10 Aralık 2012 Pazartesi

Pezzettino

Kitap siparişleri iş adresine geliyor, Arca’dan önce ben okuyorum. Evet çoğu kitabı gidip de kitapçıda incelemek gibi bir vaktim olmadığından ya eleştirisini BDK’dan okuduğum ya da Esra Özlem’in Ada’sı gibi Arca ile zevkleri tutan çocukların önerilerini not edip gözü kapalı sipariş veriyorum.


Artık mikemmel bir kitap seçicisi olduğumdan mı (:P) yoksa Arca’nın kitaptan yana seçici olmamasından mı bilinmez, yüzde doksan dokuz tuttururum zaten.

Eskiden bütün kitapları aynı gün getirirdim eve. Hurrarra bütün gece dilim damağıma yapışırdı hepsini okuyacağım diye. Akıllandım, şimdi tek tek getiriyorum.

Pezzettino’yu da ofiste okudum götürmeden önce.

Bayıldım. Bu yaşımda bayıldım! Çocuk kitabı çok ciddi iştir, hani yazdım oradan biliyorum :P Yok benim yazdıklarım kör gözüne parmak şeklinde mesajlar içerdiği için fena halde kıskandım bu kitabı. Dokundurmuş çekmiş! Kısa, öz, alttan mesaj! bitti.
“Kimsenin bir parçası değilim! Ben kendimim!” işte bunu keşfeden Pezzettino (Türkçe meali : Parçacık) mutlu! Bu kadar!
Gel gör ki bizim mal Osman anlamaz dedim. Çocuk dediğin imadan, alt metinden ne anlar, değil mi ya! Resimleri de böyle kare kare “ne bu be!” der bakmaz yüzüne dedim. Kitap benim çantada gitti geldi günlerce.

Derken bir akşam İlker PES oynamaya gidecekti, Arca doyamamış babasına, bastı yaygarayı! Hayır git uyu babanla desen kıçını döner, haftada bir bir bekar gecesi yapacağı tuttu muhteremin bizim oğlan paçasından ayrılmıyor. Bir de ben sahnenin bu yakasında olmaya alışkın değilim. Genelde kapıdan çıkarken arkasından ağlanan ben olurum dolayısı ile arkada kalanlara kalır Arca’yı teselli etmek. Gel gör ki bu defa avutma rolü benim, pek de tecrübesizim. Rol üzerimden düşüyor, hayır bebem ağlıyor çıkaramıyorum da üzerimden, öyle yapıştı kaldı.

Beceriksiz çabalarım kar etmedi, o bükülen dudak bir türlü gülümsemedi. Derken aklıma son çare kitap geldi. “Aaa Arca bak ben sana kitap almıştım, hadi okuyalım annem!”

“Kitap” anahtar sözcüğü her kapıyı açar! Yer cücesi bir anda burnunda sümüğü, gözünün kenarında yaşıyla babasına “hadi güle güle” dedi, kapıyı suratına kapattı. Kaptı kitabı, hop koştu yatağa oturdu. Önce kendi inceler, sonra okutur. Böyle de prensip sahibi bir bebem var:P

O gece de nasıl asabi, bir de beğenmezse kafamda paralar mı diye düşünmedim değil. Girdim odaya, baktım sayıyor. Harbi sayıyor, “koşan”ı oluşturan kareleri sayıyor, sonra “uçan”a, “güçlü”ye derken “yüzen”e ve “bilge”ye geçti. Kitabı incelemeyi tamamladı, hop döndü, “hadi bana bunu oku annem!”

Ağzım şaşkınlıktan bir karış açık, temkinli temkinli okudum. O geceden beri nerdeyse bir hafta geçti hala her gece okuyorum. Ben okuyorum o sayıyor. Pezzettino bu aralar bizim evde çok seviliyor!

Bu arada İlker’in bir kitaba satılan babalığına el-fatiha!

Not: Kitap hakkında daha geniş (ve benim gibi cıvıtmayan:P) bilgi bir tık ötede:)

6 yorum:

Cigdem dedi ki...

ben de bir dolaptan görüp almistim, cok güzel gercekten. bizim kiz ebruli deniz'e ve kayalara vuruldu, bir de afilli, italyan sivesiyle okudugumuz ismine, mesaj konusunda skeptigim:).

saricizmeli dedi ki...

bizim son siparişte de var. ama daha biz okumadık.
biz son siparişten dev şalgamı çok sevdik. bir de bir önceki karda ayak izleri.

Adsız dedi ki...

İnternetten beğenip aldığım cocuk kitaplarının cogu sayfa basına maksimum uç satır çıkıyor Yeliz. Benim 6,5 yas bebeme uymuyor:) bu kitapta durum nedir acaba?
Pinar

yeliz dedi ki...

Pettttzettttinooooo aynen Çiğdem okunuşuna bayılıyor
Sarı çizmelim hemen aldım listeye
Pınar bence eğer bdk

yeliz dedi ki...

Ay yanlış yazdım pınar eğer bir dolap kitapta gördüysen sor mutlaka cevap veriyorlar geçen orada gördüğüm bir kitabı alacaktım neredeyse uyar mı Arca'ya dedim şimdilik almayın on yaş civarı dediler:)) abartmıştım ben de:)

Nehir'in Annesi dedi ki...

blogunuzu yeni kesfettim... bu kitap listemdeydi ne zamandir, hemen edinelim ... biz de bekleriz nehir'le: fezakiral.blogspot.com