7 Haziran 2014 Cumartesi

"Çocuklarımızın güvenliği için onları nasıl bilinçlendiririz?" : Kitaptavsiyeleri

Giriş:
Siz birazdan uzun uzun yazacaklarıma bakmayın.
"Çocuklarımızın güvenliği için onları nasıl bilinçlendiririz?" sorusuna kafa yorarken karşıma çıkan iki tane kitap var. 
“Sır Versem Saklar mısın?” kesinlikle tavsiye ederim, soru cevap şeklinde bir kitap ve çocuğun katılımını sağlarken aklında da yer ettiğine inanıyorum. Diğeri bir hikaye kitabı; “Çağlar tanımadığı insanlarla bir yere gitmez” bu da çocuklara tanımadıkları ya da çok az tanıdıkları insanlara güvenmemek gerektiğini anlatıyor. Kitapların künyelerini yazının sonuna yazdım, link verdim.

Kitap önerileri yaptığıma göre, Arca cücesinin incilerini anlatabilirim:)
.................................
Arca eskiden kitap seçmezdi, ne getirir koyarsam önüne, büyük bir iştahla benimserdi kitabı.



Resimlerini inceler, iyice meraklanınca da önce ismini sorar kitabın, sonra okumamı isterdi. Belli bir dönem sanırım bir buçuk iki yaş arası, bir oturuşta üç saate yakın okutturdu. Evdekiler ve yakın akrabalar sıradanlaşınca misafirliğe gelenler nasibini alırdı. Kanımca bizim eve misafir gelip de kitap okumayan yoktur. Bunlar meğer hep konuşma öncesi alıştırmalarmış. Yaşadığı her olayı okuduğumuz kitaplara bağlamaya başlayınca araştırmıştım uzman arkadaşım öyle demişti.

Kitap benim yumuşak karnım, almazlık edemiyorum. Bu huyum sonunda hatırı sayılır bir çocuk kitaplığına vardırdı işi.

Arca hala kitaplara çok düşkün. Kütüphaneye “ödünç alma”dan hoşlanmadığı için mesafeli dursa da kitapçıda saatler geçirmek müthiş bir aktivite hala.

Gel gör ki iyice seçici bir velet olmaya başladı.

Çocuk tecavüzlerinin gündemimize bomba gibi düştüğü günlerde, kitap araştırmasına başlamıştım. Çok güzel eleştiriler aldığım “Sır Versem Saklar mısın?” derhal siparişe dahil oldu ve kargonun getirdiği akşam Arca’nın beğenisine sunuldu.


Her zamanki gibi resimler incelendi, artık az çok okuyor ya, kitabın adını okudu, hafiften kıllandı. Derhal uzattı; “oku” buyurdu. Kitabı önceden okumuştum. İnteraktif bir kitap yani okurken soruları çocuğuna yöneltiyorsun ve çocuk da cevap veriyor sana. Öncelikle iyi sır ve kötü sır nedir, hangisini annemize babamıza söylemeliyiz… gibi sorularla aradaki ayrımın yapılmasını amaçlıyor.  Sonra da çocuğa soruyor, senin kötü sırrın var mı?

Kitabı güzelce okuduk, tartıştık, Arca sorulara içtenlikle cevap verdi ve çok şükür ki umduğum cevapları verdi. Ancak bir noktaya takıldı. Bir kız çocuğu yerde oturuyor ve oyun oynuyor, büyük eller ona dokunmak üzere…

Hep biz mi soracağız, o sordu.
“Bu kim?”
Boktan bir cevap “Kötü birisi”.
“Ne işi var kötü birisinin evde?”
“Hmm belki evi değildir orası, belki başka bir yerdir, olamaz mı?”
“ Yok ev gibi baksana oturmuş oynuyor”

Galiba en doğru cevap “bazen evimizde bile iyi sandığımız ama bize kötülük yapabilecek birileri olabilir, kötü hissettiren her davranış kim yaparsa yapsın mutlaka büyüklerine anlatmalısın” olurdu ama sanki bu cevabı versem iş daha da uzayacak gibi geldi. Ben biraz geçiştirmiş oldum, o biraz üstelemedi, kapandı. Galiba biraz da güvensizliğin boyutlarını abartmak istemedim.

Kitabı bitirince, “bu kitabı beğenmedim” dedi.
“Hikaye gibi değil, karşılıklı sohbet gibi” dedim, maksat deşeyim azıcık nesini beğenmedi yav!
“evet hikayesi yok, ben Vahşi şeyler ülkesinde gibi kitaplar seviyorum, hayvanlı, Cadı Vinili seviyorum. Bunu sevmedim bir daha okumayalım”

Peki. Okumadık. Ama ben aynı siparişte başka bir kitap daha almıştım. “Çağlar tanımadığı insanlarla bir yere gitmez” Allahtan bunun hikayesi var.

Aradan birkaç hafta geçti, bir akşam bu Çağlar çıktı ortaya. Yine resimlerine bakıldı, kitabın ismini – yok onu okumakla uğraşmadı - bana okuttu sonra da “sana böyle kitaplar alma demiştim” dedi.

Nasıl ya? Ulen anladı mı mesajı başlıktan? Neden şimdi böyle dedi? Neden bu tarz kitaplara mesafeli? Bir şey mi var? Allah seni inandırsın, aklımda deli sorular. Bir taraftan bir sorunu olsa çakardık, hal hareketleri belli ederdi, diyorum, bir taraftan neden neden?

“Harbiden neden yav? Hikayesi var bunun, neden?” deyiverdim.  
“Canavar yok, Cadı yok, hayvan yok! Bak baloncu dede’ye azıcık insan var, hep hayvan! Bu hiç eğlenceli değil!” dedi.

Seçiciliğine, eğlencene sıçayım senin yer cücesi! Aklım çıktı yav!


Yani bacım bunlar böyle, artık beyefendinin beğenilerine uygun kitaplar alacakmışız. Yok öyle kafana göre!

Kitapların künyesi;
Yazar, Çizer: Christian Tielmann
Yayınevi: İş kültür yayınları

Yazar, Çizer: Jennifer Moore Mallinos
Yayınevi: Redhouse Kidz yayınları

1 yorum:

Bezen Hindistan dedi ki...

Caglar...kitabini ben de alayim deneyeyim. Ara ara soruyorum Laraya, disarida oynarken biri gelse gel seni annene gotureyim derse ne yaparsin falan diye ama hatundan hemen karsi soru geliyor: birisi arkadasinin yuzunun maskesini takip sirtina da bir alet baglayip onun gibi konusursa asil o zaman ne yapacakmis falan, aninda boku cikiyor isin. Mesaji gectim ana soruya geri donemiyoruz.