30 Ağustos 2010 Pazartesi

Gelelim Köle Isauranın onbeşmilyonyüzüncü bölümüne...

Kendimi bir türlü hazır hissetmediğim tuvalet mevzusuna mehter takımı ritmi hakimdi. Birşeylerin bu kadar uzun sürmesi, sürüncemede kalması çok rahatsız edici. Açıkçası geçtiğimiz aylarda tamamen önümüzdeki yaza bırakma kararı almış, en kötü karar karasızlıktan iyidir, diyerek ferahlamıştım. Ama Arca işaretlerini gözüme sokunca, Ümit abla tilki gibi beynimin kıvrımlarına sokulunca yine rahat edemedim. Hazırmış gibi görünen çocuğu görmezden gelmek de içime sinmedi. Hani ben de geçtiğimiz aylar boyunca boş durmadım, yani Arcaya vahiy inmedi, inceden çalışma yapıldı, şimdi “benim bebem her bişileri kendi yapıyor” havalarına girecek değilim.
Ne yaptım?
En şahanesinden uzay mekiği gibi bi lazımlık aldım. Yanlarına dergisini, tuvalet kağıdını koyuyorsun. Sonra her tuvalete girdiğimde Arca da benimle geldi. Zaten paçamı bırakmadığı için pek gönüllü bir aktivite oldu. Her seferinde ne yaptığımı tek tek anlattım, en son sifonu çekerken bay bay dedim. Bi de Arcaya anlatır gibi değil, zaten her seferinde aynı şekilde yapan biri gibi.
Peki Arca ne yaptı son günlerde? Bir süre sonra aylar önce lazımlığa oluşan tepki kayboldu, ancak bu defa da kokoş lazımlık pek alengirli geldi, dikkat dağıldı, şimdi lavaboya basamak oldu, 60 küsür liralık basamak:) Gün içinde sürekli bezini çekiştirir hatta çıkarır oldu. Bu arada geçen kitap siparişinde “bay bay bezim” diye bir kitap eklemiştik. Ali var bu kitapta. Bence pek güzel değil ama Arca kitabı sevdi. O kitaptaki lazımlık bizim ikea lazımlığa benziyor. Bi kitaptaki alinin lazımlığı gösteriliyor bi arca kendininkini gösteriyor. Derken gelsin çişler gitsin kakalar. Beraberce klozete atılıp sifon çekiliyor, kaka ve çişe el sallanıyor, uğurlanıyor, eller yıkanıyor.

Ümit abla alıştırma kilodu alın dedi, zaten gün içinde sadece şortla dolaştırmaya başlamış. Üçü ofisteki arkadaşın oğlundan yadigar 5 alıştırma kilodu var Arcanın şimdi. Evde yazlıkta sürekli kilotla. Hafiften rahat etsin, bu yaz bi donla dolaşsın rahatlığı da üzerimizde. Erken biliyorum, belki de değil. Ama kendimi kasma durumları yok şükür ki. Geçen hafta izinliyken 1 gün hemen hiçbir çişini yakalayamadım, hepsi kaçtı, ama tepki yok. Zaten el kadar bebeye ne diceksin, pipini yakarım mı:) ama düşünce hali hazırda Arcaya tuvaletini henüz haber vermesini söylemek olmadığı için, anne kişisi kendisini sürekli bu kilotları bu sıcakta rahat etsin diye giydiriyoruz, arada çişi de yakalar, lazımlığa oturursa ne ala olmazsa da olmaz motivasyonu ile eğittiği için (bu iş çocuğu değil anababayı eğitmek bu arada kesinlikle yaşayınca anladım) ertesi günü de devam ettik. Ama sokağa çıkınca bez giydi, hatta ben konsantre olabileceğime güvenmediğim için elfana ve hülyaların geldiği gün de birkaç saat bez giydi arca. bunun haricinde bez yoktu, çiş ve kaka "gaga" şeklinde haber verildi, verilmediği uyandıktan hemen sonra, kakasının geldiğini tahmin ettiğim zamanlar ve yemekten yaklaşık yarım saat sonra lazımlığa oturup icraat ile devam etti. Sevindirici mi demeli, tesadüf mü? Hepsi mümkün. Olur mu olur!! Sorsan çok değil, 4 ay önce bir gaza gelmişliğim, yol kat edip tepki görünce tırsmışlığım, 2 ay önce de, yok daha çok erken yanlış bişey yapmayalım demişliğim, geri adım atmışlığım var da şimdi içgüdülerim, hem de en sağlamından, neden olmasın diyor.
Araya dip not:
Doktorumuz hemen her düşüncemizin paralel gittiği doktorumuz pek çok doktor gibi 27. aydan önce tuvalet eğitimini önermiyor. Kendisinin kemikleşmiş düşüncesinin dışına çıkarmak zor ya da ben beceremiyorum. Pek tabii ki çocukların tuvaletini tutmaya yarayan kaslarını kullanmayı öğrenmeleri için belli bir yaşta olmaları gerektiği tıbben kabul görmüştür, saygımız vardır. Ancak bizim yapmak istediğimiz farklı birşey. Tuvaletin bezden başka bir yere yapılacağının çocuğun kafasında yer bulmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Beni tanıyanlar az çok bilir, ben "daha sonra daha zor olur" düşüncesi ile pek çok şeyi ertelemeden hatta belki erkenden halletme taraftarıyım. Bu belki de benim şu 2 yaş olayından gözümün çok korkması ile alakalıdır, belki biraz tembelliğimdendir, zira sonradan daha meşakatli bir süreç geçireceğime şimdiden halledeyim düşüncesi... Bu emzikte böyle oldu ve işe yaradı. Tuvalet için de aynı şeyleri düşündüm. 2 yaş sendromu kapısında iken pek çok annenin tuvalet bilinci var olduğu halde inadına veya başka bir sebepten tuvaletini bezine yapmayı uygun gören çocuklarından yakındıklarına şahit oluyorum. Haa şimdi bu işi seviyor, yarın sevmez, inat yapar, şimdiden öngörmek imkansız, ben kısaca şansımı deniyorum diyelim. İlker ara sıra bezli ara sıra bezsiz olayına takmış durumda. Doktor da bezi çıkardınız mı bir daha giydirmek yok düşüncesinde. Ama işte öyle değil, biz Arcaya "bundan sonra sen büyüdün artık bezine işemek yok, lazımlığa yapacaksın" mesajı hiç vermiyoruz ki... Bu yine de küçük de olsa bir soru işareti, doğru mu yanlış mı?
Diğer konu, bu süreç meselesi. Bilinen tuvalet eğitimi kısa sürdüğü için beni çok cezbediyor aslında, bu sebepten erteleme kararı almıştım. Şu an yaşadığımız iletişim tamamen uzun bir süreçten oluşuyor. Bu süreçte şimdilik lazımlığa tepki oluşmamışken, ve hatta klozet adaptörüne kendisi oturma denemesi yapmışken doğru yoldayız galiba diyorum. Sadece benim gibi sabrı sınırlarda bir insan için epey uzun bir yol hikayesi bizi bekliyor!!
Bir benzetme ile konuya virgül koyalım, zira bu pembe dizi mutlu sona henüz çok uzak..
Uyku konusu Arcanın tüm bebekliği boyunca beni geren bir hadise oldu. Daha doğrusu ben hadise yaptım. Aman saatli uyusun, aman iyi uysun, aman kendi kendine uyusun, gece mi uyandı ,amanın alışkanlık yaptı… Uzar gider. Hala da uyku söz konusu olduğunda diken diken olan tüylerimi hissederim. Çünkü ben uykumu alamamışsam terörist gibi oluyorum. Çocukken böyle değildim, pıt diye kalkar az uyur, uyumadığı zamanlar neşe içinde bir çocuktum. Yaş ilerledikçe bu yeteneğimi kaybettim, yetenek diyorum çünkü herkese nasip olmaz. Git gide sabah şekerliğinden gece kuşluğuna dönüştüm. Dolayısı ile sabahları sirke satan bi kadın oldum. Arcanın mutlu olması için => benim mutlu olmam lazım => benim mutlu olmam için uyumam dolayısı ile Arcanın uyuması lazım. Denklem bu!! Ben kastıkça hep bişeyler ters gitti. Ne zaman üzerime bi adamsendecelik bir aymazlık çöktü, işler bir şekilde çözüldü. Aynı süreci tuvalet konusunda yaşamak istemiyorum, şimdiden bir rahatlığa bir aymazlığa bürüneyim istiyorum, kendimi telkin ediyorum. O yüzden zamanı geldiydi, geçtiydi, geç kaldık, erken başladık tantanalarını paketledim rafa kaldırdım, içgüdülerime göre hareket ediyorum, bakalım bu defa beni doğru mu yönlendiriyorlar, yanlış mı?

2 yorum:

Fatma dedi ki...

Aynı düşüncedeyim ben de. Benim oğluş 18 aylık ve bende kasmadan bu tuvalet mevzusunu çözmeye çalışıyorum. Yavaş yavaş, tuvalet iletişimini gerçekleştiriyoruz. Klasik tuvalet eğitimi içinse daha çok erken, tabi bunu ben doktoruma anlatamadım (klasik tuvalet eğitimi vermediğimizi sadece tuvalet iletişimi kurduğumuzu, bir çeşit farkındalık sağlamaya çaıştığımızı)Neyse ben asıl meseleye geleyim. Emzik meselesine. Ben kaçırmışım galiba nasıl çözdüğünüzü, eski kayıtlarınızda var mı bir bakayım.

yeliz dedi ki...

umarım işler istediğimiz gibi gider fadiş, hayatımızın bir rutini haline getirmeyi başarırsak halledebiliriz belki.
emzik etiketli yazılarda bulabilirsin. ama bizimki doktorun da dediği gibi FAZLA kolay oldu. Belki de çocuğun ağzına emziği biz tıkıştırıyorduk:)) çok faydalı bir yazı emzik ile ilgili hülyanın tunasında var, okumanı tavsiye ederim, tuna bizimkilerden biraz daha büyük ama olsun fikir verir bence, hülya çok güzel yazmış.
sevgiler