Okulun kaynaşma brunch
şeysindeyiz… Dediğim gibi biz muhteremle pek kaynaşamadık. Zaten bakma buradan
böyle car car konuştuğuma ben biraz asosyal bir tipimdir. İlker desen az
bildiği ortamlarda az konuşur. O etkinliğe gittik, oturduk, bizim oğlan zaten top
tepmeye gitti, biz kafa kafaya muhabbet ettik birbirimizle. Millet evvelden
kaynaşmış zaten. Bunlar çocuğunu okuldan alan, aldıktan sonra da birlikte Agora’ya
filan geçip takılan anneler, çoğu zaten çalışmadığı için çay kahveye gidiyorlar
birbirilerine, yani muhabbetleri zaten var. Ben insanların yüzlerini bile
aklımda tutamıyorum. Allahtan ablamın ortaokul arkadaşı İnci var, Arca’nın
sınıf arkadaşının annesi, bir de kitap kulübünden Hümeyra, o kadar. Neyse biz
de etkinliklere katılım gösterdik, ben totomla balon patlattım, İlker dalgasını
geçti, o halat çekme ekibindeydi, bizim sınıf kazandı, filan…
Günün sonunda bizim
çocuklar Almanca şarkı öğrenmişler, söyleyip dans edecekler. Nasıl şirinler,
yersin. Benim boy da kısa ya, tünedim bir şemsiye gölgesine, benimkini
kesiyorum uzaktan. Şarkı da bitmek bilmedi, sıkıcı. Etrafıma bakındım bir an,
allah seni inandırsın, gösteriyi izleyen tek kişiydim! İstisnasız herkesin
elinde cep telefonu, video fotoğraf çekiyor. Niye ki? Ana baba oradasınız zaten
izliyorsunuz, sonra zaten çocuklar da bitse de gitsek modundalar, hepsinin aklı
oyunda, bir adanmışlık yok yani…
Bak hatta ben de onları
çektim telefonla. Çocukların tarafından bakarsan, cep telefonlarına şarkı
söylüyorlar, bir göz teması bile yok ana babalarıyla. Ya da onlarla
eğlenmiyorlar, sadece telefona poz veriyorlar.
Anı yaşamak yerine, sonra
aynı duyguları yaşatmayacak ve fakat tekrar tekrar oynatılabilecek anlar
yaratmak mı yaptıkları?
Yargılamıyorum tabii ki,
ne haddime? Hem ben değil miyim, sosyal medya fenomenciği? Hem ben değil miyim,
çocuğunun fotoğraflarını bırak anneanne dedesiyle, hiç tanımadığım insanlarla
paylaşan? Benim tabii ki…
Ama sana bir şey diyeyim
mi? Bu telefonlar bu kadar şahane çekim yapmazken biz bu kadar manyak değildik.
Fotoğraf çekerdim ben. İyi bir makinem var, fotoğrafçılık kursuna gittim ve
belki yüzlerce fotoğraf çektim. Sonra ne oldu? Cep telefonları o kadar pratik
geldi ki, makine kenara bırakıldı. Cep telefonuyla çekiveriyorsun, elini yüzünü
düzeltip hemen paylaşıyorsun. Zahmetsiz…
En son yıllık geleneksel
yılbaşı ağacı süsü fotoğraf çekimi – hani yıllardır hep makinemle yaptığım
çekimi – cep telefonumla yaptığım gün anlamalıydım… Rezilsin yeliz, o makineye
verdiğin paraya yazık!
Kıssadan hisse, size anı
yaşayın, her miktiri boktan saniyeyi de cep telefonu ekranından izlemeyin,
demeyeceğim. Sadece ben artık her miktiri boktan saniyemi cep telefonu ekranıma
hapsetmeyeceğim ve bundan gayri blogda gerçek fotoğraf makinesi ile çekilmiş,
gerçek fotoğraflar kullanacağım. Siz özgürsünüz:P
Bu da “Kasım’da ne
yapmalı?” postuna son madde olsun… İlk maddeyi hepimiz biliyoruz diğerleri az sonra :)
2 yorum:
kesinlikle katılıyorum... kendi adıma bazen ben de alakalı alakasız herşeyi çekerken yakalıyorum kendimi ama sonra fark ediyorum ki Hüma acayip sıkılıyor bu durumdan.. sonradan izlemek hoşuna gitse de o anın "an"lığını kaçırıyor...
Fakat bu fotoğraf çok iyi olmuş! Kaldır kafanı da çocuğuna bak değil mi, zaten çocuklarda pozcu oldu bizim yüzümüzden:(
Yorum Gönder