2 Mart 2017 Perşembe

Değişik

Ehliyetler değişiyormuş, biz de İlker'le değiştirelim dedik, sabah sağlık kontrolüne gittik. 
Öncesinde aramızda konuşuyoruz.
İlker iğneden tırsar soruyor: "kan testi yaparlar mı?" 
Ben daha rahatım ama benim de başka soru işaretlerim var: "yok ya bir damlacık alır grubuna bakarlar. Bence renk körlüğü muayenesi yaparlar. Hani yirmi sene evvel ehliyet alırken yapmışlardı, bir de dizine filan vururlar, refleks bakıyorlardı ya. Ay sağ dizim hala bereli, öbürüne vur diyeyim..." 


Biz böyle bir güzel sağlık ocağına gittik erkenden. Hazırız. Girdik, doktor adımızı, TC no, kan grubu ve gözlük kullanıp kullanmadığımızı sordu. Bu kadar. Sonra elimize verdi raporları. İlker'le kaldık öyle. Muayene yok mu? E ben kan grubumu yanlış biliyorsam? Yurdum hekimi bize güldü, kolu bacağı olmayana da ehliyet veriyorlar, sen ne diyorsun dedi. Ki bence kol bacak engeli mühim değil, özel arabalarla alışabilir o konu, bence psikolojik testten geçirilmeli araç kullanacak kişiler ama oraya girmedim. Aile hekimimiz tarafından teskin edildik ve uğurlandık.

İşe giderken aklıma geldi benim kafa biraz değişik çalışıyor demek ki... 
Sadece bu devlet dairesi meselelerinde de değil. İyi anlamında ya da "ben çok farklıyım, cool öyle sıradanlıktan uzak çok özel bir insanım" demiyorum, sadece değişik.

Nasıl anlatsam?

Hala pek çok habere acaba zaytung mu diye yaklaşıyorum ve insanlara ilk tepkim: "Gerçek mi? Gerçek haber mi?" oluyor. 
Mesela: 
"Devlet dairelerine gönderilen hayırlı günler denmemesine dikkat edilmesi genelgesi"
Veya 
"Trump'ın şerifler buluşması" (nasıl bir taklitçi adamsın sen ya! Huffington Post Zaytungluğa özenmediyse, gerçek haber!)
Ya da Doları ve Euro'su olanın el bombasıyla gezen terörist ile aynı kefeye konması hem de CB tarafından:/

Ben hala şaşırabiliyorum, ne saflık!

Bu "değişik"liği biraz daha açayım. Mesela şoför yol mu verdi, aman trafik benim yüzümden aksamasın diye koşar adım geçiyorum caddeyi. Jestini gördüm, takdir ettim, al bu da benim sana saygım mı demek istiyorum? Belki... 

Twitter'ı sadece gündem karışık olduğunda açıyorum, bu sebepten bana hep kötü şeyler anımsatıyor. Orada dönen geyiklere dahil olamamak bana çok dokunuyor. Aidiyet ihtiyacımın boynu devrilsin! 

Değişik derken... Hani o ekşi sözlük entry'lerinde alay konusu olan insanlar var ya, ben onları okuyunca vallahi de ben, diyorum sadece. En azından değişik olma konusunda yalnız olmadığımı hissediyorum, geçen diş fırçalarken gezinen insanlara gülüyorlardı. Benim o! Ne mi yapıyorum? Etrafı topluyorum, kirlileri kirli sepetine atıyorum, kapıya sabah kapıcı Mehmet abi ekmek süt getirsin diye para, şişe filan koyuyorum.. öyle işte... Mal mal aynaya bakmaktan iyidir kanımca. Bu davranışımın arkasındayım!

Aynaya bakmayı da bir süredir iyice boşladım, makyaj yapmıyorum yav. Neyse ki telefonlarda filtre var, porselen makyaj yapmışsın gibi çıkıyorsun, bu sebepten beni sosyal medyadan takip edenler artık yolda görse tanımaz.

Gülümseme çeşitlerimi kategorize ettim. O kadar çok gülümsüyorum ki, göz çevresi kırşıklıklarıma sor söylesin - kategorilere bile ayırabiliyorum.
Allah seni inandırsın yapmacıklık değil, fakat duruma veya ruh halime göre gülümseme mimikleri geliştirmişim, bunu yeni fark ettim.
Sayıyorum:
1. Fotoğraf gülümsemesi: Dişler sıkılı, ağız kocaman açık, kafa hafif yana eğik. Bütün pozlarım aynı.
2. Ben bi bok anlamadım ama anlamaya çalışıyorum gülümsemesi. O arada gözler anlayan birinden yardım umuduyla sürekli etrafı tarıyor.
3. Sahte gülümseme: İşte çok yaparım bunu. Sahtedir, konuyu geçiştirmek için, ortamı yumuşatmak için hehe evet gülümsemesi de denebilir. Politikliğimin ta...
4. İnsanların gözlerinin içine bakarak ve gözlerimle gülümseme. Genelde o anda heyecanlı bir şey anlatıyorsam, karşımdaki insanı gerçekten seviyorsam, onun da samimi olduğunu hissediyorsam...

Spor ayakkabılarımı çocuk reyonundan alıyorum. Çok tavsiye ederim. Ayaklarınız 36 numaraysa, kadın reyonundan minimum 300 liraya alabileceğiniz ayakkabıyı 100 - 150 civarına çocuk reyonundan düşürebilirsiniz. Tamam bu değişik olduğumu değil, tutumlu olduğumu gösterir, geçelim. 

Ayak işlerinden hiç gocunmam, bunun evin küçük çocuğu olmakla kesinlikle ilgisi var. Biz çocukken kumanda mı vardı? Kızım kalk ses aç, kanal değiştir! Bakkala gitmek benim için hiçbir zaman külfet olmaz mesela. sevin lan beni!

Uçakta verilen sandviçleri İlker'e, kek ve tatlıları Arca'ya getiririm. Evde kek yapmıyorum sanki, sanki bizde sandviç yapılmıyor:)

Unutmadan bir de her şeyi ama her şeyi en başından anlatıyorum, yani "toz ve bulut" evresinden. Artık bana soru soranları uyarıyorum; "hangi versiyonu anlatayım? Başından mı yoksa özet mi?" Benim gevezeliğim konusunda yaşanmışlıkları olan kişiler genelde özet rica ediyor. Bence insanlar her şeyin nasıl başladığını bilmeye ihtiyaç duyarlar, yani bence, neden özet istediklerini anlamıyorum? 

Neyse ki, burayı okuyanların özet merakı yok, yoksa git instagramda fittir, değil mi ya?



18 yorum:

Yasemin dedi ki...

Evet sonuna kadar okudum, özet merakım yok:)
Değişik olmak güzeldir bence, bir çok şeyi ben de garip karşılıyorum. Ehliyet meselesine ise hiç girmeyelim, ben bir çok insanın akıl sağlığından şüpheliyim:)

Büşra Bayram dedi ki...

ya bizim de randevumuz vardı 1 martta ama unutmuşuız :( aslında çoğu kişinin elinden ehliyet alınmalı ama işte napcan :(

GeCe dedi ki...

Evin en kucugu olarak kumandalik gorevi de bendeydi 😀 Tabi biraz daha buyuyunce tv ye en yakin yere oturup oklava ile kanal degistirmeye evrinlesmistim 😂

Bu ara ehliyet lafini duymak istemiyorum hollandada oyle sIkI tutuyorlar ki bu isi, almak cok zor ve gercekten de iyi oluyor tabi kaza orani en az ulkelerden biriymis

Elif Ayvaz dedi ki...

:)) Ali de (erkek arkadaşım, nişanlım ay bilemedim) her şeyi en başından anlatır. :D Ben de işime gelmeyeni dinliyormuş gibi yaparım. Öylece anlaşırız. :D

okuyanguzel dedi ki...

Ben evin büyüğü olduğum için ayak işlerine hiç gelemiyorum o zaman. Bakkala falan gitmek.. aslaaaa...

39 giyenler ne yapsın? :))

CEREN dedi ki...

Ya biz hastanede karışmış ikizler falan mıyız acaba seninle? Her satırda "aha ben,vallahi aynı ben" diye diye okuyorum yazılarını..Yani yazıyı kopyalayıp eşime,kardeşime falan yollasam,"bunu ben yazdım" desem hiç yadırgamaz. Biri bana yol verse ben de koşa koşa geçerim mesela,bir de üstüne illaki başımla selam verir,gülümserim,teşekkür babında :)Yağmurlu günlerde yayaları ıslatmamak için yavaşlarım yanlarından geçerken, "ben nasılsa arabadayım,onlar ıslanmasın" diye trafiği durdurmak pahasına yol verir arkamdakilerin kornalarını hiçe sayarım :)Çok ters bir yer değilse tabii..Özet sevmem bu arada,uzun uzun anlatır,uzun uzun da dinlerim..Türümüz tükenmek üzere sanırım ama olsun,ben böyle iyiyim,bence de sevsinler bizim gibileri :)

yeliz dedi ki...

Caddeler psikopat dolu. Öncelikle minibüsçülerin ehliyetlerine el konmalı:/

yeliz dedi ki...

biz öyle unutanlardan birininkini kaptık pazartesiye:) yoksa izmirde ta haziran veriyorlardı.

yeliz dedi ki...

İşte! Evropa medeniyeti başka canım:) şaka bir yana can bu ya, elbette herkese verilmemeli ama bizde maalesef durum bu:(

yeliz dedi ki...

ilker artık 20 senedir bıkmış olacak, direkt uzatma diyor, ay hiç alınmıyorum vallaha ne mal olduğumu biliyorum:)) dinleyene de zor ya, bazen asıl konuyu unutuyorum detaylardan:)))

yeliz dedi ki...

ay işte ablam! işte ilker. Arabada unuttuğu telefonunu bile inip ben alıyorum.

yeliz dedi ki...

hahahah ceren aynen!! ben de gülümserim el ederim, kalmadı bizlerden artık.

Bezen Hindistan dedi ki...

Yol verilince hizlica karsiya gecmek bizim gibi buna alisik olmayanlarda olan birsey bence. Burada gecen bu kadar yildan sonra buna karar verdim. Cunku bakiyorum, Amerikali ve Avrupalilar gayet rahaaat salina salina geciyorlar, umurlarinda degil duran araba cunku bu yaya olarak onlarin hakki. Stop sign'de durdu diye minnettar oluyor musun bir arabaya, olmuyorsun, bu onun gorevi. Ama bizimki gibi ulkelerden gelenler ezilmeden karsiya gecebilmek baslica sukur sebebiyken bir de birisi yol verince beyaz atli prens gormuse donuyoruz. Yetiskin yaslarinda buraya gelen bizim gibileri (latinler, hintililer, ortadogulular ve biz coklukla) sip diye anliyorsun boylece:)) Gerci yayaya durup yol vermeyenlerin cogu da buna aliskin olmayanlardan cikiyor, bunye kabul etmiyor zaar belli bir yastan sonra:)

mihenk dedi ki...

Ben de annemin her şeyi toz ve bulut evresinden yakınırım yıllardır ve yine yıllardır sık sık kendimi "aklımca" daha ortalardan başlayıp Sonra açıklama yapmak üzere başa, başa, taaa en başa dönmüşken yakalıyorum :))

Gulcin dedi ki...

hah iste o ehliyeti alirken turkiyede benim kan gurubuma 0+ demislerdi de hamileyken londrada A- oldugu ortaya cikti. allah korumus da bugune kadar basima bir is gelmemis. diyecegim o ki, tes yapsalar da dogru cikacaginin garantisi yok be yeliz.

Pratik Anne dedi ki...

Hepsini okuyoruz Yeliz'cim. Buraya gelip iade-i kucak vereyim dedim. Yaw o Trump in serifleri ne olay ya. Burada deja vu yasamaktan kafayi yedik resmen. Bir yerde kullanim klavuzu vardi herhalde, degis tokus yaptilar.

Evde Yazar dedi ki...

Ben uzun konuşanlardan biraz sıkılırım ama uzun yazıları severim, elbette güzelse :) Bu yazıyı da severek sonuna kadar okudum:)

Ömer Faruk YILMAZ dedi ki...

blogunuzu izlemeye aldım sizide bloguma beklerim :)