1 haftayı doldurdum hastayım ama artık bitsin diyorum, geçmiyor.
Arca da sümüklendiydi, hatta geceleri ara ara ateşelndi ama hepimizden önce atlatıyor. Dün annemin yaşgünüydü, yazlığa gidecektik, çimlere yayılacaktık, Arca doğayla yakınlaşacaktı, biz mangal keyfi yapacaktık, olmadı gidemedik. Halbuki 1 gece önce aradım, kesin geliyoruz dedim, sabah "gelemiyoruz". İlkerin ateşi çıktı, Arca ter attı, uyandı, gün de zehir olmasın diye gitmedik.
Haftasonu resmen Arcayla aşk tazeledik. Bizbize... başbaşa...
Akşam Arcanın banyosu ... İkimiz de kötüyüz ama onun banyo yapması lazım, ertelemedik, iyi ettik, su kuşu, üzerindekileri çıkarmaya tahammülü yok, atlıyor suya. İnşallah denizi de geçen yılki kadar sever. Şimdiden akşam masallarından biri "Arca kumsalda". Zaten özlemiş, mayo bezlerini çıkardı, dağıttı, yaramaz düdük.
Arcanın uyuduğu zamanlarda, Tracy'nin yeni kitabını okuyorum, epey ilerledim. Seviyorum ben bu kadını. Doğumdan hemen önce ilk kitabını almıştık, Toddler zamanı ikincisi çıktı şansımıza. Test var. Aslında ebeveynler ayrı ayrı yapıyor, İlker daha yapmadı, ama benim sonucuma göre Arca = Kitap bebek. Gerçekten öyle. Şimdiye kadar üzerinde denediğimiz pek çok şeye uyum gösterdi. Düzeni seviyor, keyif alıyor.
Tracy ablamı şimdilik bir kenara bırakıyorum, çünkü başka bir mevzu var.
Bu haftasonu ilk defa denediğim birşey var. Bilmiyorum ne kadar doğru?
Arcanın bazı dokunmaması gereken şeyler var evde. Ötesi hep rahat. Cep telefonları ve kumandaları eline geçirse bile bize veriyor, oynanmayacağını biliyor. Ama bazen sınırları ne kadar zorlarım hesabı yapıyor. Örneğin saksı çiçekleri. "Arca dokunmuyoruz çiçeklere" diyorum, elini dokunacakmış gibi birkaç kere yaklaştırıyor, gözler bende. Bende hiç taviz yok , gözünün içine bakıyorum, parmak sallıyorum. Bir daha deniyor. "Anne ne dedi Arca?" diyorum, parmak sallama taklidi yapıyor. Sonra vazgeçiyor ama arada tekrar deniyor. Elindeki oyuncağı taşa vuruyor, eminim komşu rahatsız oluyordur, "anecim lütfen yapma ses çıkıyor, halıya vur istiyorsan" diyorum, alıp halıya oturtuyorum, halıdaki ses tatmin etmiyor, bir daha vuruyor, kızgın bakışımla bakınca elindekini al deyip bana veriyor.
Son hadisemiz çöp kovası. Dokunmaması gerektiğini biliyor, gözümün içine baka baka dokundu, sonra bir daha, oturdum karşısına "Arca çöpe dokunmuyoruz, eğer yaparsan seninle ilgilenmem." dedim. 1-2-3 e kadar saydım, elini çekmişti, bir daha uzattı. Kucağıma aldım. Odasına gittik, kapıyı kapattım. Yerde oturdu, ben de kapının önünde. Ne yaptığını görüyorum ama kesinlikle bakmıyorum, ilgilenmiyorum. Bu arada saati tutuyorum. 1 dakikayı geçmeyecek. Önce ağlamaklı oldu, sonra gözlerimin içine bakmaya ve beni güldürmeye çalıştı, sonra 2 defa baba diye seslendi. Biraz ağladı, ağlaması bitince kucağıma aldım. Tekrar mutfağa gittik. Baktım çöp kovasına döndü kıçını kendi tenceresinde yemek yapmaya devam. Aradan 1 saat kadar geçti, tekrar beni denedi, yine üçe kadar saydım, ve yine odasına gittik, yine ilgimden mahrum kaldı. Sadece 1 dakika. Bu yöntem "MOLA". Mahallenin en mutlu yumurcağı kitabında okumuştum. "Hayır"dan anlamadığı bir konuda 3'e kadar sayıp, ona süre verip eğer hala devam ediyorsa alıp bir başka mekana götürmek ve yaşına göre (1 yaş için 1 2 yaş için 2 dakika...) süre tutup o süre boyunca onunla ilgilenmemek, ona olan ilgine mola vermek. Onlar için en değerli şey annenin ilgisi ve o ilgi çok kısa bir süre bile mahrum edilirse, yaptığının sonucu olduğunu anlar diyor. Ancak süreyi uzatırsan unutur da diyor. Çok az zaman geçince ve sakinleşince neden böyle yaptığınızı açıklayın diyor. Ayrıca 1 yaş itibari ile bu mola olayına başlarsanız, 2 yaş gibi hareketlerinin daha tehlikeli sonuçlar doğurabileceği (örneğin yolda yürürken elini bırakmak, yola atlamak gibi) durumlarda sadece gözünün içine mola öncelerinde baktığın gibi bakmakla halledebileceğini söylüyor. Belki her çocukta vardır bilmiyorum ama Arca ne kadar kitap bebek olsa da ne kadar uyumlu olsa da bazen adını koyamadığım bir türe dönüşüyor. Yaramaz, haylaz, hareketli, huysuz?? İnatçı?? bilmiyorum. Ama terrible 2 bana hiç iyi sinyaller vermiyor. Beni kızdırdığı şeylerin farkında ve gözümün içine baka baka yapması hem de daha şimdiden korkutucu. Ayrıca kesinlikle ceza bağırma, kızma olsun istemiyorum (hayal dünyasındayım, değil mi?)Peki yapmaya çalıştığım bu yöntem ne kadar doğru? Uygulayan fikri olan?
Araya küçük bir Arca ile kuşlar fotosu...
Şimdi biraz da bizden, haftasonundan...
Cuma tuba evleniyor, cumartesi cansunun yaşgünü, Nurturia izmir buluşması yattı, 9 ayın çarşambası bu haftaya toplandı. Neyse... bir dahakine...
Ben evde olduğum zaman Arcanın gözü hiçbir şey görmüyor. Ahh beni mahvediyor. Beraber çamaşırları makinaya atıyoruz, beraber asıyoruz. Beraber çekmece düzenliyoruz. Son oyunlarımızda biri tahta bloklar, Kuzunun annesi almıştı, pek oynamıyordu, şimdi sürekli elinin altında. Ses çıkaranları ve çıkarmayanları ayırıyoruz. Üst üste koymaktan ziyade yıkmayı seviyor. Sonra ayak savaşı, buna kuduruyor. Ben ayağımın ilk 2 parmağı arasında onun ayağını sıkıştırıyorum, yedim ayağını yapıyorum, çıldırıyor. Ce-e demiyor be-aaa diyor, perdeler haşat!! Balkon hastası, ablaları havhavları çağırıyor. Akşam yemek yapayım dedim, İlkerle yarım saat durmadı. "annih, annih" diye mutfağa geliyor. Sonra çıksın tencereler, saçılsın çekmeceler. Mutfaktan çıkmışım, gelmiş beni göremeyince oda oda aramaya başlamış. Artık süt içmeye başladı. Akşamüstü öğününde önündeki fincana bebe bisküvisini batırıp kendi yiyor. Ben sadece sohbet ediyorum. Cebren ve hile ile süt içiriyoruz:) Yemekleri de kendi kendine yiyor bazen. Kaşık zor ama çatal başarılı. Bu aralar pek bi relax durumlardayım, kirlenmiş batmış takmaz vaziyetteyim. Zaten ben yedirirken de batırıyorum üstünü başını, bi öğrenemedim temiz yedirmeyi, bari o keyif alsın.
Yazı bitti ama bu eğitim mevzusu hakkında bilen fikri olan beri gelsin bacılar, görüşlerinize, eleştirilerinize açığım...
5 yorum:
ay ben unuttuğum kızları nasıl eğittiğimi ama iyi eğitmişim yaf, sonuçlar iyi çıktı heheeh.
Annenin doğum gününe gidemediğine üzüldüm ama hastalık bu, nasılsa çook gidersiniz yazlığaz.
Aslanım Arca terbiyeli bir çocuk bazen her şeyi kitabına uymaz uydurulamaz. Ama sanırım sen iyi bir yoldasın... Şu mola işini Cancan'a uygulayalım bakalım. O da telefonun fişini çekip, dünyayla iletişimimizi koparıyor:)))
Yeliz merhaba,
Ben Tuna'da deniyorum bu metodu sadece ilgilenmemek yerine büyümesi sebebiyle ona sakinleşesiye kadar burada kalacağımızı ama tekrar yaparsa daha uzun süre kalacağımızı söylüyorum. Tamam deyip söz veriyor. Ama dediğin gibi tekrar deniyor. yalnız faydasını gördüm 3 denemede vazgeçiyor.
Benimde sorunum alışveriş merkezlerinde orda tutabileceğim bir yer yok.
sevgili lale,
dün aynı sahneler yaşandı, pek başarılı geçtiği söylenemez, bakalım, denemeye devam.
ömer tunanın annesi, senin yönteme benziyor biraz, ortamdan uzaklaşıp sakinleştirmek... umarım işe yarar, ara sıra sıkıntı oluyor
yelizcim
bence doğru yoldasın. biraz daha büyüyünce odanın bir köşesine göndermek metodu uygulanıyor mesela. arca daha küçük, hem süre hem de yöntem itibariyle ben çok beğendim, benim ufaklıkda da uygulayacağım ileride.
bizimkine şimdi hayır'ı öğretmeye çalışıyoruz ama ilk günler sırıtarak uzaklaşıyordu hayır dediğimiz şeyden, şimdi hiç kazımamaya başladı. :)
Yorum Gönder