Yeni bir ülkeye alışırken hayal edemeyeceğin zorluklarla
karşılaşıyorsun. Her şeyi olması gerektiği gibi, kuralıyla düzeniyle yapıyorsun
ama yine de işler ters gidebiliyor. Aslında bu hep böyle ama yabancısı olduğun
ülkede daha zor yaşanıyor.
Vize meselesini yeniden açmayacağım, elimizden geleni
yaptığımıza inanıyorum, bundan sonrası Belçika dışişleri bakanlığının hızına, insafına
ve bizim şirketin danışmanlığını yapan firmanın kabiliyetine kalıyor (ve işte
tam da bu yüzden yandığımızın resmidir!)
Benim aklıma, hayalimin köşesine gelmeyen başka bir zorluk
isim meselesi.
Benim isim aslında kolay, genelde uzak doğuluların da Avrupalıların
da dili Yeliz'e döner, çok zorlanırlarsa Eliz, Elis, Liz filan deyiverirler
sorun değil. Ama o soy isim :/
İlker'le evlendiğimizde iki soyadı kanunu yoktu (yaşımız
çıkacak, çıksın:)), hatırlıyorum, sonradan eğer kadınlar isterse kendi
soyadlarını da kullanmaya başladılar. Beni iş hayatımda hep İlker'in soyadı ile
bildiler. Sonra yani kanun çıkınca ben de gittim, evlilik öncesi (kızlık lafına
kılım!) soyadımı da eklettim. Facebook'ta lise arkadaşlarım beni
kolay bulsun diye değil, resmi olarak iki soyadım var. Bunun ilk zorluğunu
Çin'de yaşadım. Vizede bütün ismim boşluksuz yazılmış, zavallı pasaport memuru
anlayasıya kadar kafayı yemişti, benim ismimi diğer memur arkadaşlarına
göstermişti, okuyabilene büyük ödül verecektim. Uçak biletlerinde filan dikkat
etmek gerekiyor ama fazla da problem oluyordu.
Belçika'ya gelesiye kadar.
Önce ilk soyadımı göbek adım sandılar. Sonra açıkladım, bu
defa da ben kendi soyadımı kullanıyorum, öbürü kocamın soyadı yani aslında biz
resmi evli değiliz ama birlikteyiz sanıyorlar. Onlara iki soyadım olmasındansa kendi
soyadımı kullanıyor olmam daha mantıklı geliyor. Halbuki kapı gibi hökümet
nikahım var:) Ama sanırım burada öyle, şirkette de çoluklu çocuklu insanlar,
aileler ama nikahlı değil ya da işte kadınlar evlense de kocalarının soyadını
almıyor. Saçmalıyor olabilirim, ne de olsa Belçika medeni kanunu incelemedim, ama
buranın normali bu. Kısaca burada kendi soyadını kullanmak değil, iki soyadının olması
garip:)
Ev kontratında ev sahibine anlattım, kapı ziline sadece
Yener veya sadece Minareci yazdırma ikisini de yazdır, çünkü pasaportta ikisi
de yazıyor, kapıya gelen polis memuru elindeki evraklarla doğru eşleştirsin
dedim. Ama olmadı, Yener - Minareci yazmış. Ay şiştim! Artık işimiz polis
memurunun yabancıların garip isimlerine aşinalığına kaldı.
Doğru yazdıktan sonra yine de bu iki soyadı meselesini
aşabiliriz bir şekilde. Sorun Minareci'de. Bugüne kadar bu kelimeyi doğru
telaffuz edebilen tek Belçikalıya rastlamadım. Bak, İtalyanlar süper telaffuz
ediyorlar, neden, çünkü onlarda da benzer bir soyadı varmış (tabii eminim anlam
tamamen farklıdır). Japonlarla veya diğer milletlerle de herhangi bir problem yaşamadım. Zaten tüm yazışmalarda ve hitapta kesinlikle ilk ismin kullanıldığı için günlük hayatta hiçbir sorun yok.
Belçikalılara dönecek olursak, telaffuza aşina
değilsinizdir, anlayabilirim. Ama bari doğru yazın be kardeşim!
minaceri - minceri -minarci- mineraci
Sonunda bari anlamını anlatayım minaret'ten falan gireyim,
İngilizce üzerinden anlasınlar dedim, al işte minaretsi!
İşyerindeki kartım iki kere gitti merkeze, düzeltilmeye.
Evin kontratını biz düzelttik zaten. En son sigorta eksperine dalacaktım. Yav kardeşim
mail üzerinden yazışıyoruz, copy paste yap yav gözünü seveyim.
İnat filan etmiyorlar aslında, sadece yapamıyorlar. Buna da
ancak dün öğle yemeğinde aydım.
Ofisten sekiz kişilik bir grup olarak öğle yemeğine pideciye
gittik. Bu arada şahane pide, tam Türk usulü, Silifke ayranı var (Made in
Holland ama tat tamamen Silifke). Belçikalılar da çok seviyorlarmış burayı, sık
sık geliyorlarmış.
Yemekte dillerden bahsediyoruz, aramızdaki Türklerden
Fransızca öğrenmekte olan arkadaşımız, dilin zorluğundan bahsediyor, Fransızca
konuşan Belçikalılar bizim telaffuz edemediğimiz bir sesi bize çıkarttırmaya
çalışıyorlar, ilginç muhabbetler işte. Neyse sohbetin bir kısmında anadili Fransızca olanların 'c'yi telaffuz edemediklerini öğrendim. Öyle bir ses yokmuş Fransızcada. A-ha! İşte
çıkaramıyorlar. O yüzden içinde "c" sesi olan kelimeleri muhtemelen
uyduruyorlar.
Peki bizim oğlanın ismi ne olacak?
Arca Minareci, tehlikenin
farkında mısınız?
7 yorum:
Merhaba Yeliz, uzun zamandır blogunu takip ediyorum, pek yorum yapmıyorum ama burada bir ufak katkım olsum istedim: c 'yi fransızlara dj yazarak söyletebilirsin, yani fransızca konuşan Belçikalı'lara. C de yok onlarda ç de yok, ama dj ve tch yazarak bunu aşabilirsin. Minaredji diye okunur diye her seferinde yazmak zor olabilir ama zaten günlük hayatta bu işlemler bittiğinde çok işin olmayacak soyadıyla. Sevgiler ve kolaylıklar dilerim. (ismimden çok çektim fransalarda, benimkisi telaffuz değil anlam özürlüydü, insanlar anlamıyordu neden insan çocuğuna bu ismi koyar diye, başka bir dilin ismi olduğu akıllarına gelmiyordu, dua et Arca'nın adınu Mert koymamışsınız, çünkü anlamı b.k olacaktı :) )
Hahahahaha ☺️☺️ Gerçekten yorum da yazı da şahane. İyiki Arca koymuşsunuz
Arda olsaymış 😄 Yeliz valla inan gittiğine çok üzülmüştüm ama öyle güzel ve sık yazıyorsun ki üzüntüm çok azaldı❤️
Flamancada da c ler s okunuyor bakalım Ne diyecekler. Benim ismim de zor telaffuzlar arasında :/
Arsa minaresi 😂
Benim Belj(valon kökenli) arkadaşlarım da r lkeri onlar gibi telaffuz etmiyorum diye dalga geçecek oldular "siz sanki çok güzel Türkçe konuşuyorsunuz " deyince hak verdiler. ĞĞğğğğğğ diye boğazımı yırtamicam yani. Ben bu kadarını konuşuyorum. Ayrıca Flaman kökenlilere söytesinler onu. AYnı ülkede farklı dil konuşyorlar zorunlu olduğu halde çoğu diğerini öğrenmiyor, ayrıca bir de lehçeler var. Lİege li vb konuşması gibi.Bu da o ülkenin sempatik yönlerinden gerçi...
Aaah, ben ne çektim multinational'larda çalışırken benim soyaddan, zaten Türkler bile anlamıyor, bir de Türkçe karakter var içinde... Allah kolaylık versin... Özledim.
Yorum Gönder