5 Aralık 2018 Çarşamba

Bizde durumlar bu şekil

Bugün Fransızca kursunu ektim. Utanmıyorum. Çünkü :
1. Kendimi hasta hissediyorum. Günlerdir hissettiğim o kırıklık iyice eklemlerime ve saç diplerime yayıldı, gidişat iyi değil.
2. Yorgunum. Tamam ya herkes yorgun filan anlıyorum ama ben iki haftadır seyahat, mesai, hatta evde çalışmayla filan iyice helak oldum. Dün gece de bugünkü sunuma çalışınca pilim iyice bitti. Yeter yav!
3. Bugün sınav var. Ama ben çalışamadım (bakınız madde 1 ve 2). Hadi derslere devam etsem o kadarla da hallederim ama derslere de gidemedim (bakınız madde 2).



İşte bende durumlar bu şekil.

"Hastasın da bir güzel oturmuş blog yazıyorsun" diyen biri mi var? O şahsa cevabım hazır, çünkü üç sepet ütüyü yapmaya dalacağımdan endişeleniyorum, dinlenmek için kendimi meşgul etmeliyim. Sahi kitap okusam ya? Neyse artık başladık, bitirelim yazıyı.

Bizimkiler çıktı, futbola gittiler, dönmeden, "bu çorbacıgiller ne yapar, ne ederler" diye merak edenlere bir faydamız olsun.

Bu cüce Fransızcaya merak sardı, ben de malum boş vakit geçirmesine gıcık olduğum için bu merakın üzerine yapıştım ya, öğretmen aranıp durduk. Bulamadık. Sonunda asıl branşı İngilizce, anadili Flamanca olan geçen yılki öğretmeni "Fransızca öğretecek kadar bilmiyorum ama ufak ufak başlayalım, öğretmen bulunca bırakırız" diyerek ders vermeye ikna oldu. Birkaç haftadır durum bu.

İflah olmaz iyimser Katrien hocamız, altı ayda çözer Fransızcayı diyor, çözsün bileklerimi keserim! Ulen ben iki kurdur, iki cümle kuramıyorum, Fransızca konuşmaya kalktım mı, en kibar Belçikalıyı anadilinden soğutuyorum, var ya bu velet benden önce öğrenirse harbi yuh bana! Ah ulan kursa gideydim iyiydi.

Bu arada, kalktım yazının başından bir tarhana kaynatıverdim, tarhana bu halsizliğe candır, iyidir mis annemin tarhanası. Bak burada böyle şifa çorba yok. Bugün yanıma sadece salata alıvermiştim, kantindeki çorbadan içtim, güya şifa niyetine.. Yok ya vallahi hikaye. Havuç çorbasıymış peh!

Neyse yazıyı piç etmeyelim. Biz haberlere devam edelim.

Yer cücesinde durumlar bu şekil.

Okula gidip geliyor, halinden pek memnun. Biz değiliz, zira bu okul nasıldır iyi midir, öğrencilerin seviyesi biraz düşük ya bizim oğlana bile çok parlak diyorlar (biz malımızı biliyor ve katiyen yemiyoruz) gevşek bırakmayalım, işi sıkı tutalım derdindeyiz ... bunları anlattım zaten, hala aynı kafadayız.

Geçen hafta sonu Evrim ve Yeşim'lerle birlikteydik, Arca'dan bir sınıf büyük Ela ve Demir'in kitaplarına filan baktık. Ben bu işi ofiste de araştırıyorum. İspanyol arkadaşım Hollandalı biriyle evli Arca kadar çocuğu var, Brüksel'de Flamanca okula gidiyor. Çektim kadını sorguya, ne öğreniyorlar, okul nasıl, memnun musunuz, bunlar biraz gevşek mi ne...

Belçika Belçika olalı bizim gibi manyak veli görmedi yeminle.

Gelelim muhtereme. İlker, yazlıktan döndü beridir, sürekli bir sağlık sorunlarıyla boğuştu. Bisiklet kazası yaptı, yirmilik dişi ameliyatı oldu, göğsünde asla geçmeyen bir ağrı şikayetiyle uğraştı ve kilosu 90'ın üzerine çıktı. Kendisi noel tatilinde İzmir'e gidesiye kadar belli bir kiloyu hedeflemiş durumda ve dolayısıyla diyette. Vallahi kaç hafta oldu bilmiyorum ama beş kilo verdi bile. Ben de İlker diyete başladığından beri, diyet yapmamama rağmen 1,5 kilo verdim. Allah bereket versin, daha ne isterim!

Kilo kontrolü konusunda bu kadar dirayetsiz bir insanım işte, İlker diyete girmeden ben kilo veremiyorum. Bizim evin halleri arasında en sevdiğim İlker'in muhteşem yemekler pişirdiği dönem değil, diyet yaptığı dönem.

İşte bizde bu şekil. Sizler nasılsınız inşallah?





1 yorum:

Beyaz Yakalı dedi ki...

Çok geçmiş olsun öncelikle, boşver iyi yapmışsın gitmemekle. Sınavdan alacağın düşük not motivasyonunu daha da aşağı çeker. Hazır yeni yıl gelmişken yeni hedef koy kendine.