dün gibi hatırladığım fotografıma 44 yıl sonunda tesadüfen baktığımdaki o küçük kızla da ne çok konuştum. Hayata umutla bakan, ancak biraz utangaç gülümseyle poz verdiğim o fotografdaki küçük benle sık sık konuşuyorum ve evet o küçük kızın dönüştüğü bu kadını da o küçük kızı da çok seviyorum.
Yazınızı okuyunca bana hatırlattıkları bunlar oldu ve paylaşmak istedim.
Sevgili Fatma paylastigin icin cok tesekkurler, tum kalbimle sarildim sana
ben de :( yaslanmanin en kotu tarafi bu donemiyorsun
canim Ahu
bir daha o gunlere donemeyecegimizi yas aldikca fark ediyoruz. ama iste o farkindaligin bize bugunumuzu daha doya doya yasamamizi saglamasi lazim. kocaman sarildim
Yorum Gönder