30 Eylül 2015 Çarşamba

Eylül biterken…

Her ay bir şeyler karalamalı aslında. Dönüp geriye bakmalı, neler yaptık, önümüzdeki ay neler yapsak? Sahildeki ev diye bir blog var, nefis fotoğrafları için tıklıyorum, her ay neler yapmalı diye aldığı notları okuyorum. Çok başka çok keyifli bir emeklilik hayatı, içimi açıyor. Sonra bugün Gülçin yazmış, eylülden neler öğrendiğini anlatmış. İki fikri harmanlamış gibi oldum. Hayır, challenge değil, o işi elime yüzüme bulaştırdım ben! Olsun, boyumdan büyük işlere kalkışmamayı da öğreniyorum böylece, bahane yok.

Eylül, çok büyük değişikliklerle geçti. Taşınma, Arca’nın okula başlaması, bakıcısız/yardımcısız bir hayatla tanışma, yeni düzeni oturtmayla geçti.

Ben bu eylül en çok organizasyonu öğrendim, organize olabildiğinde, iyi ve uygulanabilir bir plan yaptığında işlerin tıkırında gittiğini fark ettim. Haftalık menü, alışveriş, çamaşır, ütü… Hepsini detaylıca planlarsan bir şekilde halloluyor. İlk zamanlar her işi tek günde yapmaya kasıyordum. Artık öyle değil, bugün ütü ise, yarın iki kap yemek…

Eylülde biraz daha düzenli olmayı öğrendim. (yani bence:P) Marie Kondo’nun kitabında öğrendiklerimi hayata adapte etmeyi başardım. Aldığımı yerine koymaya, fazla eşya ile evi doldurmamaya, kısacası sadeleşmeyi evin her köşesinde uygulamaya dikkat ediyorum. Olacak bence olacak…

Eylül bu yoğunluğun arasında bence okumaktan yana verimsiz geçti. Sema Kaygusuz’dan Barbarın Kahkahası’nı, Murat Menteş’ten Ruhi Mücerret’i okumuşum. Ve yazın ilk cildini bitirdiğim Don Quijote’nin ikinci cildi. Kitap kulübü okuması olmasa bitirmeye bu kadar kasar mıydım bilmiyorum. Aslında keyifli de gidiyor ama sanırım çok uzadı.

Kitap kulübünün atölyesi müthişti, Sıla ve Efe bize unutamayacağımız harika bir akşam yaşattılar. Tüm detayları anlatmak için beş saat kadar süren bu gerçek atölye deneyimini iple çekiyorum, umarım ayarlayabiliriz. Kulüpte Eylül ayının kitabı “Renklerden Moru” idi. Ertesi gün İstanbula gidecek olmasam sabaha kadar konuşurdum kitaptan, yazık ki benim için o akşam çabuk bitti.

Arca okuluna alıştı gibi. Arkadaşlarından ve öğretmeninden bahsederken gözleri gülüyor. Galiba o da Eylül’de en çok görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyi öğrendi. İlker’le akşamüzeri programlarına uyuyor, erken yatmaya arıza çıkarsa da ödevlerini bitirmeye gayret ediyor. Çabasının hayranıyım. Aramızda inişli çıkışlı bir ilişki var, eylül biterken tüm ay bizi sarsan çatışmaları da bitiririz umarım.

Arca piyano derslerine yeniden başladı bu ay. Tüm yaz çalışmadığı için bocalıyor ve korktuğum gibi soğuma emareleri gösteriyor. Evde çalışmaya direniyor, hep müzik okulunda çalışacakmış, evde piyano çalmak hiç eğlenceli değilmiş, oldu, her akşam oraya götürelim seni:P

Eylülün en güzel kazanımlarından biri kalamar tavayı sonunda adam akıllı yapmayı başarmak (yumuşacık ve lokantalarda yediğimiz gibi) bir de tarator sosunda ustalaşmak oldu. Bir ara tarifini vereyim.

Ve sonunda kuaföre gidebildim! Bu çok mühim bir haber zira en son aylar önce gitmiştim, röflemin diplerinin çıkmasını bırak diplerim güneşten bile açılmıştı:) Sık sık kuaföre gitmeyi gerektirecek (röfle, kesim) bir saç modeline sahip biri için kuaföre gitmekten nefret etmek nasıl bir çelişkidir!

Eylül yeni bir mevsimle beraber, yeni bir düzeni, yeni bir yaşamı da beraberinde getirdi, giderken bize Ekim’i bırakıyor.

Peki, Ekim’de ne yapmalı?

O da başka bir posta kalsın:)

9 yorum:

Bir Terazi Kizi... dedi ki...

Güle güle oturun yeni evinizde,tasinmak zordur ve bu arada onca iside beraberinde getirir,Arca okula basladiysa gerisi gelir,birde bakmissin kocaman adam olmus,üniversiteye baslamis!Okul zamanlari daha cabuk geciyor sanki...

Kolayliklar dilerim sana...

Leydi'nin Günlüğü dedi ki...

Çok mutlu bir Ekim ayı geçiririz inş.:)
Sevgilerimle..

Gulcin dedi ki...

Yelizcim gule gule oturun, Arca da gule gule okusun.
Yalniz arkadas ben tasinirken blogumu nasil bunaltmistim bik bik bik. Bir kere sikayet etmedin ya se. Vay arkadas sen sabri ogrenmissin bence yelizim :)
Operim cook!

Unknown dedi ki...

Piyano işine bayıldım ve kalamar tarifini de bekliyorum :)
Güzel bir ekim ayı olur umarım..(bol kitaplı :)

yeliz dedi ki...

ah hiç büyümeseler:) teşekkürler

yeliz dedi ki...

piyanoda yan çiziyor inşallah bırakmaz. kalamar en kısa zamanda bu blogda:))

yeliz dedi ki...

hahahah çocuktandır o bak bi çocuk yap sabır taşını yanında bonus olarak gönderiyorlar:))

yeliz dedi ki...

inşallah :)

Unknown dedi ki...

Gülçin'in blogu varmış:) Ben Instagram'dan takip ediyordum, oradan da takibe devam:) Fakat diğer önerdiğin blog çok gıcık! Sinirlerim bozuldu biraz fotoğraflara bakınca:)