10 Mart 2019 Pazar

"Bütün hayatımızı, aslında yapmaktan başka çaremiz olmayan şeyleri, rızamızla seçmeyi öğrenmekle geçiriyoruz."

Bugün bizim buraların havası huysuz kadın gibi, estirip gürlüyor, silkeliyor. Ama çok nadir de olsa, yağmur fırtına durdu mu, tatlı bir güneş ışığıyla gülümsüyorsun. Elinde değil, öyle nadir ki... Sonra yine başlıyor, artık kim ne yaptıysa dünyayı başımıza yıkıyor doğa ana.

Aman bana göre hava hoş. Ben zaten pazarımı çalışmaya adayacaktım. Havanın asabiyeti işime geldi, en azından aklım dışarıda kalmadı.

Nergis bizim saksıdan :)

Bencilce bir şey yaptım. Saksıda yetiştirdiğim nergislerden bir dal kestim, çalışma masama koydum. Çalışmaktan sıkıldıkça koklamak için. Bu fırtınada, her motivasyona ihtiyaç duyduğumda balkona çıkacak değildim ya! pişman değilim.

Muhterem pazar gününü, kah Flamanca çalışarak, kah yer cücesiyle play station oynayarak geçirdi. Keza yer cücesi de play station ve ipadden kalan zamanlarda çigib roman okudu. Demem o ki, kimse bana ilişmedi.

Çalışmaktan keyif aldığımı, vaktin nasıl geçtiğini fark etmediğimde fark ettim. Bunu söyleyeceğimi hiç tahmin etmezdim ama ben işimi seviyorum, tüm yoğunluğuna ve zorluklarına rağmen.

Derken aklıma Ursul K. LeGuin'in şu sözü aklıma geldi:

"Bütün hayatımızı, aslında yapmaktan başka çaremiz olmayan şeyleri, rızamızla seçmeyi öğrenmekle geçiriyoruz." 

Öyle mi gerçekten? Bu sözü ilk okuduğumda, en yoğun hissim acımak oldu. İçim paralandı. Ne yani, büyük bir yanılsama içinde miydik?

Aslında Ursula bize sadece bir durum tespitinde bulunuyor, bu tespitten ne çıkaracağın biraz okuyana kalmış. Üzerinde biraz düşününce farklı hisler oluştu, "takdir etmek" gibi. Çaresizliğe karşı kapılıp gitmektense, hayatta kalmanın bir yolunu bulmak, ve yine de bir şekilde aslında gerçekten istediğini, öyle ya da böyle yapmak, yapabilmek takdire şayan değil de, nedir ki?






7 yorum:

Adsız dedi ki...

Ne kadar çabalasak da, bir çok şeyi değiştiremeyip, o durumu yaşamak, zorunda kalıyor, hayat bu, böyle diyip, ölmeden önce bitiyoruz, bitiriliyoruz, maalesef.




Babaannemintakvimciği dedi ki...

insanın yaptığı işi mesleğini sevmesi harika birşey...siz Allahın şanslı kullarındansınız...mutluluğunuz daim olsun inşallah...sevgilerimle...

Tarif Dunyam dedi ki...

Blog keşif etkinliğinden geliyorum bloğunuzu takibe aldım bana da beklerim =)

Unknown dedi ki...

Eposta listesinde yazının başlığını görünce, Yerdeniz'in özeti bu diye düşündüm. Sonra açıp yazıyı okuyunca, Ursula Teyzeden bahsettiğini gördüm ve gülümsedim :)
Bu aralar ben de çok düşünüyorum bunu. Niçe'nin miydi "Kaderini sev" lafı? (Bu Almanlar da en az Fransızlar kadar harf müsrifi. Doğrusunu yazmaya kasamıycam valla.)

yeliz dedi ki...

ara sıra kendimize gelip 6 aylık planlar ve hedefler koymalıyız belki de. Tövbeler olsun 6 ayımız kalmış gibi sarılmalıyız yapmayı stediklerimize.

yeliz dedi ki...

sevmezdim eskiden, ama galiba şimdi üretiyormş gibi hissediyorum kim bilir belki de sadece bir yanılsamanın içindeyim:)

yeliz dedi ki...

Amor Fati! aynen öyle Niçe. Sonnunda huzuru kaderini sevmekte bulmuştu:)