Geçenlerde anlatmıştım, hani İlker'in telefonda, biz şimdi on sene sonra filan gelsek, şehirden uzakta yaşasak, sıkılır mıyız? diye sorduğunu ve benim de hiç tereddüt etmeden "sabit gelirim olsa, on sene beklemem bugün bile yaşarım, hiç de sıkılmam, çok eğleniriz ne diyorsun" diye cevap verdiğimi.
On yıl sonrası için şimdilik iki olasılık üzerine hayaller kuruyorum. Biri yukarıda anlattığım gibi, muhteremle sayfiyede kocamak! Hatta bak şöyle bir hayal, tek katlı, asgari konforda bahçeli ev, bahçesinin ciddi bir bölümü bostan olacak, - evde bir saksı kaktüsü bile öldürebilirim ama bahçe olayından az buçuk anlarım - mümkünse denize de yakın olsun bir zahmet, hava iyi oldu mu balığa çıkalım muhteremle, kötü oldu mu, evde film seyredelim, ben okurken veya yazarken o maç izlesin filan...
Evde bir bizim oda bir de çalışma odası yeter. İki tane misafir odası olabilirse ne ala! Birinde Arca geldikçe kalır (bakar mısın ecnebiler gibi oğlanı sepetledik reşit olunca:P) birinde de yatılı misafir. Bize misafir çaya gelecek değil ya, yatıya gelecek tabii ki...
İzmir'e de ara sıra geliriz. Ben kitap kulübüne (evet on yıl sonra da kitap kulübümüzün devam edeceğini düşünüyorum:)) gittiğimde İlker de arkadaşlarıyla bekar gecelerine akar. Ya da Zeyneplerde kalırız, yatılı misafir odaları var, oh işte mis gibi...
İkinci olasılık başka memlekete kapağı atmak. Avrupa'da bir memleket olur, daha uzaklar olur artık orasını bilemem. Ama nerede olursak olalım, muhteremle iyi vakit geçiririz bence. Arca o vakte kadar yolunu çizmiş olacak biz de muhteremle takılacağız bir şekilde. Başka bir memlekette yaşıyor olursak, sürekli yakın coğrafyaları gezerek, belli süreler oralarda ev kiralayarak yaşayabiliriz. Düşünsene Belçika'da yaşıyorsun, birkaç haftalığına Roma'da ev tutup İtalya'yı geziyorsun. Öyle işte...
7 yorum:
Tabii bu iki hayal birbirinden epey farklı, ikisini birden istemek olmaz gibi geldi bana. Benim gibi düşünen biri için sayfiyede bir hayat kabus ( yazlık konusında daha önce yazışmıştık), Avrupa'nın aşık olduğum şehirlerinde gezinerek yaşamak ise dünyada başıma gelebilecek en iyi şey mesela. Yaş ilerledikçe belki klasik Türk insanının aksine evimden, eşyadan, ev işleri, tadilat, vs. den çok sıkıldım ve göçebe yaşamı her zamankinden çok istiyorum. Ama işte yaş ilerledikçe de ne iş bulabilirsin oralarda, ne oturma izni verirler. Bu yüzden zamanında düşünmüş olmak lazımdı.
Bir de tabii yaşlanan bir ailen varsa pek çok şeye engel bir yaştan sonra. Bu yüzden niyetiniz varsa bir an önce derim.
Ben yine de hayalimi de yazayım buraya gelecekte ya Stockholm'de ya da Avrupa'nın en büyük şehirlerinden birinde yaşamak isterim. Kim bilir, gerçek olur belki...
Emekliliğime 20 yazıyla YİRMİ yıl var. 10 yıl sonra halen çalışıyor olacağım. Artık mevcutta birlikte yaşlanmak istediğim bir adamda yok. 10 yıl sonra hangi şehirde yaşayacağımı tahmin bile edemiyorum. Çünkü bankamın bana uygun gördüğü bir şehirde yaşayacağım. Oğlumu büyük ihtimalle yurtdışına göndermiş olacağım. Ben gidemesem de O'nu kesinlikle göndermek istiyorum.
Bu yazı çok güzel olmuş ama beni umutsuzluğa sürükledi. Sen alınma ama lütfen sadece hislerimi yazdım.
hiçbir şey için geç değil. iş olmasa da ufak para artırımlarıyla ev tutarak sık sık gidilebilir belki? inşallah hayallerin gerçek olur.
ona bakarsan benim de emekliliğime 15 sene var en az:( bunlar hep hayal aslında:) bu arada şu anda birlikte yaşlanmak istediğin bir adam olmayabilir ama bir gün olabilir, ya da hiç olmayabilir. sadece kendini nasıl bir hayatın içinde hayal ediyorsun? bunu düşün. Mesela bir gün marmarise gitmiştik, tatil için. merkezde bir bankaya girdik. orada çalışanlara pek özenmiştim. Düşünsene biz mühendis olarak izmirde bile zor iş buluyoruz ama bankacılar her yerde çalışabilir. bu da müthiş avantajlı bir şey:)
Ben yaşlanmak isteyeceğim bir adam olsun istiyorum ama hayırlısı diyelim.
Evet dediğin doğru her yerde şubemiz var hem oğlum üniversiteye başladıktan sonra küçük yerleri de seçebilirim. Ama işte o şubelere gidebilmek kolay değil ne yazık ki. Şu anda seçme şansım olsa hiç düşünmeden İzmir derdim mesela. İzmir'de 100 e yakın şubemiz olmakla birlikte oraya gitmek imkansız ne yazık ki :((
Neyse depresif bir günümdeyim sanırım. :))
Vay be, hayaller gerçeknolıyor: Belçika'da yaşıyorsun, İtalya'da ev tutuyorsun! Bu hayalden sadece bir kaç ay sonra Belçika'ya göç ediyorsun. Azmi'ne hayranım; dilerim tüm hayallerin gerçek olur bir gün. Sevgiler. Deniz
yeliz bu yazıya inanamadım. şimdi italya turunu bekliyorum :)
Yorum Gönder