Havada ilkbahar tadı var, hani ısınıvermiş bir nisan günü gibi ama takvimler 18 eylülü gösteriyor.
Güneş ılık, kuşlar ötüyor nefis bir esinti… tadını çıkarmak lazım zira bunun gibi birkaç gün daha ama sonrası güz sonrası kış.
Senede birkaç defa başıma gelen boyun tutulmasından muzdarip olduğum için hiç neşem yok.
Bu hafta her gün bir kalp çarpıntısı bir gerginlik.
Pazartesi, Arca sınavının olduğunu unutmuş mal gibi gitmiş derse ve tabii sınav başarısız. Ergen talks vol.7482828 neyse ki akşam kitap kulübü vardı. Çayımı koydum, tütsülerimi yaktım, sohbetle gerginliğimden kurtuldum.
Salı malum tanker devrilmesi…(iki post evvel)
Çarşamba doktor tantanası…(geçen post)
Perşembe, Arca dürüm dönercide mahsur kaldı, banka kartı bloke imiş. Toplantıdayım, Arca bir taraftan arıyor, İlker İzmirlerden arıyor….
Ergenimize harçlıkları için kart çıkarttım ama evrak imza eksiği varmış, bloke etmişler. Toplantıyı bıraktım tam çıkıp gideceğim, nakit para çıktı cebinden gerek kalmadı.
Yine Perşembe.
ergenimizin boğaz ağrısı - aşı olacak bu hafta yoksa sallamam da …-
Yine Perşembe
Arca küçük ayak parmağını kapıya çarptı, kırıldı çatladı korkusu… neyse ki sadece parmaktan et kopmuş. Her yer kan revan. Ulan beni kan tutuyor, bakmadan bandajlamaya çalışıyorum, başım dönüyor… ay var ya yeminle şiştim.
Ama işte bazen insan yoruluyor, geriliyor, ve boynu sırtı her yeri tutuluyor.
Tek başına çocuk büyüten, bu arada hem çalışıp hem eve yetmeye çalışan tüm yalnız ebeveynlere allah kolaylık versin. Hani hepsini yaparsın da, nitekim ben beş haftadır yapıyorum, bir yolu bulunuyor lakin mühim olan insanın ihtiyaç duyduğu manevi destek, yalnızlığın en kötü yanı bu.
2 yorum:
Öyle :(
Eski günlerim geldi aklıma boğazım düğümlendi. Şimdi büyüdü babasıyla yaşıyor ve ben çok zorlanıyorum. Neyse susayım.
Ahucum canim :(
Yorum Gönder