16 Ocak 2022 Pazar

Mekanın sahibi geldi

 Pazar gününün, üç buçuğu gösteren dakikalarında bir tatil gününden alınabilecek en yüksek verimi almanın haklı gururu içindeyim, sayın okuyanlar. 

07:30'da kalkmışım, sabah sayfalarımı yazmışım, yetmemiiş geceden kalma boyun ve omuz ağrılarım için yoga yapmışım, babababbak...

O da yetmemiş, 09:00'daki Flamanca dersim için tekrar yapmış, bir de üstüne ders almışım. 10:00 itibariyle evin pipilileri uyandığında ben on kaplan gücünde mutfağa dalmış idim.

İşte bunlar hep erkencilik. İşte bunlar hep tavuk misali 22:00 civarı uyumuş olmanın nimetleri, işte bunlar hep yaşlılık belirtileri.

9 Ocak 2022 Pazar

Lüzumsuz bilgiler Vol.4: Kendime notlar

Aralıklarla şahsıma ait lüzumsuz bilgilerle blogu şenledireyim diyorum. Neden? Hiçbir fikrim yok, paşa gönlüm diyelim.

4 Ocak 2022 Salı

Ne yapıyorum? Neler okuyor, neler izliyorum?

 Hala tatildeyim. Aslında ofis dün açıldı ama ben iki gün daha izin aldım, maksat geç gelmiş kocamla ve hala tatil olan oğlumla 1-2 gün daha geçirmek. İdi. Maalesef dün 3.doz aşı olduk ve kocamla ancak karşılıklı kanepelerden sızlanıyor, sakar oğlan kolumuza dokunur diye de Arca'ya yaklaşmıyoruz. Arkadaş bu nedir ya!? Pertimiz çıktı resmen. Hayır bir de dediler ki, yarım dozmuş, booster dozuymuş. Hee boost etti ebemizi. Aslında yine bu tatili iyi ki almışım dedim, zira çalışmam imkansız resmen hasta hasta yatıyorum. 

3 Ocak 2022 Pazartesi

Şuursuz özgüven, lütfen! [ ergentalks! ]

 Self reflection filan bahsediyordum ya geçen yazıda, yarı yıl değerlendirme konuşmasından önce yöneticim karşıt karakterimle iletişimimi nasıl yönettiğimle ilgili bir düşünüp gelmemi istedi. Hani o üç yıl önce renklerle ilgili bir kişilik analizi vardı, hani Jung öğretilerinden yola çıkan rapor. Ben de dengesizin önde gideni çıkmıştım. Pardon dengesiz demeyelim de yaratıcı gözlemci diyelim ;)

Bu testin sonuç raporunda bir de karşıt kişilik var. Yani senin zıddın yani -bence- uyuz olduğun...

2 Ocak 2022 Pazar

Adettendir...

 Adettendir yeni yıla bir ilk yazı yazılır. Geçmiş yıllara ait yeni yıl ilk yazılarıma şöyle bir baktım, bak bu da adettendir. Deli misin niye kendi yazdığın yazılara bakıyorsun, işin mi yok? diye düşünenler olabilir. Ben de onlara derim ki, sosyal medyadaki kendini tekrara düşenlerin birbirinin kopyalarının, birbirinin kopyaları olmamak adına saçmalayanların yazdıklarına, paylaştıklarına vakit ayıracağıma evet, kendime dönüp bakmayı tercih ediyorum. 

26 Aralık 2021 Pazar

Bir kafaya bir duman şart

 Babamın meşhur lafı, gavur cigarası tüttürme bahanesi… ben de yıllarca ne keyifle içtim mereti. Aramıyorum şimdi acep kafa hep dumanlı olduğundan mı:))

Beklerken...

 Geçen pazar, hani harika olan ... İlker'in geç geleceğinden ve benim bu değişikliğe tepkimin geçen defakine göre son derece sakin olduğundan bahsetmiştim. 

Yazıyı yazdıktan sonra iki durum arasında neyin farklı olduğuna baktım. Öyle ya, yine iş 3 derken 5 haftaya çıkmıştı, "benim sınırım 4 hafta, 4 haftayı aşma" dememe rağmen. Üstelik buradaki bütün Türk arkadaşlarım, hani felaket senaryoları yazarken beni kurtarmaya çağıracaklarım, tatile çıkmış, ülkeden ayrılmışlardı, en sevdiğim arkadaşlarımdan birilerinin İtalya'ya taşınacağını yeni öğrenmiştim ve etkisi çok ağır olmuştu, bir arkadaşımızın babası vefat etmişti, dolayısıyla kedisine bakmak zorunda kalacaktım (İlker gelmiş olsaydı, görev onundu) ... Yani işler geçen defakine göre çok daha kötüydü. 

Yine de... kediye bakma ekibinin whatsapp grubunda, "beni onu sevgi manyağı yaparım, şımartırım" diye arkadaşımı rahatlatmaya çalışan kocama "sen gel de beni şımart" diye sitem etmekten gayrı bir tepkide bulunmamıştım. aklı bende kalmasın diye de dil filan dökmüştüm, düşün yani bendeki olgunluğu, erdim lan ben!

Diyecektim ama yok... Pek öyle değil. 

24 Aralık 2021 Cuma

Dün kedi bugün karne

Dün kedi... 

Osman'a gittik, bizim arkadaşın kedisine. Çok çekti o kedi, kanser oldu, iki defa ameliyat geçirdi. Zaten önceden uyarılmıştık, görünce üzülmemek için. Önceki gece rüyalarıma girdi Osman, çarşamba akşamı yerine perşembe sabahı gittiğimiz için ölmüş, tövbeler olsun. 

Neyse perşembe sabahı iki toplantı arası çıktık. Navigasyona bakıyorum ayağına bizim şüpheli beyaz aracın karşısına çektim arabayı, Arca'ya tembihledim, çaktırmadan çek fotoğrafını, özellikle plakanın. Vallahi veririm polise olmadı bizim site yönetimine. Bakacağız artık, gözümüz üzerinde. 

22 Aralık 2021 Çarşamba

Bugün saydırma günü

 Bok gibi soğuk bir günden, çatır çutur buzlu bir günden merhaba!

Çok sıkıcı bir gün çünkü içimden bir şey yapmak gelmiyor. Çalışarak oyalandım sonra öğle tatilinde ofise gittim, arkadaşımın ev anahtarını almaya, Japonlardan başka ofiste hiç kimse yoktu. 

21 Aralık 2021 Salı

Ergentalks: Ergenim Arca ile dedektiflik qeyfi "what foot are you?"

 Ergenim Arca ile baş başa yeni bir beş hafta daha devirmek üzereyiz. Malum İlker'i gören cennetlik.

Bizim ergeni fbu süreçte biraz çözdüm ben, belki o da beni çözdü, ya da "deli kadın kendi haline bırakayım" diyerek halden anlıyor, artık bilmiyorum, ama götümü kaşıyayım daha iyiyiz. En azından sakinleşmek için her akşam bir demlik papatya çayı içmek lavanta yağı koklamak zorunda kalmıyorum.

Çözdüm derken, aslında şöyle...

11 Aralık 2021 Cumartesi

"Arca oğlum senin annen bir salaktı..." Vol.28

 Evvela döndüm baktım, en son serinin hangi numarasında kalmışız... Zira epey olmuş salaklıklarımı kayda almayalı. Yapmıyor muyum, yapıyorum ama demek insan unutuyor yazmayı. Serinin hemen hemen tamamını hatmettim. Bayılıyorum eski yazılarımı okumaya - demiş miydim? Kesin demişimdir. Şimdi bizim oğlan 13'e merdiven dayadı (gerçi ona sorsan çoktan 13 ve her şeyi yapabilir, diğer taraftan 15'lik kız takımıyla oynayıp yenilince birden yaş 11'e iniyor ama aramızda üçün beşin lafı olmaz) hala tek parça ya ben ona şaşırıyorum, anneannemin dediği gibi çocukları koruyan melekler filan olmalı. 

Kafasını gümletmeler mi, dizanteriler mi, sinüzitler mi neler neler.... 

2 Aralık 2021 Perşembe

Ne yapıyorum? Neler okuyor, neler izliyorum?

 Koca bir kasım ayı geçmiş ve ben utanmaz kadın elim varıp da oturup not düşmemişim bloguma. Bu dünya benim ne okuyup izlediğimden mahrum mu kalsın!? Hiç! Düpedüz terbiyesizlik. 

An itibariyle Aralık ayının gelişini pms sancıları ile arabada Arcayı beklerken kutluyorum. 

Bu soğukta ne antrenmanı ya… 

Sağnak kar yağdı bugün, hiç tutmadı ve bok gibi bir soğuk bıraktı ardında. Lanetsin kış! 


Eve girmeyi, mantı haşlayıp bol yoğurtla tıkınmayı, üstüne sıcak çay ve çiğdem eşliğinde mal mal televizyona bakmayı iple çekiyorum. Tabii ki battaniye altında. 07:30’da başlayan ve yarım saatlik yemek molası dışında full toplantı ile geçen bir günün akşamından beklentim budur, kayıtlara geçsin.


Neler yapıyorum?


Önceki postta anlattığım derin mental çözümlerimin yanı sıra deli gibi alışveriş yapıyorum. Sürekli bir tüketim halindeyim, allah hayra çıkarsın. Tamam evet gardırobun yarısını sadeleşme yarısını da kilo aldım ayağına yok etmiştim ama bu kadar da olmaz! Euro aldı başını gidiyor diye, muhterem İzmir’de nasıl olsa koca bir bavulla dönecek diye, black friday diye olmaz ki… olmamalı. Bana verdiği moral bir yana, utancımı içimde yaşıyorum, yok lan yaşamıyorum oh anlattım rahatladım.


Hayır bir de o kadar giysi yatırımını niye yapıyorsam nihayetinde ofise gitmeler haftada bire düşürüldü. Dur lan keşke eşofman alsaydım :)))


Şaka bir yana gerçekten saçmalamayı bir yana bırakmam lazım. Lanet olsun içimdeki leş tüketiciye!


Neler izliyorum? 


Outlander 3.sezon itibariyle muhteremi sıkınca, bırakmıştım, tek başıma devam ediyorum, ama işte öylesine…


Muhteremin , tavuk gibi erkenden yattığım geceler bensiz izlediği sex education dizisine başladım. Güzel bence. 


Muhterem kocamla fransız dizisi Family Business bitirdik, şahane komik dizi tavsiye ederim. Kulüp isimli diziyi de izledik. Dokunaklıydı ama bana çok dokunmadı, belki beklentim yüksekti ya da bilemiyorum işte neyse…


Yargı izlediğim yegane anaakım Türk dizisi, var mı Türk dizisi tavsiyesi? Alırım :)


Ne okuyorum?


Epey okudum bu aralar. 

Önceki postta anlattığım Pembe Fili Düşünme en sevdiğim. 

Uzunharmanlarda bir davetsiz misafir de aktı gitti, pek iz bırakmadı. 

Sonra kitap kulübüyle okuduğumuz Deniz Yolu bitti, hatta yeni öykü kitabına başladık. Bir büyücünün çocukluğu - Hermann Hesse.

Daldan dala konuyorum, bir de arada derede okuduğum Ece Temelkuran’dan Devir var. Hoşuma gidiyor şimdilik, bakalım.


Ee, sizde ne var ne yok? 

28 Kasım 2021 Pazar

Panik atak

 Çocukken pazarları pek sevmezdim. Benim için pazar demek, tatlı başlayan (7'den 77'ye ve kovboy film sabahları) ve sonrasında - özellikle soğuk kış pazarlarında - birer bardak sahlep eşliğinde buğulanan camların ardında, arabada futbol maçı dinlemek (hala futbol spikerlerinden haz etmem) ile devam edip kızarmış barbun balığı, pazar banyosu ve çamaşır makinasının sesi ile son bulan  haftanın bir günüydü, tatlı hafta sonunu pazartesiye bağlayan gün...

Pazarları artık çok keyifli buluyorum. koşturmacasız, uğraşısız sadece yeni haftaya zihnini hazırladığın bir gün. Belki burada hiçbir yerin açık olmadığı, yerel insanların evleriyle, aile büyükleriyle geçirdikleri bir gün olmasından kaynaklı bir dinginlik var pazarlarda. Daha doğrusu kış pazarlarında. 

Her hafta başı ofislerde veya şimdiki virtual toplantılarda ayak üstü sohbetlerin bir numaralı sorusu olduğu üzere, "hafta sonun nasıl geçti" diye sorsalar, "açık ara en muhteşem hafta sonuydu" derim, üstelik İlkerimin olmadığı ilk hafta sonum. Cumartesinin hareketliliğinin pazarın sukunetiyle dengelendiği muhteşem bir hafta sonu. Şükür ki ne şükür...

26 Kasım 2021 Cuma

Instagramda kalmasın

 


Ergenim Arca ile tavuklu pilavlarımızı kaşıklarken bugünün şahane bir gün olduğuna karar verdik. 


Ben rutin işlerle ve planlamalarla ve tabii ki görece az toplantılarla geçirdiğim bir evde çalışma gününün sonunda kendimi tükenmiş değil de enerjik hissetmenin coşkusu içindeydim. Tabii bir de cuma olması… tabii bir de haftalar sonra ilk defa bir saatlik öğle tatili yapmam ve tabii ki bu zamanı, tavuk suyu hazırlayıp bir odayı temizlemeye ayırmam tüm günüme keyif katmıştı. (Çaktırmadan düzen temzilik mi sever oldum? Yaşlanıyor muyum ne!?) 

Ergenim Arca’nın bugünkü testleri iyi geçmiş, önceki iki testinden de tam not almıştı. Evet bok gibi bir havaydı, evet ilkerimiz yoktu ama gün iyiydi ya! Hele bir de tavuklu pilav hey yavrum hey! Aslında tavukları haşlarken niyetim sadece tavuk suyuna çorbaydı, zira kar kapıda, bünyeyi sağlam tutmalı ama baktım tavuk çok suyu da çok pilav yapmayayım da napayım? 


An itibariyle… 

Bir şişe kırmızı şarap açtım…

Pijamamın üzerine en pofuduk sabahlığımı giydim.

Yün çoraplarımı dizlerime kadar çektim.

En sıcak battaniyemin altına girdim.

Sandal ağacı tütsümü yaktım -kışa daha fazla yakışan bir koku bilmiyorum!- 

Spotify’da eskilerden tanıdık bir şeyler çalıyor. 

Dışarıda usul usul bir yağmur. 

Peki ben bu günüme şükretmeyeyim de ne edeyim :) 

16 Kasım 2021 Salı

N’aber nas’sın?

 Bizim evin ergenini kocam -canım ciğerim- antrenmana götürdü. Aynen şu aşağıdaki şekil hissettiğim iş gününün sonuna evde sakince ve yalnız başıma oturmak yakışırdı, yakıştı. Depoya su almaya inip şarapla yukarı çıktım, serin serin yudumluyorum. 



Birazdan İlker marketten arayacak, iki olasılık var:

1-somon buldum sadece salata yap

2-yeşil mercimek pişir

Diyecek. 

1+2 de olabilir, mercimek yemeğini yarın yerler, zira ben İspanya’ya gideceğim. Vaka sayıları bu kadar artmışken bizim şirket henüz iş seyahatlerine sınır getirmedi, gidiyoruz bakalım. Yarın komite devlet kararlarını açıklayacak. Kuvvetle muhtemel evden çalışmak norm olacak, isabet olacak, virüs cirit atıyor, iki doz aşılılar bile hasta oluyor, ama biz haftada üç gün ofisi dolduruyoruz. Aman neyse ne… 

3 Kasım 2021 Çarşamba

Bayramlar, değerler, Atatürk…

 Belçika’da Kasım ayına tatille başlanır, 1 kasım azizler günü, tatil. Bu civarda bir haftalık okul tatili olur ve bizim ofis özellikle de okul çocuğu olanlar tüm hafta izin alırlar. Ben de kocamın dönüşü oğlumun tatili derken iki gün izin aldım, sakin birkaç günün tadını çıkarıyorum. 

Haftaya da uzun haftasonu yapmışlar, ayın onbirinde birinci dünya savaşının ateşkesi kutlanıyor, peşi sıra haftasonuna denk gelmiş resmi bir tatili koymuş dört gün tatil etmişler. Tabii bunlar bizim memlekette aşina olunmayan bayramlar, kutlamalar…


Ne azizimiz var ne de birinci dünya savaşının ateşkesi bize yaramış…

30 Ekim 2021 Cumartesi

Türkiye’den kocam geldi, evde bir bayram havası…

 Sabaha karşı yola çıktığı için uykusuzdu, 1-2 saat dinlenmek istedi. O uyurken yanından gitmeyeyim istedi. 

24 Ekim 2021 Pazar

İçimden gelmiyor.

 Geçenlerde instagram hesabındaki mesaj kutumda ne zamandır paylaşım yapmadığım için meraklanmış, hatırımı sormak isteyen bir takipçim vardı. Hayır takipçi demek çok ayıp kaçıyor çünkü Adile tünelin ucundaki ışıktan, yani Arca'nın tuvalet iletişimi sürecinden beri blogu okuyan bir arkadaş benim için. Nedense sosyal medyada takipleşmek normalken blogdan tanışlarıma takipçi demek hoş olmuyor. Demek ki blogun samimiyeti.... diye uzatmayacağım, karşılaştırma yapmayacağım zira her ortamda kimin ne kadar kendi ait hissettiğinin kararını ben veremem. 

10 Ekim 2021 Pazar

Ne yapıyorum? Ne okuyorum? Ne izliyorum?

 Yırttık bu defa. En azından biz. ikinci testimizin de sonucunu negatif aldık, Arca okula döndü ve rahat bir nefes alır gibi olduk. 

4 Ekim 2021 Pazartesi

Corona günleri

Geçen pazartesi, sabah okuldan alın dediler, yakın temas arkadaşının COVID testi pozitifmiş. Son temas ettikleri gün önceki salı ve Arca da ikinci doz aşısını çarşamba olmuştu. Arca'da hiçbir semptom yok, dolaysıyla hiç şüpheye düşmedik. Ne de olsa daha önce de sınıftan çocuklarda görülmüştü, teste götürmüş, karantinaya almıştık. Bu da böyle olacaktı muhtemelen. Hem hiç semptom yok, hem aşısı da var (yani en azından ilk doz).

Test sonucu salı gecesi ulaştı: Pozitif! Büyük şok, endişe... Ertesi sabah telefon trafiği, okul arıyor, devlet arıyor. Uzun uzun neler yapacağımız konuşuluyor. Arca derhal izole edildi, odasına kapandı, tuvaleti banyosu ayrıldı. Odasından maskesiz çıkmıyor, odasına maskeye giriyoruz. Yemeklerini odasında yiyor, ortak alanlarda bulunması yasak. Evet, çok ağır görünüyor ama bu hastalığın kimde ne etki göstereceğini bilmiyoruz, pandeminin başında yaşadığımız hastalık corona mıydı bilmiyoruz, iki doz aşımız var, bizi korur mu, korumaz da hafif geçirmemizi sağlar mı, Arca daha kötüler mi bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey, İlkerle ikimizin kendimizi üst seviye korumamız gerektiği. 

3 Ekim 2021 Pazar

Bana bi' geldiler!

 Muhteremin gelişinin uzayacağı haberini almamızı müteakip benim asfalyalar ufaktan atmaya başlamıştı. Kendimi üç hafta idare edecek şekilde programlamıştım, bir o kadar daha idare etmem mi gerekecekti? Zaten her allahın günü evin ergeniyle stres yüklü atışmalar, evin idaresi, işin derdi yükü... İlk haftalar iyi kotarıyorum derken, işler boka sarmaya başlamıştı.

Artık ufak tefek şeylere bile ağlar olmuştum. Arca'nın küçüklükten beri sakladığı formalarını yanlışlıkla ihtiyaç sahipleri kutusuna atmış olmak bile ağlatıyordu beni. Arca'nın ayaklarının ağrıması mesela, acaba, yeşil sahalara gitmekten sıkıldım diye kader ağlarını mı örmüştü. Evet, öyle olmalıydı, hepsi benim suçumdu. Annelik bitmeyen bir vicdan muhasebesi ve de suçluluk duygusu değil miydi? Daha geçen gün tuvalette ayaküstü muhabbet ettiğim iki çocuk anası arkadaşıma da aynısını dememiş miydim? "çocuklar küçükken ilerde geçecek sanıyorsun ama inan bana seninki üç yaşında altını ıslattı diye kendini suçluyorsun ya on üç yaşında da suçlayacak bir şeyler çıkıyor yani suçluluk bitmek bilmeyen bir annelik nişanı sanki..." Kadını da bozdum mu acaba? İnşallah hayattan soğumamıştır. 

İlker'in geldiğinde halletmesi planlanan işlerden Arca'nın aşısı, benim artık normal olmadığımın sinyallerinin başladığı gün oldu. 

26 Eylül 2021 Pazar

18 Eylül 2021 Cumartesi

Temposu düşük farkındalığı yüksek

 Bugün Arca, yeşil sahalardan uzak kalmasının tesellisini takımının maçını izlemekte bulmak isteyince, kırmadım evladımı, maça götürdüm. Kendi oğlum oynarken izliyorum da, öbür veletleri izleyecek değildim, ergenimi bıraktım, yürüyüşe çıktım. 

İlkerle çıktığımız yürüyüşlerden farklı olarak tempom epey düşük, çevreye farkındalığım epey yüksekti. Durup çiçeklere konan kelebekleri izledim hatta fotoğraflarını çektim.



Evlerin arasından usulca akan bir kanalın kenarında popolarını titreterek yüzen ördekleri seyrettim.


Evlerin bazıları cadılar bayramı konseptine giriş yapmış, balkabakları sergiye çıkarılmıştı. 



Parkta bir banka oturduğumda o kadar sessizdi ki, gözlerimi kapatıp yüzümü yaprakların arasından sızan güneşe döndüğümde, düşen yaprakların sesini duyabiliyordum.



Birkaç ağaç gövdesini de okşamış olabilirim. Evet bunlar İlkerle spor maksatlı yürüyüşlerimizde asla müsaade edilmeyen hareketler hazır yalnızken tadını çıkaralım;)


Yalnızken tadını çıkardığım bir başka şey de salonda kitap okumak. Kimse ilişmiyor, kimse zırt pırt araya girmiyor. Kitabıma ara verdiğim tek zaman Arca’nın ara sıra odasından gelip bir şey sorması ya da benim kalkıp çayımı tazelemem… 


Çok şahane bir kitaba başladım. İzmir’den getirdiklerimden, Klara ile Güneş. Kazuo Ishiguro dehası. Biraz daha okudukça paylaşırım, daha ilk elli sayfada şimdilik muhteşem diyebilirim;)

Perdenin aralığından sızan güneş, boyun tutulması ve diğerleri

 Havada ilkbahar tadı var, hani ısınıvermiş bir nisan günü gibi ama takvimler 18 eylülü gösteriyor. 

Güneş ılık, kuşlar ötüyor nefis bir esinti… tadını çıkarmak lazım zira bunun gibi birkaç gün daha ama sonrası güz sonrası kış.


Senede birkaç defa başıma gelen boyun tutulmasından muzdarip olduğum için hiç neşem yok.  


Bu hafta her gün bir kalp çarpıntısı bir gerginlik.


Pazartesi, Arca sınavının olduğunu unutmuş mal gibi gitmiş derse ve tabii sınav başarısız. Ergen talks vol.7482828 neyse ki akşam kitap kulübü vardı. Çayımı koydum, tütsülerimi yaktım, sohbetle gerginliğimden kurtuldum.


Salı malum tanker devrilmesi…(iki post evvel)

15 Eylül 2021 Çarşamba

Aşı karşıtı doktor

 Aşı karşıtı cahille, entelektüellerle, aşı ayrımcısı miiliyetçi tiplerle karşılaşmıştım da, bir doktor ile hiç karşılaşmamıştım, bugüne kadar. Ve bugün gerçekten Arca’yı doktora götürenin ben olduğuma sevindim, zira İlker adama dalardı. 

Efendim olay şöyle cereyan etti. 

14 Eylül 2021 Salı

Vay anne be! Tanker devrilmiş ne gündü ama!?

 Her şey akşamüzeri gelmesi gereken saati on dakika kadar geçince bana mesaj atmasıyla başladı; otobüsteydi, trafik ilerlemiyordu. Kaza olmuştur dedim, Arca Brüksel’in trafiğinin kirli yüzüyle tanışıyordu. Olsundu, hepsi hayata dair.


Aksi gibi antrenmanı vardı. Yani 17:30’a kadar gelmeliydi ki yetişelim. 


12 Eylül 2021 Pazar

Ne yapıyorum? Ne izliyorum? Ne okuyorum?

 Muhteremsiz hayatı tecrübe ediyorum ve bunu, bu blogu okuyanlar biliyor, tekrara düşmeyelim, bilmeyenler son birkaç yazıya yönlenlenebilir. Sonra geri dönün ama :)

Ofise gitmeler haftada üçe çıkarıldı ama kaytarıyorum ben. Evet resmen kaytarıyorum. Eğer yüz yüze görüşmem, bir onay filan almam gerekmiyorsa, evde çalışıyorum, şimdilik geleceksin diye direten yok. İyi böyle aman şşşş....

11 Eylül 2021 Cumartesi

Kahve molasında

 İkinci posta çamaşırı makinaya atma ile çarşafları değiştirme arasında bir yerlere sıkıştırdığım kahve molamda düşünüyorum: en son ne zaman başka biri evimi temizledi? Dört yıl olmuş. Gerçi şimdi de yerleri robota temizletiyorsun diyebilirsiniz ama aynı şey değil. Robot sadece senin layıkıyla organize ettiğin açık alandaki tozları topluyor ve sana çamaşır yıkayıp çarşaf değiştireceğin zamanı kazandırıyor. Teşekkürler teknoloji. Ve verimli sistem kurma konusundaki becerime de bir alkış, zira sen evini adamakıllı organize etmezsen o robot o evi nah temizler!



Ben her hafta eve çalışmaya gelen kişiden bahsediyorum. Bunun nasıl bir lüks ve ne rahatlatıcı bir his olduğunu unutmuşum. Zira dağınıklık ve pislik konusunda son derece rahat bir insana göre tertemiz bir eve girmeye, temiz çarşaflara yatmaya, tozsuz bir masada çalışmaya bayılırım! Ve yaşlamdıkça fark ediyorum ki, daha çabuk yoruluyorum, gerçekten yardıma ihtiyacım var. 


Gerçi itiraf edeyim, muhterem varken yalapşap yaptığım temizlik ve günü kurtaran düzen çok koymazdı, ne de olsa yemek yapma işinin yarısı ile alışveriş ve Arca’nın dersleri/ders dışı etkinlerinin tamamı kendisinin sorumluluğundaydı(boşuna blog köşelerinden muhterem evine dön diye yakarmıyorum!) ve muhtemelen bu yardım ihtiyacı ortadan kalkacak ama işte şu an hissiyat böyle…


Bir de şu var, ben insan sevmiyorum. Gerçekten sevmiyorum, eve gelecek temizlik yapcak filan… çoğu zaman bana yük gibi geliyor. Buradaki temizlik hizmetinin pahalılığını anlatmama gerek yok sanırım. 


Neyse işte ben gidem de oğluna sucuklu yumurta yapam, ergeni doyuram. 


Daha çok iş var! Hafta sonu hedefleri listem kabarık. Hadi bana eyvallah, kahvem de bitti zaten:)

28 Ağustos 2021 Cumartesi

İnsan değişir, alışkanlıkları mı değişmeyecek?

Sabah erken saatlerin yaşlılıkla bir ilgisi mi var? 

Bu sabah 08:30'da Arca'yı yakındaki bir kasabada futbol turnuvasına bıraktım, maçları başlayıncaya kadar market alışverişini halledeyim dedim. Marketin açılmasını kapıda bekleyenlerin arasındaki en genç insan bendim. En genç derken, bir uçurumdan bahsediyorum. 80+ ve ben... 

27 Ağustos 2021 Cuma

Cuma...

Tüm gün tam mesai, ekibe yeni eleman ihtiyacının gerekliliğini açıklayıcı bir sunum hazırlamakla geçirdim. Beş yıllık kalkınma planlarını hatmettim, neden, çünkü gerekçeyi bağlamam lazım. Fena halde kurumsala bağlamış olacağım, Arca'ya "evladım babanla harçlık miktarını görüşmek üzere zoom toplantısı set et lütfen. Öncesinde ne kadara ihtiyacın olacağıyla ilgili teklifinle gel mutlaka" dedim. Yüzmeden yeni gelmiş çocuğum kanlanmış gözleriyle ve de katiyen anlamamış bir ifadeyle suratıma bakakaldı. 

Derhal soluğu terasta aldım, ellerimle çalışmalı, kurumsaldan kendimi kurtarmalıydım. Kurumuş sardunya dallarını , yapraklarını temizledim. çürümüş çilekleri, geçmiş gitmiş petunyaları... dirseklerime kadar girdim toprağa ve yokluğumu fırsat bulmuş da boy atmış yabani otları söktüm ama biri fena halde yaktı tenimi, ısırgan otlarının arasına girmişim gibi yanıyorum. Ama huzurluyum, teras kışa hazırlandı mis gibi... Üstelik isabet de olmuş zira birkaç günlük parçalı bulutlu ve açık havadan sonra yine yağmurlar başladı. Artık bir hafta sürer. 

22 Ağustos 2021 Pazar

muhterem beni bırakma!

 An itibariyle nefesimi düzenlemeye çalışıyorum zira 4 kat merdiven çıktım, asansör bozuk! Evet doğru, yarına bırakabilirdim ama iki günlük sadeleşmemi taçlandıracak "çöpe atma" seremonisini de gerçekleştirmeseydim, tam sadeleşmiş olmayacaktım. O çöp torbaları koridorda atılmayı bekleyecek olsalardı, benim içim ferahlayamacaktı. İyi oldu. 

Bana bu aralar bir geldiler ki sorma! Sağlı sollu basıyorlar. Regl öncesi hormonlar mıdır, bahar havasından mıdır yoksa muhteremi İzmir'e yolcu edeceğimin travması mıdır... nedir, her şeyi temizleme düzenleme manyaklığı üzerimde... Sırf ev değil ha, ofisteki depo/showroom gibi bir yer var, bütün yaz dandini olmuş. Bir dalmışım, allah seni inandırsın cillop gibi yaptım. Gerçi klimaları o gazla indirip kaldırıp monte etmeye tek başıma kasmasam da genç arkadaşlarımdan destek alsam daha iyi olabilirdi ama neyse, tertemiz oldu, kanatlarımdan et kırılmaları kaldı sadece, o kadar olur, kondüsyonsuzluk. 

Bak işte bu dört kat merdiven çıkmanın akabindeki tık

17 Ağustos 2021 Salı

Ergentalks vol.4: spaghetti carbonara üzerinden dumurlar

#spaghetticarbonara 


Pancetta, peynir, yumurtadan oluşan bir sosla yapılır. Çok besleyici ve müthiş lezzetlidir.

Ama konumuz yemek değil, tarifi hiç değil. Lakin #muhteremmutfakta olduğu için, iki diş sarımsak soymaktan gayrı bir katkım olmamıştır.

14 Ağustos 2021 Cumartesi

Tatil sonu sendromu

Tatil bitti

Eve dönüş

Özlemişim

Neyini özledin diyecek olursan…

Sakinliğini, serinliğini, evimi, işimi, pek tabii Belçika biralarımı veee kocamı :))))

Ay vallahi kocamı özledim. Ayol tatile çıktık, kocamdan çok anasını gördüm, allahtan kaynana gelin muhabbetimiz yoktur, şükocuğum 25 senedir, hala benim arkadaşımın annesidir, çok iyi anlaşırız, sohbetimiz baldır. Lakin insan yine de kocasını özlüyor.


Kocamla, bir ben bir o, arkadaşlarımızla bekar takıldık. Bir tadilat işi aldıydı, şantiyeden çıkamadı. Ben de söylemesi ayıp hep deniz kum güneş… uzun lafın kısası buluşmamız ortak arkadaşlarımızla rakı sofralarından öteye gitmedi. 


Canımız sağ olsun.


Evet tabii ki kiloları aldık ama n’apalım içimize sinsin …


Petunya kokularını da özlemişim, şimdi bana yandan yandan esintili kokusu geliyor, nasıl da güzel… 


Ama biliyor musun İzmir’de de kokularım vardı benim: incir ağacının çocukluğumun bağlarını hatırlatan, çam iğne yapraklarının güneşin altındaki sıcak kokusunu anımsatan, plaj havlularına sinen iyot, ızgara balığa eşlik eden anason, sohbete karışan Türk kahvesi kokusu…


Gurbetlik böyle bir şey…


Nereye gitsen beridekini özlediğin…

Ama bir yandan nereye gitsen evin bellediğin…


Yine de içimize sinsin diyorum ya…

Gün batımına rakı kadehimizi kaldırdık.



Sabaha cırcır böceklerinin ve kumruların sesleriyle uyandık.

8 Ağustos 2021 Pazar

Semirmek


İnsanın donu da sıkar mı ya? Sıkıyor vallaha. 


Rahat 4-5 kilo aldım, eminim. Üstelik son 3 kilosu son hafta turlarında alındı…


Bayram da dahil ilk 2-3 hafta aralıklı beslenmeme, ilk öğünümü 12:00’de sadece haşlanmış yumurta ile yapmaya dikkat ettim. Kocam olacak muhterem de genelde şantiyede olduğu için akşam yemeklerinin boku çıkmadı. Düşün yani taze fasulye filan yedim, ne büyük mutluluk…


Derken yollarımız kesişti, herkesle vedalaşma turlarına geçildi.

6 Ağustos 2021 Cuma

Geçen ay gündemimiz neydi?

 Hatırlıyor musunuz? Neye kızıyorduk? Neyi konuşuyorduk? 

Geçen akşam, yıllar önce İlker’in evlerini inşaa ettiği akademisyen çifte yemeğe davetliydik. 


Günlerdir gündemi meşgul eden yangınlardan biraz olsun uzaklaşmamı sağlayan, Urlanın tepelerinde, her şeyi kendi yetiştirdikleri bahçe içinde, huzurlu bir ev.


27 Temmuz 2021 Salı

Ayfer Tunç - Osman ve diğerleri

 Ayfer Tunç’la Kapak Kızı sayesinde tanıştım. Hangisi önce okunmalıydı? Yeşil Peri Gecesi mi? İyice araştırmış, Kapak Kızı ile başlamıştım. Ve…  


17 Temmuz 2021 Cumartesi

Tatile gittim dönücem

İzmir-Özdere-Çeşme üçgeninde tatildeyim.

Dört yanım sevdiklerim, bir de artık yer cücesi demeye dilim varmayan Arca ergeni. İlkeri pek göremiyorum, şantiyede vakit geçiriyor umumiyetle. Kanımca iki yıldır bizimle fazla içli dışlı olmaktan bastılar, pasaport kontrolünü müteakip bizimle ilişkiyi kesti:))) denizdi, balıktı, tekneydi derken inşallah Belçika’da kocama kavuşacağım gibi görünüyor.

27 Haziran 2021 Pazar

Ne kışçıyım ne yazcı baharcıyım baharcı

İki seksen yattım sırtım sol tarafım felç sanki. Aşının ikinci dozunun ertesi sabahından bildirimlerim böyleydi. 


Dün sabah aşı yapan doktor uyarmıştı ama bütün günü rahat geçirince “bana plasebo mu sıktıkar” diye geyiğe vurmuştum, erken konuşmuşum. Külçe gibiydim sabah.


Neyse bir ağrı kesici aldım, kahve, geç kahvaltı derken normale döndüm. Aşınızı yaptırın asfalyalarımı attırmayın!


21 Haziran 2021 Pazartesi

Ne yapıyorum? Ne okuyorum? Ne izliyorum?

 Baktım hemen her ay hatta bazen ayda iki, neler yaptığımı, okuduğumu, izlediğimi yazmışım… spontane gelişen bu seriyi sevdim.


Neler yapıyorum?

Üç gündür TC kimliğimi arıyorum ve bulamıyorum. Yemin ediyorum hayattan soğudum. Koymuş olmam gereken hiçbir yerde yok! En son bu sabah tekrar her yeri didik didik ettim hala yok. Pasaportla Belçika kimliği ile seyahat ederim de, niye yani kaybolsun evin içinde kafayı yiyeceğim. Acaba diyorum o sayı sekansını mı kullansam? 471891472?


13 Haziran 2021 Pazar

Bushchan (*)

 Bu ara bizim evde sadece futbol var.

15:00-18:00-21:00 olmak üzere günde 3 müsabaka. Hele bir de muhterem, arkadaş grubuyla bir iddia turnuvası hazırladı, Arca’yı da kattı, heyecan büyük! 


Bizim evin ergeni iddia yarışmasını duyunca “ben kazanırım yalnız” diyerek Z kuşağının özgüven seviyesini bir defa daha hatırlattı. Her gün her an bizi acayip başka türlü bir dumura uğratıyor. Ama konumuz o değil…

9 Haziran 2021 Çarşamba

Günün en sevdiğim saatlerinden...

 Günün en sevdiğim saatinden bildiriyorum. Neredeyse akşam sekiz. Gerçi ben sabah altı buçuk civarını da severim, neyse.. 


28 Mayıs 2021 Cuma

Ergen Talks! Vol.3

 Evde ortak bir anlaşmaya varılmış işbölümü var. 13’üne merdiven dayamış bir bireyi katiyen zorlamayacak görevlerden bazıları şöyle:

Çöp atmak

Garajdaki depodan su bira şarap gibi stoklardan yukarı taşımak

Ayakkabıları dolaba kaldırmak

Tabağı sıyırıp bulaşık makinasına koymak

Odasını haftada bir temizlemek

Çamaşırlarını yerleştirmek

Sabahları yatağını toplamak


Anlaşmaya varılmış olmasına rağmen evdeki bazı ergen şahıslar unutmak-sallamak-ertelemek suretiyle, bu görevlerden yırtmanın binbir çeşit yolunu denerler. Anası olacak kadın da üşenmez, tekrar tekrar anlatır, hatırlatır ... ister ki anası, hatırlatmak bir kenara, ergeni bu görevleri öyle içselleştirsin ki kendisi farkına varsın mesela su mu yok, söylemeden depoya insin, çöp taşıyor mu kovadan, haber etsin çöp atmalıyım desin .... nerdeeee... 


Artık anası beklentiyi düşürmüştür, ister ki ergeni en azından hatırlatıldığı anda tamam  deyip yapıversin. Ama nerdeeee...


24 Mayıs 2021 Pazartesi

Ne izliyorum? Ne yapıyorum? Ne okuyorum?

 Ne izliyorum?

Geçtiğimiz haftalarda the Serpent dizisini izledik. Dönem dizisi, 70’ler ne şahane anlatılmış, ışık kostüm insanların oyunculukları bile... sanki o yıllar çekilmiş gibi. Geçen hafta ekranlarda “the Kominsky Method” ve bayıldık. Eğer henüz izlemediyseniz mutlaka izleyin, öyle ince espriler var ki... 


22 Mayıs 2021 Cumartesi

IF = Intermittent fasting = aralıklı oruç

 Seçimlerden bahsetmiştim, seçimlerimizi benimsemekten ve sevmekten...

Bir yıl önce,  IF beslenme düzenini hayatıma adapte etmeyi seçtim. Çok okudum, çok araştırdım, benim için en iyi düzenin bu olduğuna karar verdim. Akşam iş sonrası ailecek bir araya gelip sofraya oturmamız 19:00'u bulduğundan ben tercihimi 20:00 ila ertesi gün 12:00 arasında hiçbir şey yememekten yana kullandım. Çünkü evvela bir seçimin sürdürülebilir olması gerekir. Sürdürülebilir değilse, hayatınızı seçiminize uyduramayacaksanız, o seçim tarih olmaya mahkumdur. 

İlk birkaç gün zorlandığımı hatırlıyorum. Kırk yıl boyunca, bir lokma ekmek olsun ağzına atmadan kahvaltı saatini atlamayan ben, öğün atlıyormuş gibi hissediyordum. Sonra alıştım.

13 Mayıs 2021 Perşembe

Ömrümün yarısını da geçti

 Üç güne ite kaka sığdırdığımız bir haftaydı. Memleketim bayram tatiline girerken biz de burada long weekend turlarındayız.

Yarın buranın dini bayramı, İsa göğe yükselecek ziyade olsun. Burada sevdiğim bir şey var ki, mesela bir resmi tatil haftasonuna geldi mi, onu hafta içi bir gün tatil yapıyorlar, mesela 1 mayıs cumaretesiydi ya, o tatili aldılar bu cumaya koydular 4 günlük tatil oluverdi, allah bereket versin.

8 Mayıs 2021 Cumartesi

Ergen kokusundan nasıl kurtuluruz?

 Ben böyle kokuyorduysam allah beni napsın. Gerçi ablam der, senin odana giremezdik kokudan ama ben kokunun bir hafta çıkarmadığım çoraplarımdan geldiğine neredeyse eminim. Ve bu ayak kokusunun ergenlikle bir ilgisi yok, kendimden biliyorum.

6 Mayıs 2021 Perşembe

Hay lockers gibi!

Ortaokul-lise eğitimi Belçika’da çok önemli. En iyi eğitimi almalı ki, hayata hazırlansın. Neden? Çünkü üniversite sınavı filan yok. Yok. (Sadece tıp eğitimi alacaksan özel bir sınav var) 


Eğitim içerikleri ilk iki sınıftan sonra ayrılıyor, genel (bizim zamanımızın anadolu liseleri gibi), teknik(meslek okulları gibi), ve zanaat (bizde karşılığı nasıl tam bilmiyorum ama kuaför, fırıncı ustası, aşçı oluyorsun mesela, bir zanaat öğreniyorsun). Sadece genel eğitimden mezun olabilenler üniversite okuyabiliyor, teknik mezunlar kolej gibi üç yıllık bir yüksek öğrenim alma şansı var diğer grup lise eğitimi sonrası hayata atılmaya, mesleğini icra etmeye hazır. 


Bizim oğlanın ne teknik ne zanaat... elinden iş geleceğine pek inanmıyoruz, bir de işte kodlarımıza nüfuz etmiş üniversite okusun istiyoruz, genel eğitim alacak. En azından genel eğitimden başlayacak bakalım altı senesi nereye evrilecek bilmiyoruz.


2 Mayıs 2021 Pazar

Yaşlandığını nasıl anlarsın? Vol.8: doğum günü özel



 Nüfus kağıdına bak anlarsın :)

Benimki dün itibariyle 43 rakamını gösteriyor. 

Yani yeni yaşımın ilk gününden sesleniyorum. Sesim geliyor mu?


Bilgece bir şeyler söylemeyi isterdim, ne de olsa okuduğumu-izlediğimi-gezdiğimi-yediğimi-gençliği-gebeliğimi-anneliğimi-ergenimi kısacası hayat hikayemi hiç kesintisiz paylaştığım bu blogda on üç sene evvel otuzuma girdim, otuzlarımı devirdim, kırkıma girdim ve şimdi kırklarımın tadını çıkarıyorum. 

30 Nisan 2021 Cuma

An itibariyle

 ...

Tüm gün kaçırdığım 300 küsür whatsapp mesajımı okuyorum, gruplarda sohbetler dönmüş, ben telefonuma bile bakamamışım. Neden?


24 Nisan 2021 Cumartesi

Sınırlar, öz disiplin ve pandemi

 Yıllık performans değerlendirme toplantısında geçtiğimiz yılın üzerinden de geçtik, ufaktan nostalji.

20 Nisan 2021 Salı

Ergen talks! Vol.2

 An itibariyle papatya çayı içiyor, yatağımda sakinleşmeye çalışıyorum. Halbuki bir saat önce sürünerek yatağa gelmiş, uyuyacakken muhterem ile ergenin ergentalks’una maruz kaldım. Konu playstation olunca aohbetin dışına itiliyorum. Peki tamam da gidin başka yerde tartışın ! Yok uykumun en ballı yerine vurulan darbe bir yana bir de “odana git de biraz düşün sakinleş” dedim diye bir de azar yedim. 



Elim ayağım titredi. Ulen zaten regl öncesi gerginlik başıma vurmuş, çokomelden metabolizmam balçığa dönmüş, bir de ergen azarı yedim ya!


Yaşlandığını nasıl anlarsın? Vol.7

 Mart ayının büyük kısmını geçirdiğim, Mayıs sonuna kadar da yeni eleman eğitimi bahanesiyle haftada iki gün gitmeyi planladığım ofis günlerim tepeden bir -rica- ile kısıtlandı. Çünkü denetmenler gelip kafa sayıyorlarmış, ofis mevcudiyeti belli bir oranın üzerine çıkmamalıymış, Japonya'ya verilecek önemli bir rapor için Japon arkadaşların ofiste bulunması istenmiş, biz acaba ofis mevcudiyetlerimizi gözden geçirebilir miymişiz? Bu Japonlar öyle de kibar insanlar ki, efendiliklerine hayır demek imkansız, hayhay dedik biz de ve ofise bir süreliğine ara verdik. 

Evdeyiz. 

İlgisizlikten iyice dağılmış, kimsenin girmemesinden epeyce tozlanmış ev ofisimi bir güzel temiz pak yaptım. Haftalar önce döktüğüm çay, ekranın altında küf tutmuş neredeyse, cifledim, köşek bucak tozunu aldım odanın, aman bir ferahladım. Bana böyle ara sıra bir kadınlık bir temizlik gelir, geldi mi de orasıydı, burasıydı derken bir bakmışsın dip köşe temizlemişim. 

18 Nisan 2021 Pazar

Altın vuruş


 Her diyet öncesi bir altın vuruş dönemine gireriz. Muhteremle ritüelimiz. Temel olarak diyet süresince yiyemeyeceğimiz besinlerden oluşan bir rejimdir bu. Bugünden yarına diyete girdik diyemiyoruz midemizin ve psikolojimizin buna hazırlanması biraz - takriben haftalar- zaman alıyor. Bu süreyi de en sevdiğimiz yaramazlıklarla geçiriyoruz. Pilav ve makarna ana kaçamaklar. Pizza ve pidenin de bu sürece katıldığı sıklıkla görülür.


Ne yani şimdi aylarca makarna yiyemeyeceğizdir bir spagetti bolonez ile veda etmeyelim midir? Ya da kuru fasulyenin yanına bir pilav katmayalım mıdır? Evde yemek yapmak istememişizdir, bir pizza patlatıvermeyelim midir? Nedir ?


16 Nisan 2021 Cuma

Eyvah oğlum büyüyor #3: Çocuk bakıyor!!!

 Benim ablamla aramda 3.5 yaş var. Bugün bizim mükemmel ilişkimize bakan biri muhteşem paylaşımlı bir çocukluk geçirdiğimizi sanabilir. Ama doğru değil. Ablamla ben taban tabana zıt iki çocuktuk ve ben üniversiteye gelinceye kadar yaklaşık 18-19 sene boyunca hiç yakın bir ilişkimiz olmadı. 

Ben it gibi sokakta oynayan, kendi arkadaş çevresi (çetesi) olan bir velettim, ablam evden dışarı çıkmayan bir prenses. O kadar ki 12 yaş civarındaydım, sokakta oynuyorum, bir gün ablam eve çağırmaya geldiydi de, arkadaşlarım bir ablam olduğundan haberdar oldu. 

Ablam lise çağlarındayken biraz daha açıldı, arkadaş çevresi genişledi. Ben 13-14 yaşlarındayım... Biraz erkenden serpilip, biraz da çokbilmişin önde gideni olduğumdan, bana biçilen yaş 16-17... Bundan sebep, ablamın yeni arkadaş çevresine musallat olmakta beis görmedim. Benimle sohbet eden arkadaşları, onlardan 4-5 yaş küçük olduğuma inanamıyorlardı, zira yaşımdan büyük laflar etmekte üstüme yoktur. Ablamın sıklıkla bana "git kendi yaşıtlarınla oyna, bizimle takılma" dediğini hatırlıyorum, dinliyor muydum? Asla! Dedim ya o zaman da dötün önde gideniydim. Ablam için ne kadar uyuz bir durum olmalı, şimdi farkına varıyorum. 

11 Nisan 2021 Pazar

Ergen Talks! Vol.1

Okuduğunuz tüm kitapları kıvırıp...

Çöpe atın.

Temiz bir defter alın. 

Başlığı atın: ergen kılavuzu: .... (buraya çocuğunuzun adı gelecek)


Bizimkini yazmaya başladık.

Ergen kılavuzu: Arca 


Son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim, iyi gitmiyor. Bacak kıllarının çıkması, bıyıklarının bitmesi ve o sıkılası sivilceler, evin cücesinin büyüdüğü anlamına gelmiyor. Tam tersi! Beyni küçüldü sanki!


Sabırla, defalarca, nedenleriyle sonuçlarıyla anlattığımız her şeyi inadına yapar gibi deneyimlemesi = senin lafın benim dötüme 


Bizim evin normali bu artık.

10 Nisan 2021 Cumartesi

Bir garip Nisan

Bahar geldi, erguvanlar, kiraz ağaçları çiçeklendi, diyemeden Nisanla birlikte kar yağışıyla şaşkına döndük. 

Nasıl bir nisansın ki, üç gün üst üste kar yağdı? Birkaç günlük yağmur arasından sonra yine kar bekleniyor, allah nasıl biliyorsa öyle yapsın.


3 Nisan 2021 Cumartesi

Ne okuyorum? Ne izliyorum? Ne yapıyorum?

Ne yapıyorum? 

Pilates topumun üzerinden bildiriyorum.

Yanlış olmasın, pilates yaptığım yok, bilgisayarımın başındayım, biramı yudumlarken blog yazıyorum. İkinci biramı müteakip solumdaki Ulu Koltuk Nazmiyeye kıvrılabilirim, söz vermiyorum.

Pilates hiç yapmadım, önerileriniz olursa (video / kurs vs...) lütfen paylaşın, denemek isterim. Galiba bizim jenerasyonun bir Ebru Şallı = Pilates önyargısı iliklerine işlemiş, yanaşamıyoruz, ama Ebru da biz de büyüdük, artık bakış açımızı değiştirebiliriz kanımca.

28 Mart 2021 Pazar

Pandemi yoksa şimdi çocuklara mı?

 Pandemide bir yılı devirdik. Bir yıldır hiçbir şey değişmemiş gibi geliyor ama aslında pek çok şey aynı değil. Her şeyden önce bu virüs hakkında geçen yıla göre çok şey biliyoruz ve fakat aslında yeni varyasyonlarına dair hemen hiçbir şey... 

Geçen yıl bu zamanlar ile şimdinin önlemleri arasında dağlar kadar fark var.

Ne gibi mi? En azından Belçika için söyleyebilirim...

Mesela tam bir yıl önce kimse sokağa çıkmıyordu. Maske kıtlığı vardı. Şimdi bar, lokanta, son sıkılaştırılmış önlemlerle kuaför ve giyim mağazaları hariç her yer açık. 

akıllıca seçimler

 Doğru soruları sormayı biliyor muyuz? Kendimizle ilgili, hayatımızla ilgili? 

Doğru soruların doğru seçimlere, akıllıca seçimlere götürdüğünü fark ettiğimden beri sormaya çalışıyorum...

Nasıl daha iyi hissedebilirim? Bana ne iyi gelir? Nasıl daha yaratıcı, daha motive, daha verimli olabilirim? Nasıl yardım edebilirim? Nasıl daha olumlu bakabilirim? Nasıl ...

21 Mart 2021 Pazar

Yazıklar olsun

 Klasik bir pazar akşamı. Televizyonda derbi maç izleyen çoğunluğu bırakıp yuvama, “ulu koltuk nazmiye”ye gömülmüşüm.


3,5 ay sonra bira açmışım, keyfim yerinde olmalı değil mi? Değil...


20 Mart 2021 Cumartesi

İstanbul Sözleşmesi yaşamıyor.

Tarihe geçsin.

20 Mart 2021

Gece 02:00



Faşizmin grisi yoktur.

“Aslında hiçbir şey yasadışı değildi, çünkü artık yasa diye bir şey yoktu." (George Orwell)

17 Mart 2021 Çarşamba

Şiştim!

 Tarihe geçebilir miyim?

Tarihe Leslie ile walk at home egzersizi sırasında bileği eline almış insan olarak geçebilir miyim?

Evet. 

14 Mart 2021 Pazar

Ne okuyorum? Ne izliyorum? Ne yapıyorum?

Ne yapıyorum?

 Pazar akşamı 18:52 itibariyle 2,5 saatlik fazla mesaimi bitirdim, kendime fıstık ve cin greyfurt hazırladım, keyfediyorum. Kendimle baş başa kalmanın tadını çıkarıyorum. 

Penceremden kavak ağaçlarının ve ne ara bittiklerini anlamadığım minik tomurcuklarının çok tatlı olduğunu düşünüyorum. Tomurcuklarını bu saatte görebildiğime göre, günlerin iyice uzadığını fark etmem keyfime keyif katıyor. Hava sıcaklığı hissettirmese de - sahi bu coğrafyaya cemreler be zaman düşüyor- baharın geldiğini müjdeleyen her şeye şükrediyorum. 


13 Mart 2021 Cumartesi

Beni evime bırakın

 Bizim departmanda yeni işe başlayan Marco memleketinde ailesini, kız arkadaşını bırakıp buralara gelmiş, bir başına sıkılmasın, ofistekilerle kaynaşsın istiyorum. bir başına çalışmaya geldiğin kimseyi tanımadığın şehirde arkadaş edineceksin ama dil kursları online, barlar kapalı, facebook gruplarından insanlar buluşamıyor... ne fena.


İki haftadır her gün ofise gidiyorum. İşte tam da bu yüzden. Çünkü bir ortamda yeni olmak şimdi diğer her zamandan daha zor.


7 Mart 2021 Pazar

Alışkanlıklardan kurtulmak kolay değil ama mümkün

 Hemen bir anda bırakamadım. Yavaş yavaş, azalta azalta... insanın sevdiği bir şeyden kopması kolay değil, kafada bitirmesi, içine sinmesi gerekiyor. Birlikte yaşadıklarının da belli bir takım alışkanları bıraktığını görmek motivasyonu artırıyor elbet ama asıl bunu senin kademe kademe, sindire sindire bitirebilmen mesele... bıraktığında kendine bunun ne kadar faydası olduğunu görmen de çok iyi geliyor, bırakma kararı aldığın güne de, bırakabildiğine de şükrediyorsun. 


6 Mart 2021 Cumartesi

Bugün böyle

 Sabahtan beri kulağım tıkalı. Ne alaka anlamadım. Hani böyle uçakta basınç farkından tıkanır ya öyle işte. 

Bir şey de yapmadım bugün hatta dışarı bile çıkmadım. Arca’ya kek, öğlene çorba yaptım sadece. Birkaç posta çamaşır yani o kadar. 


2 Mart 2021 Salı

Tarih yazıyoruz

 Çok garip zamanların tanığıyız. Tarih yazılıyor.

Bizim bile rolümüz var: kendini korurken, başkalarını da koruyorsun, maske takarak.

 

Maske ve sosyal mesafeyle tarih yazacak bir kahraman olacağınızı değil on yıl iki yıl önce söyleseler inanır mıydınız? 


28 Şubat 2021 Pazar

Challenge'ım challenge oldu mu, hem de nasıl oldu!

66 günde 6 kilo challenge biraz iddialıymış, kabul ediyorum. Bloga eklediğim sayaç son 5 günü gösterirken 6 kiloya ulaşamayacağımı biliyorum 5'e de razıydım fakat 4'te takıldım kaldım. Yani bir durum raporu verdiğimden beri hemen hiç gelişme yok. Şu an yaşanan hayalkırıklığına, araya giren iki gün pide (muhterem kocam cenaze evine yaptırır gibi 5 porsiyon söylemiş iki gün yedik) ve bir gün hamburger ile pasta sebep olmuş olabilir. Aman oğlumun doğum günü etkinlikleri çerçevesinde yaptık bir yaramazlık, canımıza değsin. 

27 Şubat 2021 Cumartesi

Dünya vatandaşı

 Vaka sayıları Belçika'da yükselişe geçtiği için açıkça, hiçbir gevşeme beklenmemesi yönünde beyanatlar verildi. Halbuki bu aralar lokantaların açılması bekleniyordu. Yine de eğitimin sürmesi için direniliyor. Belçika'da diğer tüm ülkelerden farklı olarak ilk 2 ay hariç yüz yüze eğitim kesintisiz sürüyor. Lakin ne kadar dayanırlar meçhul.

Bir yandan Türkiye'yi takip ediyorum, açıldıydı açılmadıydı derken açılacak denip açılma kararının açılması planlanan günde alınacağı duyurulmuş. Hani insanların nasıl psikolojisi bozulur diye kafa yormuşlar da uyguluyorlar gibi... Bir bu da değil, cenazelerde kurultaylarda göt göte sosyal mesafeyi hiçe sayanlar dalga geçer gibi hafta sonu insanları ev tıkıyor. Mantık arıyorum bulamıyorum, evet muhtemelen insanlar kafayı yesinler diye uğraşıyorlar.

Gerçi ben niye Türkiye'ye kafa yoruyorum, değil mi? Atmışım kapağı Avrupa'ya bir de batı hayranlığıyla övüyorum şerefsizleri... Halbuki bizim ülkemizin iç dış politikaları enfes, adaleti desen muhteşem, pandemiyi yönetmeleri filan... harika! Ben tabii buradan ahkam kesiyorum, burun kıvırıyorum bana ne ki! Ben ne bilirim ki! Nankörüm işte!

22 Şubat 2021 Pazartesi

Yaşlandığnı nasıl anlarsın? Vol.6

 Hayatımın hiçbir döneminde, hayatının merkezine fedakarlığı alanları kendime rol model seçmedim. Benim takdir ettiklerim ve kendime örnek seçtiklerim hep "kendini sevenler" oldu. Pek çokları tarafından bu kendini sevenler, bencillikle, "kendi için yaşamak"la, egoistlikle suçlansalar da, ben hiç oralı olmadım. 

Kendini sevmek, kendi için yaşamak...

21 Şubat 2021 Pazar

Happy hour for Yeliz

 Bugün pazar...

Televizyonda maç saati = Yeliz'e Happy Hour! 

Instagramda takip ettiğim İrem'den öğrendiğim nefis bir içecek bu keyifli blog yazısına eşlik ediyor bugün: Cin, buz, greyfurt. Ben cini annemin çocukluğumdaki cin tonik ve de lime (ya da limon) üçlüsünden tanırım, hiç de içmem aslında. Ama bu tarif çok lezzetli, üstelik bahar taklidi yapan hafta sonuna da çok yakıştı.

Hava bahar kıvamında ve tadında... 17C burası için yaz bile sayılır ama biz abartmayalım ve bahar diyelim. Mavi  gökyüzü.. Evet buralıların en sevdiği hava koşulu. Çünkü güneşi görüyoruz.

Güneş kıymetlimisss...

20 Şubat 2021 Cumartesi

Sosyal devlet

Aklım bu aralar hep blogda, yazmakta. Lakin akşam mesaiyi bitirdiğimde o kadar ekrandan bıkmış hissediyorum ki, elime telefonu bile alasım gelmiyor. 

Diye başladım ama İlker doktordan geldi, kapatmışım. Sinüzit ameliyatı sonrası kontroldü, doktor kendisiyle çok gururluymuş, harika bir ameliyat harika bir iyileşme diyerek gururunu taçlandırmış. Yaptığı işin tatmininde olan insanlar ne kadar da ilham verici.

Neyse işte İlker'le bunları konuştuk sabah, sonra ben çamaşır yıkadım, astım, biraz etrafı düzenledim, bu arada İlker kasaplık yaptı.

15 Şubat 2021 Pazartesi

Kıvırcık ve dalgalı saç bakımı nasıl yapılmalı?

 En son bir yıl kadar önce kıvırcık saç bakımı ile ilgili tüyolar vermiştim.

Yenileri eklendi! 

Saçta nemi hapsetmek. İşte kıvırcık ve kuru saçın en önemli püf noktası bu.

Nemi iyi hapsedilmiş bir kıvırcık saç nasıl olur? 

14 Şubat 2021 Pazar

Eyvah oğlum büyüyor #2 : Menemen ve diğerleri

Soğanlı soğansız tartışmasına hiç girmeyelim, menemen soğansız olmaz, kalbinizi kırarım! Soğanlı olur, hafif de acılı. Menemene çatal değmez, ekmeğinin kıyısıyla şamandıra daldırmadan parmağına bulaşmışını yalamadan menemen yenmez. 

Anlaştıysak devam ediyorum. 

10 Şubat 2021 Çarşamba

Kısa kısa

Pazardan başlayan kar şehri tamamen kapladı. Hava sıcaklığı en yüksek -8 olduğu zamanlar oldu. Tam bu karın buzun içinde evden burnumuzu çıkarmamak vardı. Ama muhteremin ameliyatı (sinüzit yani ciddi değil neyse ki...) yüzünden pazartesi erkenden hastaneye gittik. 


4 Şubat 2021 Perşembe

Durum raporu

 Beş hafta kadar önce 2021’i beklemeden başlamıştım. Hatırlayan var mı? Neye?


Yeni alışkanlıklara, eskileri bırakmaya, düzgün beslenmeye ve her gün egzersiz yapmaya. 


31 Ocak 2021 Pazar

Yıl 1956 tahta bavul ve lastik pabuçlar

 Hayatımın büyük kısmı, babamın, umumiyetle rakı sofrasında, şu cümleyle başlayan İstanbul’unu dinlemekle geçti: “yıl 1956. 11 yaşındayım. Ayağımda lastik pabuç, elimde tahta bavulla İstanbul’a gittim, devlet parasız yatılı okumaya.” 

29 Ocak 2021 Cuma

Bugün bunu öğrendim



 Dün ofise gittim, sanırım iki haftadır ilk. 


Ve bugün bu saat oldu hala toparlanamadım. 


COVID proof sosyalleşmenin dibine vurduğumuz bir gün oldu. Belki de tüm bu proof kısmı beni yoran. Arkadaşımın masasına gidip iki lafın belini kırayım istiyorum, maskenin karbondioksitinden başıma ağrı giriyor. Toplantı odasına girerken dezenfekte, çıkarken dezenfekte... yemeğe oturmadan yemekten kalktıktan sonra dezenfekte.... ay gözünü sevdiğim home office’im canım! Öğlen de kocamla yemek yiyorum en azından mis!


Neyse ya dün ofise gitmenin tek iyi tarafı oldu: yeni bir müzik grubu keşfettim.


24 Ocak 2021 Pazar

Ne okuyorum? Ne izliyorum? Ne yapıyorum?

 Şu anda yarın akşamki kitap kulübümün kitabını okumam gerekirken (Ursula K.LeGuin - Dünyanın doğum günü son öykü) blog yazıyorum, şarap yudumluyorum, akşam yemeği için kinoalı karidesli salata için meksika fasulyelerimin haşlanmasını bekliyorum.