27 Mayıs 2018 Pazar

Seyahat yazısı: Gent'te ne yenir, ne içilir?


Belçika'ya gelip de Brugge'de (Bruges - Fransızcası) bir gün geçirmeyeni dövüyorlar galiba. Zira evvelden Belçika'ya gelmiş istisnasız herkes Brugge diyor, daha da demiyor. Bu döt kadar memleketin açık ara en turistik yeri diyebiliriz.

Bizim Alaçatı gibi düşün. Bir de beni düşün, Alaçatı'nın dibindeyken tüm yaz adımını atmayan beni. Onun yerine Germiyan, Paşalimanı'nı tercih eden, dondurma yemek için bile Çeşme merkeze inen beni.

Belki de bundan sebep, daha buraya gelmeden Brugge bende öyle bir önyargı yarattı ki, anlatmam mümkün değil. Nitekim ilk gittiğimizde müthiş soğuk ve yağmurlu havaya, ikinci gittiğimizde ise korkunç bir garsona denk gelmek önyargıma tüy dikti.
- Brugge?
- Yok Brugge sevmiyom ben :( Gent'i tercih ederim.



Diyordum, derken öğrendim ki, Brugge ve Gent, bu iki şehir arasında da hangisi daha şahane diye bir çekişme varmış. Bu yıl bize gelen her misafiri (annemler, ablamlar, Tamer abi ve Olga) Gent'e götürdük. Annemler ve ablamlar evvelden Brugge'ü görmüşlerdendi ve Gent 'i daha çok beğendiler. Tamer abiler ikisini de ilk defa görüp yine Gent'ten yana kullandılar tercihlerini.

Neden mi Gent? çünkü bence,
1. Yaşayan bir şehir, Brugge gibi sadece turistle varolan bir şehir değil.
2. Öğrenci şehri. Her yer bisiklet, her yer genç, öğrenci. Brugge ancak emekli şehri olur.
3. Bir de bilemiyorum ama bende acayip bir yaşanmışlık atmosferi bırakıyor Gent, çok gerçek geliyor bana.

Neyse çok uzatmayalım. Gent'te bir gün geçirmek yeterli (Belçika'nın her yerinde yarım ila bir gün geçirmek yeterli).

Brüksel'e 50 km kadar bir mesafede yer alan Gent, bir Flaman şehri.

Arca'nın Gent'i sevmesinin sebeplerinden biri bu, diğeri de Belçika waffle'ını icat etmiş olan Max'ın burada yer alması. Link için tık. Belçika'da waffle yemezsen olmaz ama Gent'e giderseniz mutlaka Max'ta deneyin, hamuru çok hafif. (İlker özellikle yazmamı istedi, çok pahalıymış. Doğru aslında 13 Euro bir waffle için verilir mi! İşte artık siz karar verin, verilirse de sanırım bir defa denemek için verilir)



[Hemen yeme içmeye geçtim ama diğer her şeyi tur rehberlerinden öğrenebilirsiniz. Ücretsiz rehberler (günde iki defa 10:00 ve 13:00'deki gruplara katılabilirsiniz. İngilizce ve İspanyolca), kısa bir şehir turu yaptırıp tarihi hakkında bilgilendiriyorlar. => Günlük tur hakkında bilgi için tıklayınız.]

Vatana millete hayrımız olsun diye tur bilgisini de verdikten sonra asıl mühim kısma yeme-içme'ye geri dönebiliriz.

Hafif bir öğle atıştırması için çorbacıyı şiddetle tavsiye ediyorum! Ablamlarla gittiğimizde asıl büyük öğünü akşama bırakmaya karar vermiş, Ocak soğuğunda içimiz ısınsın diye çorbacıya girmiştik => Soup'r Siz de benim gibi çorba manyağı iseniz, burayı atlamayın!



Hamburger yiyelim derseniz rotayı kesinlikle Paul's Butique'e döndürmenizi tavsiye ederim. Bırak Gent'i, bence Belçika'nın en iyi gurme hamburgercisi. Yemekten fotoğraf çekememişim, artık siteyi ziyaret edersiniz ;)

Gent'e gelip de Jenever içmeden olmaz. Bu Jenever denen meyveli gin ilk defa ofisteki bir arkadaşımdan duymuştum. Evde yapıp, Noel Kermesinde satacaklardı. Gent'teki Jenever adresi => 't dreupelkot Hemen kanalın yanında ufacık bir dükkan. Bu kadar küçük bir alanda bu kadar çeşit Jenever görmek! Deneyeceğiz, deyince bir tepsi koydular önümüze hemen hepsini beğendik, özellikle kaktüslü olanı ve greyfurdluyu tavsiye ederim. Vişneli olan tam bir öksürük şurubuydu :)

Ve son olarak, enfes bir akşam yemeği yiyelim, geleneksel Belçika mutfağı deneyelim derseniz, adresiniz Meme Gusta olmalı! Burada yiyeceğiniz yemekse kesinlikle güveç. Enfes. Elma dilimleri, kızarmış patates ve ev yapımı mayonez ile sunuluyor. Güvecin sosunu ve mayonezi karıştırıp kızarmış patatesleri bu sosla yerseniz, lezzetten dibiniz düşer, benden söylemesi! Bunu da Belçikalı arkadaşım Marijke'den öğrendim, böyle yerlermiş patatesi. 



Unutmadan, biz bu Gent'e geleceğiz de, ne alalım bu şehirden nesi meşhurdur, diye soracaklara cevabım: HARDAL! İşte bu hardal. Mutlaka alın. Çok yanacaksınız, bir damlasıyla burnunuzdan tütecek acısı ama değecek, emin olun değecek. Yine Marijke'nin önerisi (henüz denemedim) bu acı hardalı balla tatlandırır yerlermiş, aklınızda olsun.


Image result for tierenteyn mustard





6 yorum:

Adsız dedi ki...

Ben de oyumu Gentten yana kullanmıştım Yeliz. Asıl görmek istediğim yer Brugge olmasına rağmen gitmişken Genti de görelim demiştik. Dediğin gibi genç nüfusuyla daha yaşayan bir şehir. Ve o kuleleri muhteşem. En sevdiğim şehir olmasına rağmen bir hatıra magneti satan yer bulamadık çok ilginç:) turistik bir şehir olmadığından heralde diye düşünmüştüm.
Anne tarafı Alaçatılı olan biri olarak ben de hiç Alaçatıya gitmiyorum senin gibi Yeliz. Benim favorim Dalyanköy:)
Önerdiğin yerlere hiç bir zaman gidemeyecek olsam da keyifle okudum. Malum tl'yi kaçla çarpacağımızı şaşırmış durumdayız maalesef.
Sevgiler
Pınar

asli@b dedi ki...

Süper bir yazı olmuş, eline sağlık Yeliz'cim. Biz geçen yılbaşında Amsterdam-Brugge yapmıştık. Ben dönüşte oyumu Amsterdam'dan yana kullanmıştım, Gent olsaydı listede belki Gent'e kayardım :)

yeliz dedi ki...

Ah Pınar sorma ya, paramız pul oldu :( ne desen haklısın.
Evet bu arada Dalyanköy de harika :)

yeliz dedi ki...

İnşallah bir daha yolunuz düşerse Gent'e de uğrarsınız:) Amsterdam'ı da bir ara anlatayım iyi aklıma geldi

deniz dedi ki...

Ben emekli ruhlu olduğum için Brugge sevmiştim. Ama ilk fırsatta Gent'e gideceğim. Tavsiyeler harika. Birde yurtdışına çıktığımızda çarpmayalım arkadaş şu euroyu yeminle yiyip içemiyorum...

yeliz dedi ki...

Biz hala öyle :))) inan ki dışarıda yediğimiz sayılı.