Ben artık üzülemiyorum, hayır ya, üzülmüyorum! Kızıyorum, öfkemi içimde tutmakta zorlanıyorum.
Deprem oluyor, binalar insanları öldürüyor. Öyle o iş, deprem insan öldürse, bugün bir tane Japon kalmazdı hayatta. Hiç "adamlar depremle yaşamayı öğrenmiş" klişesine girmeyelim, sen de öğren! ben de öğreneyim. Öğrenelim kardeşim bu bizim gerçeğimiz. Dış cephesine mantolama yaptıracağımıza binamızın, depreme dayanıklılığını test ettirelim, yaşadığımız binayı sağlamlaştıralım.
Dün öğleden sonra departman müdürüyle toplantım vardı, "kendimi geliştirmem için bana koçluk yap" dediğim, her hafta "ay gelişiyorum galiba" diye toplantıya girip, "senden bir bok olmaz" hissiyatıyla çıktığım, canım yöneticimin beni yerin dibine sokup çıkardığı haftalık değerledirme toplantısının son on dakikasında kopmuşum zira mesajların ardı arkası kesilmedi. Buradaki arkadaşlar, İzmirdekiler... En son itiraf ettim " vallahi Tom kusura bakma benim kafa bir gitti, bizim orada deprem olmuş, normalde hep olur, alışkınız da, bu defa galiba ciddi zira ha boyna mesajlar geliyor, son on dakika silkelediysen beni, hiç hissetmedim, habern ola". O da bir korktu, hemen anneleri ara bana da haber et bak merak ettim şimdi dedi, toplantıyı kapattık.
Tam o sırada İlker geldi eve. Marketteydi, kasaptaydı saatlerdir "geliyorum" diyen lock down kararı öncesi stoklama işini hafta sonuna bırakmamak için oraya buraya savrulmaktaydı. Haberi almış, herkeslerle konuşmuş, merak etmeyeyim diye apar topar eve dönmüş. Annemlerle konuştum, korkmuşlar ama herkes ve her şey iyi, sorunsuz. Zamanla endişemiz kızgınlığa, hatta travmaların yüzeye çıkmasına dönüştü. Televizyonda izlediğimiz her kurtarma çalışması, can pazarı kesiti, beni biraz daha gerdi, en son "yok artık ben izlemeyeceğim" deyip kendimi korumaya aldım.
Ölmedim, yaralanmadım ama ben 99 depremini İstanbul'da yaşadım. Yirmi yıldan fazla oldu, depremin her saniyesi aklımda, hatta sonrası... Bazı bazı, buz pateni sahasına dizilmiş bedenler geliyor gözümün önüne, artçının birinde ayağımın dibine düşen avize geliyor aklıma ve "hadi lan demek böyle ölecekmişimiz" diediğim deprem anları ve bacaklarımın titremesi ve ablamın "sakın televizyonu açmayın" diye ettiği telefonlar geliyor aklıma, ayol elektrikler kesik açamıyoruz diye kaygısız iki günün ardından gelen elektrikler ve televizyodaki ilk görüntülerle Elvanla birbirimize sarılıp ağladığımız geliyor aklıma... Aklımdan hiç çıkmamış olduklarını fark ediyorum... Yirmi yıldan fazla olmuş bilmem nereye sürülecek akıl yok bizde ki, hala televizyona çıkıp deprem dersleri verenlere aval aval bakıyoruz, hala binaların altında can çekişenleri haber yapıyoruz, hatta kendine bakan diyen sefilin biri şov yapıyor canlar üzerinden.. Hala ya hala! yirmi sene geçmiş, daha dün gibi her yaşadığımız an, ama bir adım ileriye gitmemiş, bir ders alamamışız. Oh olsun diyemem, can bu, ama kızabilirim, hem de çok kızabilirim ! ve hatta küfredebilirim ... sizin yapacapınız işin taaaa!
7 yorum:
Gecmiş olsun Yeliz. Marmara depremini yaşayan biri olarak aynı senin gibi hissettim ben de. Üstelik twitterda görmüşsündür sen de, depreme karşı yirmi yılda hiç bir ilerleme kaydedilmediği gibi, zina yaptılar ondan diyen kafalarda da bi değişiklik olmadı 🤦🏼♀️
Yeliz çok merak etmiştim, sonra buraya bakmak aklıma geldi, geçmiş olsun.99 depremini göbeğinde yaşayanlardanım,ailemin yarısı İzmir de sevinsen mi üzülsem mi, gelecek depremlere şimdiden ağlasam mı.Duygularım o kadar karışık ki, sanırım çoğunluk gibi herşeyden bi haber ve mutlu olmak istiyorum.
Serap
Kaderci bir toplumuz ondan sanırım.Ya da akılsız. Yoksa beş katlı binaları yıkıp ''Dönüşüm ''adı altında 10 katlı binaları dikmez, güneş alan sokakları bina gölgeleri ile boğmazdık. 20 yıl önce yaşadığım 99 depreminden sonra açık alanlarda bekleştiğimiz yerler (kartal) şimdi 15-20 katlı binalarla doldu.İzmir'de aynı şekilde her geçişimizde daha yüksek daha sıkışık bir halde görüyoruz. Allah aklı fikir versin insanlarımıza da gelecek nesiller bari düzgün yaşasın.
Geçmiş olsun
Binaları yapanlara hiç bir şekilde doğru düzgün ceza verilmedi. Gidenler gitti. Halen dediğin gibi. Gazeteciler soruyor binaları yapanlar ile ilgili bir gelişme var mı diye sayın bakana. O da diyor ki şimdi bunları konuşmanın hiç sırası değil.
Sürekli aptal yerine konulmaya dayanamıyorum artık. Ama bir gerçekte büyük bir kesimin gerçekten aptal olduğu. Sosyal medyada kimi cezalandıracaksınız deprem Allahtan diye yazanlar var. Çıldırmamak elde değil. Sabır diliyorum hepimize.
bana da cok agir geldi. 99 depreminin icinden gecmistim otobusle onlar bir bir aklima geldi. Ama en fenasi yeliz, su an ailemizi kaybetmis olabilirdik biz de :( o 114 kisinin ailesi de bizim gibi insanlardi iste :( Dusunmeden edemiyorum :(
Gerçekten çok üzücü bir durum. bir daha yaşamak istemem...
Yorum Gönder