28 Mart 2009 Cumartesi

Sarıkızdan Gazmana deneme bir-ki bir-ki

Sarıkız: asıl adı Yeliz. Anne. en birinci görevi beslemek, kaka bulaşmış popoyu lavaboda yıkamak, paklamak!! Arcayı göğüste uyutmak, koklamak, öpmek öpmek

Gazman: Asıl adı İlker. Baba. en birinci görevi gaz çıkartmak, alt temizlemek. özellikle alt açıldığında işeyen Arcayı engellemek ve beze işetmeyi başarmak. Arcaya ninni söylemek, mırıl mırıl konuşmak suretiyle uyutmak.

Dün gezmeklere çıktığımızda telsiz aldık. Dinleme yapılan taraftan da konuşulabiliyor. Birimiz bir odada diğerimiz Arcanın odasında bütün sabah deneme deneme bir-ki yaptık.

- Gazmandan Sarıkıza tamam. Arca emiyor mu? tamam!
- sarıkızdan gazmana tamam. Kendisinin kene olduğundan şüpheliyim. Tamam!

- Sarıkızdan gazmana tamam. Arca sıçtı, tamam! bezleri kap gel tamam!
- Gazmandan Sarıkıza tamam. sesi ve kokusu buraya geldi, tamam! bezler geliyor, tamam!

Yeni oyuncağımız hazır. Ha bir de Arcanın ana rahmine düştüğü andan itibaren İlkerin araştırıp almaya kafayı taktığı Quinny buzz 4 de alındı. bebek arabası değil sanki uzay mekiği. Ancak 1 ay erteleyebildim, ama unutturamadım:) Buralarda havalar pek güzel, gezeceğiz inşallah:)

Birazdan babaneye gidiyoruz. Orada yeni bir bakıcı adayı ile görüşeceğiz, bakalım bizleri neler bekliyor??

MİM : Hiçbir zaman geç değildir

Özgür anne harika bir mim göndemiş bana. Yazması epey uzun sürdü. Ama çok hoşuma gitti, derinlerde birşeylerin muhasebesini yaptırıyor gibi.

İşte mim bu:

Genellikle çok derinlerde sakladığımız kazarak ortaya çıkarabileceğimiz yönlerimiz vardır. Kim ne derse desin hiçbir zaman çok geç değildir.

Eksiklerimiz kadar olumlu yönlerimizi de kabul etmek oldukça önemlidir.

Cümleleri tamamlayın lütfen:
1. Çocukken ............... kaçırdım.
2. Çocukken ............... yoksundum.
3. Çocukken ............... yaralanmış olabilirim.
4. Çocukken ............... olmayı hayal ederdim.
5. Çocukken ............... isterdim.
6. Evimizde asla yeterli .......... olmadı.
7. Çocukken daha fazla ........... ihtiyaç duyardım.
8. Bir daha asla .......... göremeyeceğim için üzgünüm.
9. Yıllar boyunca ......... merak ettim.
10. ............. kaybımdan dolayı hep kendimi suçladım

Şimdi benim cevaplarım:
1. Çocukken sorumsuzca takılmayı kaçırdım. Çocukken bile biraz fazla sorumluluk duygusu ile yoğrulmuş bir bireydim. Ödevlerimi yapmazsam gece rüyalarıma girerdi, hep iyi notlar almalıydım. Tabii bu annemler için iyi birşeydi, benim veli toplantılarımı iple çekerlerdi. Ama benim için pek iyi olmadığını şimdi farkediyorum, keşke biraz dağıtsaydım:) bu kadar kasmaya gerek yoktu.
2. Çocukken çocukluktan yoksundum. Çok sevdiğim ablama, kuzenim zühreye kendimi aralarına kabul ettirmenin yolunun olgunluktan geçtiği sanarak büyükmüş gibi davranırdım. Ablamın arkadaşlarından biri ile bir gece uzun bir sohbet etmiştim, kız 20 ben 12 yaşındaydım. Sohbetin sonunda yaşımın 12 olduğunu duyunca kız şok olmuştu, beni 18 filan sanmışmış!! O yaş grubu gibi davranmaya acayip bir alışkanlığım vardı. Belki olgunluktan çok büyümüş de küçülmüş halleri:)
3. Çocukken herkesle iyi geçinmeye çalışmaktan yaralanmış olabilirim. Karakterimde herkesle iyi olmak, orta yolu bulmaya çalışmak gibi özellikleri barındırdığımdan yorgun düşmüş olabilirim. Hala bu davranışlarıma gıcık oluyorum. Azıcık bitch ol di mi!! yok herkes beni sevsin derdi bir türlü bitmek bilmiyor.
4. Çocukken çooook ünlü bir sanatçı olmayı hayal ederdim. Bale dersleri alırken balerin, gitar dersi alırken müzisyen, kitaplara daldığım dönemlerde yazar olmayı hayal ederdim. Alkışlar, sahne hep olsun isterdim. Yazık ki hevesim yeteneğimden fazla olduğu için kıçı kırık mühendis oldum çıktım:)
5. Çocukken hemen büyümeyi isterdim. Çok lazımmış gibi!!
6. Evimizde asla yeterli kitap olmadı. Babam pek okumaya vakit bulamazdı. Annem bize her fırsatta kitap alırdı ve okumaya teşvik ederdi, ablam özellikle ergenlik döneminde çok okurdu diye hatırlıyorum ama ben hep duvardan duvara kitaplığı olan bir ev hayali kurardım.
7. Çocukken daha fazla özel hayatım olmasına ihtiyaç duyardım. Kendi odam ve kendi hayal gücümle oluşturduğum bir dünyam vardı ama daha fazlasını istiyordum, neyime yetmiyorsa
8. Bir daha asla Aziz Nesin'i göremeyeceğim için üzgünüm.
9. Yıllar boyunca hep evrenin nasıl oluştuğunu merak ettim.
10. Özgüre katılıyorum, ZAMAN kaybımdan dolayı hep kendimi suçladım

Son olarak sevgili Özgürün yanı sıra mimlediklerim:
Mukaddes, Zeren, Tuğçe, Yeşim, Simge
Ruhdağını mimleyecektim ama çoktan mimlenmiş kendileri:)

25 Mart 2009 Çarşamba

1. Ay kontrolü


Dün Arcanın 1. ayı doldu. İnanılır gibi değil!! Çok doktor aradım. Sevgili Hülyanın Tunayı götürdüğü kliniği duymuştum ama prof un pek ilgili olmadığından da haberim vardı. Bizim işyerinde 2 yaşında çocuğu olan arkadaşım geldi aklıma, kendisinden sünnet kliniği önerisi de almış, memnun kalmıştım. Kafamıza uyan tarzda (prof olmasın, genç, çocuğu olsun, şefkatli ve deli gibi sorularımıza sabırla cevap versin...) bir doktor olduğu izlenimi uyanınca hadi dedik götürelim.
Hakikaten iyi bir doktor çıktı, yani ilk izlenimimiz böyle. 10 aylık bebeği varmış. Çok konuşkan birisi. Önce hadi dedi anlatın başınızdan geçenleri. Sarılık ve sünnet maceramızı anlattık. Hastane doktorunun verdiği ilaçları, vs... Tamam dedi şimdi davranışlarını anlatın hem sizin hem Arcanın. Açıkçası biz sağlık konuşacağız sanıyoruz bu kısma çalışıp gelmiştik:) şaşırdık ama hoşumuza gitti. Dedi ki çocuğun ruh sağlığı acayip önemli, sağlığı biz hallederiz nasıl olsa. En fazla 1 ay gecikme ile müdahale edilir önemli olan davranışları. Anlattık. Gece uyuyor, gündüz pek uyumuyor. Gaz olayı var, belli saatler huysuz. Uyursa 3 saatte (gece 4 saate çıkıyor) uyumazsa 2 saatte bir emziriyoruz falan filan. Nem cihazına pek sıcak bakmıyor ama yine de siz bilirsiniz dedi. Hırlaması burun tıkanıklığından.
Arkadaş boya gitmiş biraz 54 cm olmuş, kilosu 3600 gr ki toparlanmış, anne sütüne devam dedi, pek keyiflendim. İlave mamaya hiç kanım ısınmamıştı. Pul pul dökülen derileri için de şimdilik sebamed bebeyağı iyidir ama bu dert bitince kozmetik önermiyoruz dedi. İyi bana uyar, haz etmiyorum zaten. Yüzündeki kırmızı döküntüler normalmiş. Annelerin pamukçuk dediği dudaktaki beyaz şey meğer emmekten kaynaklanan bir tür nasırımsı birşeymiş yani sorun değil. Oh çektim. Pamukçuğun bebeğin canını yakan ve beslenmesini engelleyen birşey olduğunu okumuştum. Kilo kontrolüne devam. Evdeki tartı, higrometre vs gibi ekipmanlara gülmedi hatta bizim için yoo pimpirikli değilsiniz bile dedi. Sallayarak uyutmanın çocukta kötü bir etki yaratmayacağını ebeveyne sıkıntı yaratacağını söyledi. Ama yatağında uyutabilmemizin iyi birşey olduğunu, kucağa almamaya gayret göstermenin gereksiz olduğunu anlattı. Kucaklanan bebeklerin özgüvenlerinin daha yüksek olduğunu söyledi. Biz biraz kasmaktayız da kucağa alışmasın diye:)
Ne diyeyim, keyiflendik. Hani sınav notu açıklanan öğrenciler gibiydik. Arca aşının etkisiyle ana kucağında uyuyakalınca hadi dedik yemek yiyelim. Oğluşumuz bize müsaade etti ve ilk defa dışarıda yemek yedik. Yeaaay!!!

23 Mart 2009 Pazartesi

Pazar günü kabusu

O ne gündü öyle!! Bu defa benimkinin yanında Arcanın huysuzluğunun pek önemi kalmadı. Geceyi iyi geçirmemize rağmen sabah 5 buçuk seansımızda uykuya direndi velet. Hıçkırık tuttu vs... Sonra bir şekilde uyudu ama bende acayip bir halsizlik peyda oldu. Feci ishal olmuşum. Haliyle bünye bu kadar yemeye ve tatlıya alışkın değil, iflas etti sonunda. Elektrik süpürgesinin sayesinde İlkerle karşılıklı süper bir khvaltı yaptık. Arcayı emzirdikten sonra hadi dedim uyuyayım ki sabahı telafi edeyim. Ama uyumaya kasınca uyuyamıyorsun. Uyuyamadıkça gerildim, gerildikçe uyuyamadım. Vakit ilerledi, Arca da uyandı, hadi yeni bir seans. Ama sonraki 2 defada da uyumayınca İlker hadi dedi sen yat ben ilgileneyim. Bu arada öğle yemeği yemediğimi farkettim. Bir şeyler atıştırırken Arcanın mızıldanmaları kulağımda, bir taraftan da tansiyonum düşer gibi oluyor. Yani halsizlik devam. Yatağa gittim, İlker de Arcayı uyuttu uyutacak. Yatakta başladım ağlamaya. Ama tutamıyorum kendimi nasıl bir ağlamak. Özlemin lohusa cinleri bizim eve uğramış gibiydi. İnanılmaz sıkılmıştım. İşte asıl sebep buydu!! İlker dedi ki giyin gidiyoruz. Arcayı emzirdim. Attık ana kucağına, doğru arabaya. AVM lere gitmek istemiyorum, mikrop yuvası hele ki yağmurlu bir pazar günü!!! Alsancaktaki Kahve dünyasına gidelim dedik. Geniş geniş otururuz. Sonra aklımıza CHP mitingi geldi. Anarşik solcu babane mitingte biliyoruz, aradık yollar nasıl diye. Iııh dedi, gelmeyin buralar pek fena. Sonra döndük, sahilden devam ettik. Dışarda yağmur kıyamet Arca arabada uyukluyor, Allahım nasıl güzeldi. Sonra İlker Agora Starbucks tan kafeinsiz mocha kaptı bana, eve yollandık, pıtır pıtır yağmur sesiyle. Hiç kendimi bu kadar iyi hissettiğimi hatırlamıyorum. Halsizlik de kalmadı. Meğer uykusuzluk, ishal filan bahaneymiş, gönül dışarı çıkmak istermiş, kahve kayfi yapmak istermiş. Hergün montunu giyip balkondan akıp giden hayatı karşıdan seyretmek yetmiyormuş. Karar alındı artık canım sıkıldı mı atacağım Arcayı arabaya, İlker olmasa bile çıkacağız dışarı. Hem haftaiçi market - AVM gibi kapalı mekanlar da daha tenha olur gönlümüzce gezeriz, hem de Arca üşütecek diye korkmam.
İlker defalarca çık gez demesine rağmen ben hep aman uyanır, aman acıkır diye cesaret edemiyordum. Artık biraz daha kendime bakmalıyım, moralimi yüksek tutmalıyım, pazar gününün bana öğrettiği işte bundan ibaret!!!

22 Mart 2009 Pazar

Kilo takınıtısı olan kadın : Yeliz

Kilo takıntısı olan bir kadınım ya, hani kendim için ince olayım derdi neyse Arca için dombili olsun derdi o!! Hele ilk hafta 350 gr verince tırlattıydım. Sonra da sütüm yarıyor mu, Arca kilo alıyor mu mızmızlanmaları başladı. İlker soruna çözümü buldu ve gidip bebek tartısı aldı bize. Şimdi her 2 günde bir kilosunu kaydediyoruz. Ne kadar emdiğini bile tartıyoruz. Şöyle: Önce aç Arca alınıp tartılır, emzirilir, sonra tekrar tartıya konur ve kaç gr emdiği görülür. Evet komiğiz ama napalım içtiğimiz still tee ler, vitamaltlar, kompostolar noluyor bilmek lazım. Şimdilik 4 günde 160 gr almışlığı oldu. Doğum kilosunu çoktan geçti. Yani benim içim biraz rahatladı. Tabii doğru yolda olup olmadığımızı doktor söyleyecek.
Tabii ki anne sütünden yana bir insanım ama doktor mama takviyesi yapın derse, ve bebişin iyiliği içinse anne sütünde fütursuzca ısrar edecek değilim. Yani bu olasılığa hazırlıyorum kendimi.

Peki doğumdan bu yana geçen 26 günde anne ne yapmış derseniz... 65,5 kilo ile (tam +15 kilo) doğuma girmiştim. bugün itibari ile 56,3 kilo olmuşum. 9 kilo!!! bu kadar hareketsizliğe ve yemeye rağmen iyi haber!!! İlk hafta tartılmıştım, sonra sevgili Özgürün pantolon postu ilham verdi ve erken ama deneyeyim dedim. Tabii 36 bedenlerin ve XS üstlerimin uyması mümkün değil ama 3-4 aylık hamileyken aldığım 38 beden pantolonlar tamam. Pek güzel görünmüyorlar ama en azından bundan sonra popomdan düşen hamile pantolonlarını giymek zorunda kalmayacağım:) Hazirana kadar eski kiloma dönüp eski tuvaletimle Zeyneplerin düğününe gitme derdimdeyim yani kaldı 6 kilo:)
Hadi hayırlısı...

21 Mart 2009 Cumartesi

bir düzen mi kuruyoruz? yoksa hala 40 ını mı bekliyoruz?

Arcayla günler geçiyor. Nasıl mı? Bir de bana sor:)
Artık tam anne gibi hissetmeye başladım gibi. Sabahları iyiyiz. 7 gibi uyanıyorsa, emzirip, altını değiştirip bir uyku faslı daha çekersek müthiş bir güne uyanıyorum. D vitamini ve Zincosunu verip tekrar uyutmaya çalışıyorum. Evde kimse yoksa süper ama benden başkaları varsa mutlaka arıza çıkarıyor. Arkadaşın misafire pek tahammülü yok. Sonra öğle - öğleden sonra hemen hergün değişik bir karaktere bürünüyor. Bazen mışıl mışıl uyuyor, bazen yaygarayı basıyor. Ama akşam 6-9 arası nöbetler hiç eksik olmadı. Gaz sancısı mı, kolik mi, bilmiyoruz ama sıkıntısı bir türlü geçmiyor. Geçen akşam farklı olarak 9 gibi başladı, 11 e kadar sürdü. Hele uykusunda hıçkırık tuttu mu iyice huysuzlanıyor. Hıçkırığın tedavisi emzrmek ama emzirince yine gaz çıkarmak lazım ki iyi çıkaramazsan tekrar hıçkırık tutma olasılığı yüksek! Döngü böyle gidiyor. Cuma akşam en müthiş uykusunu uyudu çünkü banyosunu yapmıştı. Kuzen Cü gelince hadi saçını sonra yıkarız demiştik, dün ilkerin annesi uğradığında, hadi yıkayalım dedik tekrar. Sonrasında bir güzel uyudu. Zorla uyandırıp tekrar alt değiştirip yine uyuttuk. Misafir geldi yine. Ama bizimki damar saatinde uyudu bu defa ??? Hayırdır? Ama gecenin geri kalanı iyi geçti derken baktım mutlu ilk 24 saatimizi tamamlamışız.

Ama bugün sabah uyumama hlleri geldi üstümüze, her sabah uyuyan çocuk yine huy değiştirdi. Ikınıp sıkılıyor, altı temiz, karnı tok, gazı çıktı ??? 40 ını bekliyoruz canlar!! sonrası düzenimiz oturacak temennimiz devam ediyor:) Uyuttuk ama nasıl ? Elektrik süpürgesi sesi ile. Bunu akıl eden öncelikle İlkerden,, sonra bunu icat edenden en sonra da bu aklı veren internet aleminden allah razı olsun. Şimdi emzirme vakti, hadi öperim...

18 Mart 2009 Çarşamba

SSK rapor olayı

sevgili tecrübli annelerin memelerin acımasına alışılıyor rtak açıklamasından sonra olaya tamamen pozitif bir yaklaşımla müdahale ettim ve şimdi eskisi kadar kötü değil. Gülnur teyzem - doktorum - bana 10 ar dk emzir ve isterse 1 saat sonra tekrar emzir ama çok memede tutarsan memeyi emzik yapar, boşuna canın yanar uyarısını da yapmıştı. Bunu da dikkate alıyorum.
Bu aralar Arca ile daha fazla başbaşa kalmaya çalışıyorum. Anneler hergün arayıp ihtiyaç var mı gelelim mi diyorlar ama ben evde yapılacak iş varsa çağırıyorum kendilerini:) bizim Arca evde kalabalığı sevmiyor gibi. Haftasonu gelen tüm misafirler arca yaygarayı basar bazmaz apar topar kaçtılar. Bugün sabahtan beri başbaşayız, şimdilik bir arıza çıkarmadı. Hem uyumama hem biraz etrafı toplamama hem de şu an kafeinsiz ilk nescafemle ve birkaç bisküvi ile keyif yapmama izin verdi Arca hazretleri:)
Sevgili iktidarımızın seçimlere az süre kala nüfuslar değişecek işkencesi yüzünden nüfus dairesine gidemiyoruz, dolayısı ile Arcanın nüfusu hala yok!!! Ve ben de şu SSK raporunu kapatma konusunda kendilerinin nüfusuna ihtiyaç duymaktayım.
Bunu en son bebek doğduktan ne kadar sonra yapmalıyız? Ben 15 gün diye hatırlıyorum ama? paramızı bebek 56 günlükken alıyormuşuz, bu tamam ama öncesinde birşey yapmalıyım değil mi?

Bu arada sevgili PITIRCIK ve KUZUNUN ANNESİ ne kesinlikle yoru gönderemiyorum. Benden mi kaynaklanıyor acaba? Mesela bu SSK konusunda tecrübesi olan Pıtırcığın tavsiyelerine çok ihtiyacım var ama ulaşamıyorum kendisine. Sorun bende mi acaba?

bizim keyif 4 bisküvilikmiş:) arca mızıklıyor, hadi bakalım sarıkız görev başına:)

16 Mart 2009 Pazartesi

niye acıyor?

ilk günler göğüs uçlarım içe dönük olduğu için göğüs kalkanı kullandım. İyiyidik, yaralarım geçti. Sonra Arcayı her emmeden sonra hıçkırık tutmaya başlayınca hava yutuyor deyip kalkanı attık. Önceleri hiç sıkıntı yoktu, ilk memeyi kaparken acıtıyor sonra alışyordum. ama 2 gündür tüm emme boyunca canımı acıtyor. Hani yanlış tutuyorum desem meme uçları yara da olmuyor. Sadece inanılmaz acıyor.
her emmeden sonra meme uçlarını yıkayıp lansinoh krem sürmeye de devam. Ama bu acıya ne sebep olur, nasıl kurtulurum? tecrübeli annelerin yardımına ihtiyacım var.
sevgiler

14 Mart 2009 Cumartesi

Arca bir maymundur

Arca bir maymundur
Şebek maymunudur
Babasının (annesinin) üstüne
işer, sıçar, osurur...

İlkerin son bestesi takdim olunur.
Hemen her alt açma seansımızda bir hadisemiz var. Malum arkadaş diğer bebekler gibi geğirerek değil osurarak gaz çıkarmaya alışkın olduğundan her alt açışımızda suratımıza osuruluyoruz. İşemeden kurtardığımız seanslar ebeveyn zaferi olarak tarihe geçiyor. Genelde Arca hep önde.

Efendim, hiç blog yazamamaya başladım ve son derece canım sıkkın. Gündüzleri Arcayı uyutmak pek mümkün olmuyor, gece ise o uyurken uyumaya kasıyorum, günler böyle geçiyor. Bu lohusalık hoş değil. Evden çıkmak istiyorum. Sünnet ve kilo kontrolü olduğunda acayip sevinçliydim. Sünnetle ilgili hiçbir sıkıntı kalmadı. Oğlu olanlara olacaklara şiddetle tavsiye ederim. Kilomuz? 3250 gr doğan Arca, ilk hafta sonunda 2900 gr a düşmüştü. Bu hafta doğum kilosuna dönmesini çok istiyordum. Ancak 3050 gr olmuş. Ama 8 günde 160 gr , altsınır olmakla birlikte yeterli dedi doktor. Yani ek gıdaya gerek yok, iyi yolda ilerliyoruz. Ancak sarılık hala var dedikleri için moralim acayip bozuldu. Aslında sarılıkla ilgili halsizlik, sürekli uyuma belirtileri artık kaybolmuştu ama bedeninde sarılık olduğu için rahatsızdım. Bu kadar iyi bakıma rağmen hala tamamen geçmemesi can sıkıcı. Tekrar kan almaya götürdüm. Bilurubin seviyesi 9,9 çıktı, 1 hafta önceki 10,5 idi. Tabii düşüyor ama düşüşü biraz yavaş.

Dün Arcaya mevlüt yaptık. İlker bu tür olaylara son derece karşı ama ben istedim, çünkü:
1. Bebeğime dua okunsun istedim, iyi dilekler onunla olsun
2. Bu vesile ile zırt pırt gelecek bilmem kim teyzeleri de tek seferde ağırlar kurtuluruz dedim.
3. Annelerin yapma arzusunda oldukları bu hadise ile onlara olan görevimi yerine getirmiş oldum
4. Mevlüt şerbeti içtim danalar gibi

Tabii 25 kişi olacağımızı hesaba katmamıştım. Arcayla geçirdiğimiz harika akşamın ardından İlkerin annesi erken geldi. Azıcık daha süt sağıp bıraktım, alelacele kuaföre gittim. 1 yıldır makas görmeyen rapunzel saçlarımı kestirdim. Allahım resmen hafifledim. Ama gölge yaptırmaya vaktim olmadığı için haftaya erteleyerek eve döndüm. Bebeğim hala uyuyordu. İnsan bebeğini bırakınca ufaktan suçluluk duyuyor ama keyfi yerindeydi. Derken insanlar erkenden gelmeye başladı. Benim planımsa Arcayı emzirip yatırıp minimum insanla muhatap etmekti. Ama olmadı. Saat 1 den itibaren Arca uyumadı ve ben sürekli emzirdim. 25 adet annenin hemen hepsinde aynı sözler,
- emiyor mu? (emmese sanki kendi emzirecek!)
- bol bol emzir kızım (daha memeyi bırakalı 20 dk olmadı, nasıl acıkmış olabilir?)
- hmm o zaman sütün yetmiyor (iyi de bu çocuk çiş kaka yapıyor, kilo almaya başladı)
- ek mama verecek misin? (hayır daha dün doktor anne sütüne devam dedi)
- yok yok ben sana yarın bi milupa kapıp geleyim. Çocuk biraz kendine gelsin. (allah sabır versin)
- su içiyor musun? (evet 3 lt içiyorum) aa o zaman proteinli gıdalar da almalısın.
- sütünün alitesini hıfzıssıhada ölçüyorlar gönder baksınlar iyi miymiş.

Ve Arca tüm kadınların ellerinde dolaştı, ben sadece mevlüt okuyan hocanın eline vereceğiz sanmıştım. Panikledim ama duanın ortasında çocuğu kapamadım, kalakaldım. Bir de herkesler ağlamaya filan başladı. Niye ki? Duadan etkilendiler galiba?
Neyseki akşam İlkerim geldi, veleti uyuttuk, bende deli bir başağrısı peyda oldu, sonra uyumuşum. Gece düzene geri dönmüştük. Sabah yine mızmızlanmalar başladı, anane gelince bizimki şımarıyor galiba. Annem de "bu çocuk aç!" lara başlıyor. Sonra tüm düzen kaçıyor. Neyseki şimdi uyudu. İlker birazdan gelecek, ben de mevlüt şerbetimden yalana yalana içiyorum ama şimdi biraz uyumaya niyetliyim.

8 Mart 2009 Pazar

tekrar merhaba

Arca ile hayat maceramız tam gaz devam ederken kendimi kopyalamaya karar verdim. Birimiz 24 saat Arca ile ilgilenirken diğerimiz uyuyacak, bloguna birşeyler yazıp dostlarını ziyaret edecek, banyo, yemek gibi temel ihtiyaçlarını karşılayacak. Hani ev işlerinden bahsetmiyorum bile. Hamileyken bol bol uyu öğütlerinin ne kadar doğru olduğunu anladığımı söylememe gerek var mı bilmiyorum.

Doğum anıları pek yok. Yani epidural sezeryan hemen her annede aynı anıları biriktiriyor. Sadece Anestezi uzmanının çok iyi olduğunu söyleyebilirim. Zaten en önemlisi de buymuş. Sonra bebeği Gülnur teyzemin çıkardığını, yanıma getirdiğni, bir güzel koklaştığımızı ve Arca'nın deli gibi ağladığını hatırlıyorum. Ama ben hiç ağlamadım. Allahım ne duygusuz kadınım:) Beni Arcadan epey sonra odaya getirdikleri için İlker biraz çıldırmış. Kötü birşeyler olduğunu sanmış. Neyse odaya geldikten sonra hemşireler göğüs uçlarıma bakarak pek iyi haberler vermediler. Evet süt geliyordu ama göğüs uçlarım içe dönüktü. Silikon meme başlığı tavsiye ettiler, hemen getirildi. Arca emme duyguları epey gelişmiş bir bebekti, çok zorlanmadık. Ama yine de acı vardı, hala da az çok devam ediyor. Sarılık riski olduğundan bir gece daha hastanede kalmaya karar verdik. İyi de oldu, topuk kanı hastanede alındı, sağlık ocağına gitmek zorunda kalmadık, sarılık testi de yapıldı. Değer çok yüksek olmamakla birlikte dikkat edilmesi gereken seviyedeydi. 6,7. Eve geldiğimizde çok mutluyduk ama ...

Arca ile ilk günlerimiz haliyle sıkıntılı geçti. Sarılık riski çok yüksekti, 2 defa test yapıldı, 7. günden sonra tehlikeli seviyeye gelmediği için hastaneye yatmasına gerek kalmadı. Bu işin tedavisi bol bol emzirmek ve SU VERMEK. Evet anne sütünden başka şey vermeyelim diye direten ben, annem birkaç kaşık su verdi diye tedirgin olurken meğer suyun ne önemli olduğunu farketmemişim. Zira ilk gelen anne sütü pek yeterli olmuyor, takviye lazım. Ve sık sık emzirmek için uyandırmak çok sıkıntı verici. Çünkü melekler gibi uyuyor sanıyorsun ama o aslında sarılıktan gözünü açamadığı için öyle. Memede uyumalar, 5 dk da sızmalar hep üzücüydü ama atlattık gibi.

8. gün göbeğimiz düştü. Ne yapacağız hiç bilmiyoruz. Bunu sonraya bıraktık. Aynı gün doktor randevumuz vardı. Hastanede kaldığımız süre içinde bizimle ilgilenen hastanenin çocuk doktoruna gösterdik Arcayı. Ağırlık 3250 gr, boy 50 cm, baş çevresi 35 cm olarak doğmuştu. Standart bebek!! Ama 1 haftada epey kilo kaybetmiş. 2900 gr olmuş. Doktor, şimdilik korkulacak birşey olmadığını, mama eklemeye gerek olmadığı söyledi ama 1 hafta sonra sadece kilosunu ölçmek üzere tekrar getirmemizin iyi olacağını anlattı. Eğer sütüm yetmiyorsa ilave mama olayına kendimi hazırlamalıyım sanıyorum. Umarım yeter ve bebeğim doğum kilosuna geri döner. Her bebeğin ihtiyacı olabilecek ilaçlar yazdı bize. Özellikle gaz için Zinco damla yazması iyi oldu. Çünkü Arcanın bazı geceler inanılmaz sancıları tutuyor. Bugün sabah o kadar sancılydı ki saatlerce uyumadı tabii ben de.

Yenidoğan sünneti hem bizim tercih ettiğimiz hem de doktorlarımızın önerdiği bir olaydı. Ancak çocuk doktoru hemen doğumun ertesi yapılmasındansa göbeğin düşmesinin, bu sürede sarılık riskinin de atlatılmasının daha doğru olacağını söyleyince beklettik. Yenidoğan sünneti sağlık açısından çok faydalı, bebeklerde idrar yolu iltihabı riskini çok düşürüyor. Ayrıca yenidoğanlarda acı eşiği çok yüksek olduğundan hem lokal anestezi ile kolayca yapılabiliyor, hem de çok çabuk iyileşiyor. İlk tercihimiz kendi hastanemiz Ege sağlıkta yapılmasıydı ama fiyat çok yüksek geldi. Biraz daha araştırınca, arkadaşlarımızın da tavsiyesi ile Çocuk Cerrahisi merkezini bulduk. 2 çocuk cerahının kliniği burası. Kesinlikle tavsiye ediyoruz. Uzun uzun neler yapılacağını anlattı doktor, önce bizi hazırladı olaya. Dün 12. günümüzdü, İlkerin annesini de alıp gittik. Malum İlkere ameliyat olayları ters. Anneye müdahale sırasında mutlaka ihtiyaç oluyormuş. Bol bol konuştum, öpüp kokladım, yanağımı burnuna dayadım ki bebişim yalnız olmadığını hissetsin. Çok az ağladı ve 20 - 25 dakika içinde herşey bitmişti. Sadece 5 gün banyo yapmayacak, perşembe tekrar kontrole götürülecek ve bu iş de bitmiş olacak. Herşey bir tarafa oğlum 5-6 yaşına geldiğinde o sünnet travmasını yaşasın istemiyordum.

İşte böyle...
Şimdi sütümü arttırmanın peşindeyim ki mama takviyesine gerek olmasın.
Neler yapıyorum?
En az 3 litre suyun yanı sıra açık çay, süt, meyve suyu, komposto ve ablamın getirdiği karışım (anason, rezene, ısırgan otu ve kimyon - kaynatıp içiyorum - pek iğrenç) ile günlük sıvı alımım 4 litreyi geçiyor. Zaten emzirirken içim yanıyor, bunlar çok iyi geliyor.
Sütlü tatlılar
tahin pekmez
yumurta, peynir, yoğurt

Peki başka neler yapmalıyım?

Arca 3 saatte bir emiyor. 4 saate çıktı mı uykusundan uyandırıp emziriyorum. Son günlerde her bir memeyi 20 dakika emmeye başladı ama bana hala pek kilo almıyormuş gibi geliyor. Ne yapmalı?

P.S. Herkese tekrar iyi dilekleri için teşekkür ediyorum. Beni hastanede ziyaret eden Hülyaya ayrıca çok teşekkür ediyorum, çok mutlu oldum.

1 Mart 2009 Pazar

geldik...



Evimize geldik. Hala kan uyuşmazlığından sarılık riskimiz devam ettiği için toparlanmamız biraz uzun sürüyor. Hastane, doğum, maceralarımız çok yakında burada...