Ufaktan bir sitemle Post Covid'e keskin dönüşü sindirmenin benim için ne kadar zor olduğundan bahsetmiştim.
O günlerde sadece maskeleri atmaktan ibaret olan süreç zamanla normale dönmenin - çok affedersin - bokunu çıkardı ve her şey tam anlamıyla iki yıl öncesine döndü. Sanki o iki yıl olağanüstü bir şekilde yaşanmamış gibi, hiçbir şey olmamış gibi eskiye döndü, özellikle iş ortamında...
Düşünmeden edemiyorum, acaba beynimizin en güçlü yanı ne? Hatırlaması mı? Unutması mı? Ya da unutulması gerekenleri iyi seçebilmesi mi?
Hepimiz geçen iki yılı unutmuş gibiyiz…
İlk duyurular yöneticilerin en az 3, çalışanların 2 gün ofise gelmeleri beklendiği yönünde yapıldı. Pek kimsenin kulak astığını söyleyemeye gerek görmüyorum, neden çünkü insanlar belki pandeminin zorluklarını unutmuşlardı ama evden çalışmanın iyi taraflarını değil.
Hadi kabul edelim, sabah akşam trafikte geçirdiğiniz zamanı ailenize ve kendinize ayırabiliyorsunuz, iki toplantı arası ya da öğle molası çamaşırınızı yıkayabiliyor, akşam için makarna sosunu ocağa koyabiliyorsunuz. Tüm bunları veriminizi düşürmeden yapabiliyorsunuz.
"Peki neden şimdi ofise dönelim ki? "
Diyenler olduğu kadar, yalnızlıktan sıkılan ofisi bir sosyalleşme alanı olarak gören, ekiplerini bir arada görmek isteyenler de olduğu için şirketler post pandemiyi hibrit sisteme döndürmeyi çok önceden düşünmüşlerdi. Ortaya karışık bir düzen yapılmadıkça herkesi mutlu etmenin mümkünatı olmayacaktı.
Yeni düzenlemeler, eskiye dönüşte yenilikler yapmak gerekiyordu ki, insanlar yeniden motive olsunlar... Konfor alanı evlerinden çıkıp ofise gelsinler ya da gelmeseler bile geldiklerinde keyif alacaklarını bilsinler.
Sadece bireysel olarak şirketler değil, devletler de yeni kanunlar çıkardılar. Mesela, dört günlük çalışma. Her hafta sonu long weekend. Gerçekten olabilir miydi? Bazı şirketlerin geçmişte denediğini anlatmıştım, verimliliğin arttığı yönündeki araştırma sonuçları, devletler tarafından olumlu karşılanmış olacak, özellikle pandemi sonrası somut adımlar atıldı.
Dört günlük iş haftası, hatta mesai saatleri dışında mail telefon cevap vermenin yasaklanması kimi devlet için yeni değildi belki ama pandemi ile birlikte daha fazla ülkede uygulanır oldu.
Belçika da bunlardan biri. Dört günlük çalışma konuşuluyor. Uygulanabilirliği ise şöyle olacakmış: Ekibinizle anlaşıyorsunuz, öyle bugün ben yarın sen öbür gün beriki çalışmazsa işler yürümeyeceğinden en mantıklısı ekipçe birlikte bir gün belirlemek. Kontratınız değişmesi gerekiyor. Ama haftalık çalışma saatinizi değiştirmediğinizden maaş değişmiyor. Sistemden memnun kalmayıp eskiye dönmek mümkün, altı ayda bir kontratınızı yenileyebilirsiniz. Bizim Japon patronların uygulayacağını sanmıyorum yani en azından kendileri için ama Belçika'daki çalışanları hakkını talep ederse, tabii ki seçme şansı yok.
Bana çok cazip geliyor. Özellikle de telefon mail vs cevap verme zorunluluğu olmaması yani tam anlamıyla weekend kafası. Neden olduğunu anlatacağım ama önce kısa bir flashback, meslek hayatımın dörtte üçünü geçirdiğim Türkiye koşullarıma. Meslek hayatımın Arcalı kısmında yaz tatillerimi her hafta cumaları (bazen perşembeleri de) kullanmama izin verdiklerinde o kadar müteşekkir olmuştum ki, izin günlerimde olur olmaz her an aranmama, çocuğun eline ipadi kilitleyip oturup proje hazırlamaya bile ses etmemiştim. Şimdi dönüp bakıyorum da, ben Türkiye’deki hiçbir tatilimi telefonsuz sorunsuz geçirmedim. Kimse Yeliz tatilde rahatsız etmeyelim demedi. Genel müdüründen çalışanına …
Bu durum şimdi Türkiye’de değişti mi bilmiyorum, tek bildiğim o telefonların kimsenin hayatını filan kurtarmadığı gibi benim tatilimin içine ettiği.
Ve buna rağmen dediğim gibi o üç günlük kaçamakları çok severdim, hafta sonu 3 gün olmalı feryatlarım ve dualarım kabul görmüş gibi görünüyor.
Arca büyüdü, yazın yazlığa her hafta sonu kaçmak yok artık ama yine de ve hala aynı fikirdeyim. Arca’nın okulda olduğu ve kendime tümden ayırdığım bir günde hobi edinebilirim, dil öğrenmeye kendimi verebilirim, boş boş oturabilirim… ve zaten günde ortalama 1-2 saat fazla mesai yaptığım gerçeğini göz önüne alırsak, beş günlük iş saatini dört güne sıkıştırmak bana türk kadınına komaz:))
Not: halihazırda Belçika’da, eğer isterseniz kontratınızı 80% olarak alabilirsiniz, yani haftada bir gün gelmeme veya erken çıkma gibi… nitekim bizim Marijke böyle yapıyor, Magali de, kendi kahve ticareti girişimine vakit ayıran Felipe de… fakat benim için maaştan fedakarlık imkansız olduğundan ve de vatandaşlık vs olmadığından yeltenmedim, yoksa illa 38 saat çalışmak zorunluluğu yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder