Evcimen olduğumu biliyordum, çok sosyalleştikten sonra şarj olmak için yalnızlığa ihtiyaç duyduğumu, kendimle vakit geçirmekten müthiş keyif aldığımı, kendimle baş başa iken yapmak istediklerimin upuzun bir liste olduğunu, yalnız çalışmaktan keyif aldığımı... biliyordum.
Şöyle diyeyim, sabah işe giderken çıkardığım pijamalarımı daha çıkarırken özlüyorum ben, öyle bir münzeviyim.
Ama bu derece manyak olduğumu bilmiyordum!
Karantinanın 10.günü.
İlk beş altı gün hadi corona mıyız neyiz motivasyonuna odaklı geçti diyelim... abicim insan hiç mi sıkılmaz? Hiç mi özlemez dışarıda vakit geçirmeyi?
Eski günlere dair tek özlediğim şey arkadaşlar. Bir de bugünlerde açan sakuralar... ve tabii baharın uyandırdığı doğada yürümek.
Bunun dışında ihtiyaç duyduğum her şey elimin altında. Issız adaya düştüğümde yanıma alacağım ilk şey: muhterem. İnternetle telefonu da götürürsem başka ihtiyacım kalmıyor! Suyu yemeği muhterem halleder:)
Allaha şükür pandemide aynı eve tıkılacak en iyi insanı 25 sene önce tanımışım ama yine de öyle uçan sevgi kelebeği olduğumuz sanılmasın. Aksine. Gün içinde herkes kendi sınırlarına çekiliyor, herkes kendi meşguliyetlerinin peşinde. Yemeklerde kahve molalarında bir araya geliyoruz.
Karantina günlerinde hayatımızı kolaylaştıran bazı pratikleri gündelik hayatımız içinde yıllardır temin ettiğimizden dolayı, bizde olağanüstü bir durum mevcut değil. Ne mi?
Mesela işbölümü. Arca çamaşırda, çöp atmada, odasını temizlemede ve bulaşık makinası boşaltmada sorumluluğu olduğunu biliyor. Tuvalet temizliği bende, genel temizlik ilkerde ve yemek ikimizde. Bu zaten evvelden de böyle olduğu için olağandışı bir uygulama söz konusu değil.
Belçika’ya taşındığımızdan beridir 95% oranında evden yediğimiz için(öğlen yemeği dahil) dışarıdan yemek söyleyememek ya da dışarı yemeğe gitmemek bizde stres yaratmadı.
Ve tabii stok manyaklığımız. Efendime söyleyeyim, Belçika’da marketler çoklu alınan her şeye inanılmaz indirimler yapıyor. Eve her hafta gelen market promosyonlarını detaylı takip eden muhterem, umumiyetle sirkülasyonu fazla olan tüketim maddelerini ev içi ve garajda iki ayrı depomuz olmamızın da avantajıyla zaten yıllardır stokluyor. Ayrıca izmirden bol miktarda bakliyatımız, yağımız vs mevcut. Yani biz lockdown haberini duyduğumuzda, hiç strese girmedik. Niye girelim? Gurbetçi kafası, buzlukta yaprak sarmasından böreğe kadar ne ararsan var. İki ay sokağa çıkma yasağı deseler kılım kıpırdamaz.
Nitekim süt, yoğurt ve taze sebze haricinde marketten almamız gereken bir şey tok. Dolayısıyla kendimizi rahat hissediyoruz belki de bu yüzden stres altında değiliz.
İşte böyle...
Dediğim gibi muhterem iyi bir pandemi yoldaşı. Arca da yaşına göre iyi kotarıyor gidişatı.
Tek temennimiz bir an evvel normlarımıza dönelim. Mevcut iyimserliğimizin başına birkaç haftaya ne gelir bilinmez.
4 yorum:
Ev çekermiş ,derler.Evde oturdukça dışarı çıkasım gelmez benimde. Severim evimi. Şu anda sıkıntıdan evde her işi üstlensem yeridir.Ama yorulunca çareyi yardım istemekte buluyorum tabi.Çocuklara küçükten sorumluluk vermek en güzeli, tembelliğe kolay alışıyorlar yoksa..
Temiz hava, bol güneş özlemi cekmekle birlikte evde vakit geçirmek bizi de pek bozmadı yalnız evde hareket kısıtlı kilo almaya basladik sanki tv de yoga programi kaydettim bari her gun yoga yapalim mailecek diyorum.
Biz çalışmaya devam :) Ama bugün itibariyle yarım gün çalışacağız ve çalışanlarımızın çoğunu idari izine çıkardık.
Evde otursam da kesin sıkılmazdım çünkü yıllardır eve hasretim.Evde ve kitaplara olunca insan daha ne ister ki.
Ama ülkemizde ekonomik durum malum. Kendi açımdan hiçbir maddi sıkıntım yok işsiz kalma durumum yok hatta bankam çalışanlara bu ay ek ödeme vereceğini söyledi.
Ama ya ücretsiz izine ayrılanlar, işyerleri kapanıp işsiz kalanlar. Onları düşündükçe çok üzülüyorum. Ben iyiyim diyemiyorum. Ülkemiz zaten iyi durumda değildi şimdi herşey daha da zorlaştı.
Çok üzgünüm :(
Bende hiç özlemiyorum dışarıyı. Benim için şehir dışı gezisi güzel . Yoksa çarşıda o kalabalık arasında zaman geçirmektense evde kalmayı tercih ederim.
Yorum Gönder