14 Ocak 2018 Pazar

Brüksel karşılama merasimi

Bugün güneşi gördük. Yolda giderken bulutların arasından şöyle bir görünüverdi. Beş dakika kadar. Bence Brüksel için kayda değer bir süre.

Burası o kadar bulutlu o kadar bulutlu ki, aralık ayı boyunca toplam sadece 2 saat güneş görünmüş. Bu 1934'ten beri bir ilkmiş. İstanbul'a gri fanus dediğim zamanları anıyor ve çok özür diliyorum. Allah benim belamı da böyle veriyor, güzelim İstanbul'a bok atarsan... Brüksel seni böyle karşılar.

Brüksel'in bir karşılama merasimi de benim canım gözüm bisikletimi gasp etmek suretiyle oldu. Evet, yılların takipçileri hatırlar, o bisikleti ben bu bloga aldığım reklamların paralarını denkleştirmiştim de alabilmiştim. Neay!!! Tıklarken helal etmediniz mi len!?



Pazartesi sabah komşum ve iş arkadaşım İdil ile işe gidecektik. arabası garajda sandım indim, o sıra bisikletlere şöyle bir baktım, hepsi oradaydı. Her inişimde gayri ihtiyari bakıyorum, üçünün yan yana durması hoşuma gidiyor.

Akşam ofisten yine İdil'le döndük ve garaja girdik. "ah! İdil! benim bisikleti çalmışlar!" dedim. Yok! Hani İlker alsa, niye alsın? Kendisininki var. Bisiklet parkının kapısının kilidinin kırılmış olduğunu görünce şüphem kalmadı. Düşün ki, kapalı garaj, bodrumda. Otomatik kapı kumandası olmayan araç giremiyor. Ayrıca kilitli bisiklet parkı var. Dahası, park yerinde de bisikletin kendi kilidi var. İki kapıyı geçip bisikletin kilidini kesmiş almışlar. Sonradan öğrendim ki, gün içinde hala işçiler girip çıktığından bazen ana garaj kapısı açık bırakılıyormuş. Benimki de katlanan bisiklet tabii, paketleyip hop... uğurlar ola!





Ofiste öğrendiğime göre kimseler iyi bisiklet kullanmazmış zira herkes herkesinkini götürürmüş. Gerçi şehirde dikkat edersen hepsi döküntü bisikletlerin. Daha da iyi bisiklet almam zaten. Katlanan bisiklete de gerek yok, her yerde bisiklet parkı var, ofiste otopark, evde garaj, kiler. Manyak güçlü bir kilit aldın mı tamam.

Allah biliyor ya çok üzüldüm, içim yandı, bak hala da soğumadı. Ama yapacak bir şey yok. Cana gelecek mala gelsin diyor konuyu kapatıyoruz. Yok dur henüz kapatmıyoruz, ben bunu rüyamda görmüştüm'e bağlıyoruz. Harbi diyorum bak. Tam olarak hırsızlık görmedim ama geçen hafta şu an hatırlamadığım bir rüya gördüm. İnternetten rüya tabirlerine baktım. Gülene çok pis dalarım! Rüyalar mühim. Jung okumuyor musunuz cahiller! Neyse rüyayı hatırlamıyorum ama tabiri, bir mal kaybedeceğimdi. Hadi len ne malı dediydim. Aha buymuş. Ne diyelim, allah beterinden korusun.

Bugün o gözümüze beş dakikalığına giren güneşi takip ederek Decathlon'a gittiğimizde bisiklet reyonundan müstakbel bisikletimi arandım. Kazulet bir şey en iyisi. Şöyle sepetlisinden. Markete filan giderim. Market demişken bugün Scharbeek'te Candan'dan sonra ikinci Türk marketini ziyaret ettik, Lodos. Çiğdem, turşu, çay bardağı, Uludağ gazozları kaptık. Hani hafta sonu ne ettin diye soracak olurlarsa, Belçikalılar için sefil fakat bizim için müthiş bir organizasyondu. İzmir'de olsa suratına bakmayacağımız kadar kötü bir gevrek ile bir açma da öğle yemeğimiz oldu. Bu kadar.

Ofiste insanların muhabbetleri genellikle ikiye ayrılıyor: Tatilde/hafta sonunda ne yaptın? Tatilde/hafta sonunda ne yapacaksın? (Benim muhterem ile cücenin vizesini tırmaladığım dönemde üçüncü sıraya "vize ne alemde" yerleşiyordu artık gündemden düştü.) Hafta sonu bir şey yapmıyorsan biraz eziksin. "Dötümü yaydım bütün hafta sonu evden çıkmadım" diyorum bazen sonra milletin yaptıklarını dinleyince yeminle ezikleniyorum. Ama bizim evde yaymaya meyilli bir cüce olunca çılgın hafta sonu programları hayal! Adam külliyen muhalefet. Neymiş? Bütün hafta çok yoruluyormuş. Neyse şimdi özevladımı blog köşelerinde şikayet edecek değilim.

Ne diyordum? Hafta sonu bir şey yapmak önemli. Bu "bahçede çalışmak" bile olabilir ama bir şey yapmak! Bir de hava. Hava da mühim. Tatile gittiğin yerin en önemli özelliği "mavi gökyüzü"ne sahip olması. Biri mesela Gürcistan'a gitmiş kayak yapmış. Önce manzaranın şahaneliğinden sonra da gökyüzünün maviliğinden bahsetti. Budur yani. İspanya'ya ailesini ziyarete giden iş arkadaşlarımın özlemini giderdiği tek şey güneş ve mavi gökyüzü. Bizim Gülçin, Senem ve Elvan'ın instagram hesaplarını takip ediyorum, İngiltere buraya göre yeminle Kanarya adaları! Işıl ışıl!

İşte adamı böyle bayarım. Daha iç açıcı konularla tekrar görüşüne kadar esen kalın efendim.

1 yorum:

Gulcin dedi ki...

Y ayeliz, seninle Hollanda anilarim canlaniyor. Hafta sonu ne yaptin ne yapacaksin ha ha ha! Hep bu konusulurdu hep :) Ama hatilarsan biz baya asimile olmustuk hic evde durmuyorduk. kesin ulke etkisiymis. Simdi haftasonu tahta kup diziyoruz :) Iste bebekli insan olmak :)
mart gecsin hava duzelecek. dediydi dersin bak! Gunes gelecek ve o kita avrupasinin gunesi londradan guzel inan bana. Cok gelesim var o taraflara sorma :)