10 Şubat 2016 Çarşamba

İstanbul'da çocukla tatil: Kidzania, Legoland, Sealife, Jurassic Land

Zeynep’le çocukları İstanbul’da açılan Legoland’e götürme fikrinin ilk ne zaman şekillendiğini hatırlamıyorum. Sömestr tatili olsun dedik, bir nevi karne hediyesi gibi. Sadece Legoland’e değil Kidzania ve bunun gibi çocukların seveceği ve İzmir’de olmayan oyun/etkinlik merkezlerine gidecektik. Hatta kocaları bırakalım, anne çocuk olarak gidelim, hem daha az maliyetli olur diye düşündük. Toplu taşıma ile ulaşımı sağlardık, fazla da kalmayacaktık zaten üç gün yeterdi. Akşamları çocukları erken uyuttuk mu, otel odasında ayağımızı uzatır şarabımızı yudumlarken sohbet ederdik… Şahane bir plan!

Nasıl oldu, ne olduysa oldu, bir gece Zeynep'lerdeyken birkaç biranın üzerine elimde telefon, hepimizin biletlerini satın almaya başlar buldum kendimi. Ama işte o birkaç biradan ve etraftaki kalabalığın lakırtısından mıdır bilinmez, Poyraz'a bilet alacağım diye gitmiş, Arca’ya iki bilet satın almışım! Beş dakikada e-biletlerimizi kestiririm diye atıp tutarken kırk beş dakika telefonda hatamı düzeltmeye çalıştım. Neyse bilet işi halloldu. Oteli de bizim İTÜ’nün Maçka tesislerinden hallettik, uygun fiyata, hop oldu bitti.

İlker’le Tufan’ı bırakmayacaktık, cümbür cemaat İstanbul’a gidecektik. Eh o zaman bir araba kiralayalım tam olsun dedik.

Program netleşti. Cumartesi İstanbul Forum’daki dinozor şeysi (sahi ne o? Müze? Gösteri?) ile akvaryum. Jurassic Land, hayatta bir defa gitmenin yeterli olacağı bence manasız bir yer. Gerçi çocuklar sevdi. İyi canım tamam illa bizim sevmemiz gerekmiyor, onlar için gittik zaten. Ama akvaryum (Sealife) şahaneydi. Vatozların beslenmesini izledik, sonra çocuklar ellerine denizyıldızı aldılar, hemen her canlının fotoğrafını çektirdiler. Akvaryum günün yıldızıydı.
Denizyıldızını elinde tutarken...

Ve gece gıda turizmi başladı. İstiklal Caddesine yakın olacağız da lezzetlerinden faydalanmayacak mıyız? Mümkün değil! Öğrenciyken kullandığımız Maçka parkının üzerinden geçen teleferiğe bindik. Çocuklar için ilkti, uçak kadar olmasa da heyecanlandırdı. Sonra Gezi Parkından Taksime yürüdük. Yediğin içtiğin senin olsun diyenler bundan sonrasını okumasın. Islak hamburger ile midemizi sıvazladık, sonra döner, üzerine midye tava bira, sonra Beyoğlu çikolatası, İnci Pastanesinden profiterol (kapanıyor diye ağlamaklı olmuştum), lokum… Galiba çatlayacaktık.

Pazar sabah için Kidzania’dan bilet almıştık, erkenden damladık. Ama asıl sürpriz babalardan geldi, o akşam meğer GS maçı varmış! Bizi Akasya AVM’ye bırakıp çocuklara çaktırmadan bilet almaya gittiler. Biz anneler için Kidzania pek mutluluk verici değildi, baştan söyleyeyim. Tamam, olay çocukların olayı lafım yok ama arkadaş çocuklar yedi yaş altı diye zaten girmek zorundayız ve bizden para alıyorsun, eh bari bir çay kahve bileti vereydin elimize. Ayakta dikilmekten helak olduk. Erken seans olmasına rağmen çocuklar sıra beklemekten şikayet ettiler ama her girdikleri yerde müthiş eğlendikleri için fazla üzerinde durmadılar. Bizim gibi tecrübesiz organizatörlere göre yine de iyi kotarılmış bir etkinlik oldu. Fakat şu kadarını söyleyeyim, o kadar reklama maruz bırakılıyorsunuz ki, bırak para almayı size üstüne hediye para filan vermeleri lazım. Çocuklara tam bir kapitalizm dayatması! Çıkışta İzmir’de olsa ne para kırarlar diye konuşuyorduk ama olmadığına sevindim açıkçası, çocuklar sürekli gitmek ister ki, tam para tuzağı.
Benzin istasyonunda "çalışırken"

"yangın söndürürken"

Aslında o gün ikinci durağımız Oyuncak Müzesi olacaktı. Fakat iptal ettik, zira İlkerler bilet bulmuşlardı, çocukları maça götüreceklerdi. Önceden öğrenmemize rağmen sürprizi babalara bıraktık. Müzenin iptalinden sonra hafif buruklaşan Arca’nın eline bileti verdi İlker ve “oku bakalım nereye gidecekmişiz” dedi. GS-G.Antep maçı. Var ya kopan kıyameti görecektin. Bir ara yavrucak elini kalbine götürdü, “annem kalbim küt küt atıyor, çok heyecanlıyım” dedi. Oğlan çocuklarının maç heyecanı, vitrinde hayatının ayakkabısını görmüş alışveriş tutkunu kadın heyecanına muadil midir acaba? İkisi hakkında da hiçbir fikrim yok! Müze iptali tabii ki unutuldu, arabada derhal gözler kapatıldı ve öğleden sonra uykusuna yatıldı. Enerji toplanmalıydı. Akşamüzeri babalar ve oğullar maça yollanınca biz de Zeynep’le Nişantaşı’nda gezdik, yemek yedik sohbet ettik. İyi ki babalar da gelmişti ya, yoksa bu kaçamağı nasıl yapardık? Müthiş iyi geldi.
MAÇ!

Pazartesi son durak benim heyecanla beklediğim Legoland’di. Arca Lego Creator serilerini tek başına kitapçığa bakarak hızlıca yapabilmeye başladığından beri ilgisini yitirdi. Yapıyor ve sergiliyor. Yeni bir şeyler yapmak farklı tasarımlar üzerine uğraşmak, modifiye etmek filan hak getire! Evde binlerce parça var ama yaratıcılık yok! Açıkçası bu duruma sinir oluyor ve Legoland’de bununla ilgili aydınlanacağını umuyordum. Sonuç? Tam bir hayal kırıklığı. Legoland gerçek anlamda gereksiz bir yermiş. O kadar legoyla evde de oynuyor.

Geçen akşam Arca ile tatili irdeliyorduk; o da Legoland’i hiç beğenmemişti. Son sıraya onu koydu. Dinozorlar eh işte! Akvaryumla Kidzania’yı sevmişti de asıl mutluluk maça gitmekti. Sahanın dibinden hastası olduğu futbolculara elini uzatacak kadar yaklaşabilmesiydi, stadın atmosferini görmesiydi. Hani yani Kidzania’yı Point Bornova’da açacaklarını, akvaryumdaki balıkların büyük kısmını bizim denizde de görebileceğini varsayarsak, eh dinozorlarla legoland de tırt çıkınca biz cümbür cemaat bir GS maçı izlemeye İstanbul’a gitmiş olduk.

Olsun n’apalım, değişiklik oldu.

Şahsi görüşüm, - şimdiye kadar sanki şahsi görüşümü bildirmemişim gibi:P - bunlar hep para tuzağı. Çocuğuna para kazanıp harcamayı mı öğretmek istiyorsun? Pazara götür, ya da evde yapacağı ufak tefek işlerden kumbarasına para at! Dinozor gösterisine götüreceğine, arkeoloji müzesine götür, plastikten dinozor maketi ne ya:)) Legoland? vallahi o paraya bir iki set lego creator satın al daha iyi ya da okuldaki lego kursuna göndereydik mesela, bomba! Akvaryuma hadi laf etmeyeceğim, o da lafımdan eksik kalsın. Havalar ısınacak hayırlısıyla, yazlığa filan götürürüz cüceyi maçı da bahçede yapar:))

2 yorum:

Gulcin dedi ki...

Yeliz ne guzel dusunuyorsun ya.
Kidzania bizim burada Londrada da var. Guuhlar halinde giriyor cocuklar. Eminim cok egleniyorlardir ama ben de sana katiliyorum para tuzagi. Evet cocugu bence de pazara gotur. Mumkunse hep gotur. Hatta al yaninda ofise gotur, nerede calisiyorsan ina gotur. beleiye otobusune bindir biletci amcayla konusmasini sagla. Mahalledeki bakkalin yaninda dursun mesela. bunlar hep esnaflik oldugu icin turuyor bence. her durumda idolumsun be!

Pratik Anne dedi ki...

Yeliz, Havalar isininca atlayin gelin. Bizim burada yanyana sahane akvaryum, planetarium ve tarih muzemiz var. Ustune bir de dunyada 1. bir sanat muzemiz ve bilim muzemiz var. Cogu da ellemeli mincirmali. Arca da bayilir, sen de. Sanirim Kidzania benzeri seyler cocuk muzelerinde var ama giris ucreti ile bedava.