28 Ocak 2019 Pazartesi

Kocamı Fransızcadan soğutarak bence iyi ettim.

Ben - söylemesi ayıp - Fransızca kurumu geçtim. Yeni kur yeni şans iki hafta içinde bu blogda!

O kadar yavaş ilerliyorum ki, bu vakte kaplumbağalar bile öğrenmiştir bu dili. İki cümle kurabilmek için üç saat düşünüyorum. Hani "anlıyorum ama konuşamıyorum" klişesi var ya, hah işte o bende "ne anlıyorum ne de konuşuyorum" kalıbına daha münasip. Hakikatten anlama dinleme sıfır. Hani Flamancayı bile daha iyi anlıyorum diyebilirim. Şirket dil öğrenmek isteyenlere ofis bünyesinde eğitim sunuyor, Flamancaya atladım. Zira onun için ayrı bir kursa gitme imkanım yok. Kör topal Fransızca bir şekilde gidecek, Flamanca'yı da öğreneceğim nihayetinde. Şirkette arkadaşlarım Flamanca konuşuyor, evde İlker ve Arca sürekli konuşuyorlar, Arca'nın arkadaşı geliyor, onunla da ... Ben ? Piç miyim lan ben?!



Geçen ofisten arkadaşım evde tek Fransızca öğrenmeye kasanın şahsım olduğunu öğrenince şaşırdı. "kocanla niye farklı dillere yoğunlaştınız kardeşim, konuşmak istemiyor musunuz?"

Biz bu memleketin mozağini oluşturuyoruz, evimiz bir küçük Belçika, diyerek geyiğe vurdum ama sonra ciddiyeti ele aldım.

"İşin özü çok başka arkadaşım, benim durumlar bildiğin gibi değil" deyip anlatmaya başladım.

Öncelikle bizim oğlan Flamanca okuluna gidiyor. Bizim oğlanın dersleriyle kim ilgileniyor? Muhterem, dolayısıyla onun Flamanca öğrenmesi kadar doğal bir şey olamaz. Peki, ben niye Fransızca öğreniyorum. Aslında bizim oğlanın geçen yıl başladıkları (Brüksel'de Fransızcaya daha erken başlayıp daha çok önem veriyorlar) Fransızca derslerine destek olurum diye. Gerçi bizim oğlan şu an benden daha iyi ama olsun.

Bir de bu Fransızca seksi bir dil. Allah için ne senin İspanyolcana benzer ne benim Türkçeme ne de bu Flamanların diline. Dil fena. İnanmazsın biz bu Brükseli gezmeye geldiğimizde bir otobüse bindik, anonsları yapan bir kadın sesi var, aman yarabbi, o nasıl durak ismi söylemek, o nasıl aktarma tramvayı bilgisi vermek... Tövbeler olsun!

Şimdi benim muhterem kocam, muhteşem yemekler yapan kocam, çocuğumla şahane ilgilenen, on kilo verip, kulağına pırlanta küpe takan, kırkına gelip şaraba dönen kocam, bu dili öğrensin de, kadınların dibi mi düşsün? olmaz! Ben kocamı sokakta bulmadım!

Dedim ki, kocam sen Flamanca öğren, kolay o, sen halledersin, Fransızcayı bana bırak!

Bence iyi ettim.

12 yorum:

Evde Yazar dedi ki...

Kadın sezgisi ne derse doğru odur :))) Asık suratımı güldürdünüz efenim çok yaşayınız :)

eku dedi ki...

:) çok güldüm bu yazınıza. bence hem mantıklı hem de ileride oluşabilecek sorunları önlemeli muhteşem bir iş bölümü olmuş bu dil işi. fransızca gerçekten çok zor, ben lisede uzun uzun gittim sınavları geçtim, ama kullanmaya kullanmaya şimdi geldim gittim acıktım dan başka cümle kuramaz oldum. etrafta duydukça, bişeyler okuyup dinledikçe daha rahat gelişiyor dil ama fransızca gerçekten karışık, hele o masculin feminin olayı beni bitiriyor! umarım en kısa sürede en seksi şekilde kotarırsınız fransızcayı :)

Adsız dedi ki...

Çok iyi etmişsin Yeliz:) sen Fransızca konuştukça İlkerin dibi düşecek. Bir taşla iki kuş:)
(10 kilo verdi mi gerçekten. Bravo.Nasıl verdi,ne kadar sürede verdi,göbek bölgesinde de etkisi oldu mu,bir ara özet geçsen:))
Pınar

yeliz dedi ki...

Amin hep beraber keyifle yaşayalım:)

yeliz dedi ki...

Ay inşallah:)

yeliz dedi ki...

Verdi vallaha sonra izmire hittik birkaç kiloyu geri aldı dönünve tek verdi allahtan. Her gün yürüyüş yapıyor, düzgün besleniyor, az yiyor aslında özet bu ama bir ara yazı yazarım:)

Duygu dedi ki...

Çok güldüm Fransızca ile ilgili tespitlerine:)) Yalnız eski şirketimde Fransız bir firma yetkilisi ile olan toplantıları hatırladım da, o şiir gibi, o seksi, o fonetik dil 10. dakikadan sonra ızdıraba dönüşüyordu benim için. Toplantılardan çıktıktan sonra adamın sesi saatlerce kulağımda yankılanıyordu:) Acaba tek kelimesini bilmediğim bir dil olduğu için miydi?

GeCe dedi ki...

İlahi Yeliz ama gerçekten doğru yaklaşım. Ben ortaokul lise ve üniversite 1 de Fransızca okudum, hatta İngilizceyi üniversite bitirdikten sonra öğrendim. Şimdi unuttum tabi ama yazıları okuyunca ana fikri anlıyorum. Bazı temel yapı farklılıklarından hariç çoğu kelşmdnin İngilizceyi çağrıştırdığını düşünüyordum. Sen öyle hissetmiyor musun?

okuyanguzel dedi ki...

Çok tatlısın ya :))

yeliz dedi ki...

Öyle vallaha şiir gibi

yeliz dedi ki...

Evet ama telaffuzları bambaşka. Hatta bu benzerlik bende yanlış telaffuz haline dönüşüyor:(

yeliz dedi ki...

Öpüyorum:)