14 Aralık 2011 Çarşamba

Günün sebzeleri ızgara!

Dün İstanbul’daydım. Hayır oralardan post yazmaya kasmadım, hazır yazılmışları vardı. Blogger istediğiniz zaman yayınlayabiliyor postları, heyecan yok!


İstanbul muhabbetlerim var tabii ki. Ama öncesinde Lale abla diyete girmiş, sebze tarifi aramaktaymış, nöbetçi gastronomi uydurukçusu gururla sunar: Izgara sebze!

Kış sebzelerinden katiyen haz etmeyen muhterem kocam haşlanmış ot yemekten yakında meeleyecek. “Turp otu, cibes yerim sebze niyetine” demek gafletinde bulunduğundan beridir, pazarda ot çöp ne varsa eve getiriyorum. Var ya, otun alası var bu aralar pazarda, tam mevsimi. Arapsaçı çıkmış. Şevketi bostan var, 10 lira:( Şevketi bostanın pezevengi kuzu etidir, İlker bayılmasına rağmen alamıyoruz. Fazla ot yemeyen bir insana göre ciddi bir ot kültürüm var benim! Fırsat buldukça otlayan bir annem, sarmaşık otundan omlet yapan bir diğeri ... Ispanak ile semiz otunu ayıramayan bir arkadaş var, pazara benimle gelse ampul gibi aydınlanır:P

Neyse otun çöpün sonu yok. Nitekim İlker de bıkmış durumda. Taze fasulye de bu hafta bizlere veda edeceğini bildirdikten sonra yeni arayışlara girmenin vakti gelmişti.

Sebze için İlker adına “en sevdiği” tanımını kullanmak pek absürd oluyor, biz kısaca “yiyebileceği” “itiraz etmeyeceği” tabirlerini kullanalım.

İlker’in yiyebileceği sebzeleri dilimledim, patlıcanlar tuzlandı pek tabii ki… Patlıcanın acısı lavabonun kenarından akarken… Sahi insanları da böyle tuzlasak acıları akıp gider mi?

Neyse… Havuçları buharda pek az haşladım, bunların dişe geleni makbul, fazla yumuşattın mı pelte olur maazallah! Kabaklar biraz umutsuzca doğrandı, zira kızartmasından başkasını ağzına sokmayan bir muhterem şahsa hazırlanıyorlardı. Biber benim favorim!

Evlendiğim yıllarda Tefal’in dumansız ızgarası pek trend bir çeyizdi. Ütü ile birlikte ilk aldığım küçük ev aletlerindendi. Lakin dumansız filan değil, çok pis kafalamışlar biz gençleri. Kullandım hem de çok kullandım, balıktan ete, pek çok şey pişirdim. Ama duman çıkmayacak beklentisini rafa kaldırdıktan sonra! En son on kişilik bir yemek davetinde çipuraları ızgara yapmaya kastığımda, ızgara artık açık pencerenin önünde hizmet veriyordu. Sanırım bu son birlikteliğimiz oldu, ben donuma kadar balık kokunca ızgara ücra dolap köşelerine şutlandı.

Izgara sebze gündeme gelince, ızgara da tezgahtaki yerini aldı. Sebzeleri çok az zeytinyağı ile yağlayıp kızdırdığımız ızgarada beş dakika kadar pişiriyoruz. Budur! Yani o kadar laf kalabalığından sonra öyle usta işi bir durum yok.

Dilimle, yağla, ızgara!

Yanına acılı tarhanayı kaynattım, İlker sofraya otururken biz Arca ile öğle uykusuna yollandık. Nasıl da güzel kokuyor, şerefsiz! Arca’ya kitap okuyorum ama bir taraftan aklımda “of İlker beğenmese de ben yesem!” Cüce uyudu, ben mutfağa koştum. Neay! Yememiş. Beğenmediğine üzülsem mi, sebzeler bana kalsın diye sevinsem mi? Bir duygu karmaşası içindeyim. Tembihlemiştim, sostan gezdir üstünde, az biraz beklet, sosla bir beden olsunlar demiştim, sirke diye soslamamış. Beğenmemesi çok normal! Sarımsağı rendeleyip elma sirkesi ile çırpacaksın. Sebzelerin üzerine boca edip parmaklarınla harmanlayacaksın ki kaynaşsınlar…

Nefisti! Hele kalanları akşama kadar o sosta bekletince daha da nefis oldular. Kabaklar ağzında dağılıyor, biberde köz kokusu alıyorsun! Bunu bir de mangalda yaptığını düşün. Patlıcanların biraz daha yağlanması gerekiyormuş ama bu haliyle bile yendi.

Buradan muhterem kocama sesleniyorum : Portakallı kereviz ve ızgara sebze hüsranından sonra sana sebze alternatifi bulmaktan vazgeçeceğimi sanıyorsan, yanılıyorsun! Ahanda buraya yazıyorum! Eylemlerim sürecek!

Fotoğrafa bakıp yazıyı da okuduktan sonra o dişe gelen havuçlar nerde diye merak edenler için not: İlker sadece havuçları yediği için akşam tabağında havuç yok.

8 yorum:

lale dedi ki...

yeliz sebzeleri sirkeli sarımsak sosona batırmak harika bir fikir... Yarınımım yemeğini buldum... teşekkürler
sen arada bana kaktır bunları:)

nil dedi ki...

süper tarifmiş,deneyeyim bakalım.

aaa biri daha var diye sevindim şerefsizim, baktım link verince,tüh tek salak benmişim dedim:) pissin ,özledim:)

yeliz dedi ki...

lale ablacım şimdiden afiyet olsun vallahi çok lezzetli, seveceksin:)

Nil, tabii ki sensin delü kadın semiz otum öperim

Nil dedi ki...

Nil okur okumaz aklıma sen geldin :)

yalnız burda yazılan otları ben de bilmiyorum.ŞEvket i bostan ne yahu?

bir ara tost makinesinde pişirdiğim kabaklardan bir salata yapmıştım bayılmıştım :)

aynen böyle ızgaralanan sebzeleri limon karabiber sarmısak karabiber ekleyip yumulmuştum :)

yeliz dedi ki...

aa Nilhan, sahi limonlu güzel oluyor mu? Bak İlker limonlu yer, bir de limonlu deneyeyim.

k.i.s.d. dedi ki...

İtalyan usulü o anlattığn, sebzeler ızgara yapılacak (ama az dişe gelecek) sonra sarımsaklı sirkeli sosa... Başlangıç tabaklarının hamur kızartmasıya brlikte en sevdiğim lezzetlerinden...

Bi de anneannemin el turşusu geliyor aklıma bunları yediğimde, anlatayım, özellikle mercimek köftesinin yanına süper olur bu tarif:
* Sirke, sarmısak, tuz ve nar ekşisi ile (hepsi isteğe bağlı miktarlarda, nar ekşisi yoksa limon da olur) sos yapılır.
* Su kaynatılır.
* Küçük patlıcanlar (Adana'da olur ama belki Nazilli patlıcanı da iş görür) ve etli yeşil biberler (dolmalık biber de olur) kaynayan suda 5 dk kadar pişirilir.
* Sudan çıkarılan sebzeler sosa yatırılır ve 2 saat kadar bekletildikten sonra afiyet olsun denir.

ÇokBilmiş dedi ki...

Tost makinesinde de oluyor bu sebzeler, koca ızgaraya gerenk yok :)

Biz çoğunluk sebze ile besleniriz akşam yemeklerimizde. Her hafta yazıyorum menümüzü. Benim etobur kocam da severek yiyor. Belki sana da ilham olur. Abidik gubidik yemekler bilmem ben zaten, yaptıklarım hep bildiğimiz yemekler: http://sormabulmadunyasi.blogspot.com/2011/12/aralkn-2-haftas-pazarda-neler-var-bu.html

yeliz dedi ki...

Kübra kesinlikle İtalyan usülü, tebrikler bacım. Hatta İtalyan yemekleri diye bir yemek kitabım var, bu İlker denen adama ne pişirsem diye aranırken oradan feyz almıştım. Tabii orada başka sebzeler vardı. ama usül aynı!! bu arada anneannenin el turşusu süpermiş ağzım kamaştı bile:)

Çok bilmiş haklısın ama bizim tost makinası döt kadar iki dilim ekmek bile sığmıyor:) biliyorum senin pazar yazılarını hem de çok iyi biliyorum:)