Ne diyecektim? Beyaz pantolon. Çok pis koydu yeminlen! Hiç girmediğim bir mağazaya girdim Cuma gunu Kesimlerini kalıplarını zinhar bilmiyorum, o mağazanın çözmeziyim. Hem 36 hem 38 hem de 5 tip pantolon alınca deneme kabininde kalma rekoru kırdım. Mağaza yetkilileri kim bilir hakkımda ne düşünmüştür.
Uzatmanın manası yok, paçasını kıvırabileceğim, altına babetimi üzerine çizgili t-shirt’ümü giyip “French Kiss” filmindeki Meg Ryan tiplemesinin taklidine soyunacağım (giyineceğim:P) beyaz pantolon için karar vermem gerekiyordu.
Tamam elimizde ne var? 36 beden… düğme kapanıyor, fermuar çekiliyor. ,iyi hoş da … basenlerden pörtlüyor. “evet giyebiliyorum ama allahım nolur dikişleri sağlam olsun” duruşu… Tam “aldım çıkıyorum, nasıl olsa 1-2 kilo veririm” derken arkamı döndüm ve şahane bir don silueti ile anında 38 bedene çark ettim. 38 beden içinde hafiften yüzme durumları var ama lanet hazır giyim sektörü 37 beden üretmiyor.
Her şeye çare bulundu, büyük bedenler için butikler bile var ama 37 beden üretmek kimsenin aklına gelmiyor. Bak ayakkabıda çözdüler olayı. Nitekim senelerdir 36 dediğim ayak 35,5’muş.
Ayakkabı deyince o 9 west’e bir temiz küfredesim var. Kardeş ayak küçük ama taraklı, niçin kalıplarını biraz geniş tutmuyorsun? Ayrıca bir babete 137 tl verdikten sonra ben o babeti giyer miyim sokağa yavrım. Bir de indirimli fiyatı bu. Sen sezon başı şişir fiyatları sonra gerçek fiyatına indir. Yedim mi yemedim tabii.. İlker’in ısrar kıyametine rağmen an itibariyle ayakkabım yok, a dostlar.
Neyse pantolon diyordum. Çok pis koydu 38 beden olmak. En son hamileliğimin ortalarına doğru böyle bir 38 beden şokuna girmiştim. Neyse, mağazadan çıkıp Hisarönü’ne yürüyüp balık malzemeleri alışverişi yapan İlker’le buluşmam lazım. Beni on kadar pantolonla giyinme kabinine yolcu eder, benimle helalleşirken, “Hisarönünü bulursun değil mi?” diye sormuştu. “Bana ? Benim gibi kadına? Ulen sen ananın eline yapışmış bir elma şekeri ile kandırılıp Kemeraltına alışverişe getirildiğinde ben en ücra sokaklarını avucumun içi gibi biliyordum. Bir defa kaybolmadım be! PEH!” şeklinde bir bakış atmışım, cevabı beklemeden vınladı.
Gel gör ki, bulamıyorum Hisarönünü. Aklım götümde tabii. Evet 38 beden olmuş götümde. Ulen ben 38 beden giyecek kadın mıydım be! Diye diye… bir güzel yolumu kaybettim. İlker’i arayıp kayboldum da diyemiyorum. Kaldım öyle… Esnafa bile sorup yiğitliğe bok sürdürmemek şahsi tercihim tabii ki… Zira bu yaşıma geldim katiyen Kemeraltında yer adres sormam. Koklayarak bulurum. Vallahi bak, bana biri bir yeri sorsa, katiyen tarif edemem. Ama alır seni o adrese götürürüm, elimle koymuş gibi adresi bulurum. Zaten götüm büyümüş, bir de üstüne Kemeraltında yer tarif ettirirsem, depresyona girerim şerefsizim!
Döne döne buldum tabii ki… Ama hala İlker’e kısa süreli kaybolduğumdan bahsetmedim zira ömrü yeterse Arca’nın torunlarına bile anlatabilir.
10 yorum:
Hahahahahah :D Ben tam bir 38 beden olamamış biri olarak sana sonsuz katılıyorum. Götüm 38i doldurmuyor, Beli yan simitlerden ötürü çılgın oturuyor. Sırf bu sebepten pantolon falan almıyorum. Yazıklarım olsun firmalara. :D
French Kiss'in ardından uzunca bir süre taklit etmiştim ben de Meg Ryan tarzını :) Çok çok beğendiğim, şimdi okuyup hatırlayınca bile gülümseten bir filmdir benim için.
O babetlerin fiyatlarına ben de deli oluyorum bu arada!
kış diyedir o kuzum.. şimdi bahar verdin erir o popo merak etme.. hem bu kumaş pantolonların çamaşır gösterme merakına sinir oluyorum ben ya..leyn gizlemek için giyoruz seni ne diye malı ortaya döküyorsun..
Ah ah benimde bir 40 beden beyaz pantolonum var benettondan hemde ama hurcun derinliklerine gömdüm kendisini , hala cıkarmaya cesaret edemiyorum , hele şu son hafta çikolata yeme konusunda deliliğe vardırmışken olayı .
Bu yazda beyaz pantolonsuz gecer diyen arkadasların var bak:)
ilker bloğu okumuyor mu kuzum :))))
Aynı durum ya bel 36, popo 38 üzerime tam olan kumaş pantolon hiç bulamam. Kardeşim bu kotta oluyorda neden kumaşta olmuyor...:))
Aynı durum ya bel 36, popo 38 üzerime tam olan kumaş pantolon hiç bulamam. Kardeşim bu kotta oluyorda neden kumaşta olmuyor...:))
kemeraltında koklayarak yon bulmak gayet mantıklı. o zahmetsiz balıkçısını ben de oyle buluyorum misal. kuş boku kokusunu aldın mı dumduz gideceksin. kahve kokusunu takip edip hisaronune gidip ordan da turşu ve peynir kokusunu izleyip havra sokağına gidebilirsin. canım kemeraltı çekti valla :)
Yorum Gönder