18 Haziran 2018 Pazartesi

"ne Fransızcası ya!?"

Bizim öğrenciliğimizde kolejlere ilkokuldan sonra sınavla girerdin (her parası olanı da almıyorlardı yani). İzmir'in iki köklü Fransızca eğitim veren okulu Tevfik Fikret ve Saint-Joseph'e gidebilme ihtimalim olduğunda hiç düşünmemiştim, "ne Fransızcası ya? İngilizce tamam işte."

Fransızca ile yollarımız Arca'ya okul seçme aşamasına gelinceye kadar kesişmedi. Özel okula yazdırmaya karar verdiğimizde, dedik ki, önce İngilizceden farklı bir dil eğitimi alsın, sonra nasıl olsa öğrenir. Yine karşımıza Fransızca seçeneği çıktı ve ben yine "ne Fransızcası ya", dedim, Almanca oldu. Çekirge bir sıçrar iki sıçrar, kaderimizde Fransızca öğrenmek varmış demek. Şimdi yaş 40, ben Fransızca öğreniyorum (öğrenmeye kasıyorum desek daha doğru olur). En nihayetinde burada yaşamanın da bir fırsatı işte, yoksa bu yaşta kimse bana Fransızca öğretemezdi.

Birkaç haftadır bulabildiğim her boş vaktimi (işe otobüsle gidiyorsam yolda, kursa giderken tramvayda, evde...) Fransızca çalışarak geçiriyordum. Bloga da anadilde olduğundan yanaşmıyordum, demeyeceğim, birkaç yazı taslakta, elini yüzünü düzeltip yayınlayacağım. Günün çorbası overdose loading...

Bu hafta sonu konuşma sınavı ile birlikte kur bitti. Sonuçtan ziyade (ki pek iç açıcı değil) süreçten keyif aldığım bir eğitim oldu. Hayatımda ilk defa bir eğitimin sonucunu (notunu) umursamadım. İlginç bir deneyimdi. Tek derdim sokakta, mahallede birkaç kelam edebilmekti.

Ettiğimi sanıyordum, kruvasan sipariş ettiğim kibar kantin çalışanımızın övgü dolu tepkileri de bu yanlış kanıda etkili olmuş olabilir. Kendisi gerçekten çok hoş bir hanım. Aslen Portekizli. İngilizce biliyor ve bence oldukça iyi konuşuyor. Sandviç, kruvasan ve kahve kısmında görevli. Beni Belçikalı sanan, Türk olmamdan ayrıca hoşlanan bu ablamızı fransızca konuşacağım zaman uyarıyorum, diyolag şöyle gelişiyor.
Ben: günaydın (ingilizce)
O: günaydın (ingilizce)
Ben: Şimdi Fransızca konuşacağım, hazır mısın? (tabii ki arkamda sıra uzun değilse) (ingilizce)
O: - hazır ola geçerek- hazırım, başla (ingilizce)
Ben: - epey bir zaman geçtikten sonra - Bir kruvasan bir de kahve lütfen - ve bunu söylemem de en az birkaç dakikamı alıyor.
O: Tres bien!

Sonra benim totom kalkar tabii! Ama iş tanımadığın bir Belçikalıyla (markette, belediyede) diyaloga gelince çuvallıyorum.

Sınavı da bitirdik ya, özgüven tavan, Fransızca kasacağım. Markete girdim. Kasiyerle konuşuyoruz.

Kart soruyor evvela, ben yok diyorum. Sonra bir şey soruyor, ikinci cümleden sonra tekliyorum, tüklüyorum, adam kibar, "İngilizce?" diyor, "hay allah razı olsun" diyorum, İngilizceye dönüyoruz sohbet muhabbet laf "memleket nere bacım"a kadar geliyor, "Türküm" diyorum. Onbeşmilyonuncu defa "hadi canım" bakışını üzerimde hissediyorum, üstelik de " yok ya hiç Türke benzemiyorsunuz" geliyor peşi sıra açıklıyor, "yani ten rengi, saç göz yani hiç Türk değil" diyor, öyle sıkmış olacak ki beni bu "hiç Türke benzemiyorsun" muhabbeti, öyle bir "vallahi türküm" demişim ki adam, kimliğimi göstereceğimi sandı, "yok yok size inanıyorum ama sadece gözlerime inanamıyorum" dedi puhahahah...

Fransızca eğitimimden beklentim:
1. Harf enflasyonu olan bir dilin (eau yazıyor o okuyor, pratik ol be kardeşim!) telaffuzunu çözmek
2. Okulda Fransızca dersleri başlayan cüceye yardımcı olabilmek (sınıf arkadaşlarının anadilleri Fransızca olunca sokak - oyun dilini benden iyi biliyor:P)
3. Komşularla, belediyedekilerle konuşmak (henüz nasip olmadı)
4. Fransızca biliyorum havası atmak (ay hadi inşallah!)
5. Beni Belçikalı sanıp yol soranlara Fransızca tarif edebilmek (ki memleket nere-aa hiç Türke benzemiyorsun- muhabbetlerine girmemeyi başarabilmek!)

Yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerim :)



6 yorum:

küçük Joe dedi ki...

ahahhaha fransizlara pratiklik sormak mı, eau ve huile gibi desem ? bütün bir imparatorluk inşa etmişler bunun üstüne, sadece o kadar diyorum :D Kolay gelsin :D ahahahahaha

asli@b dedi ki...

Bir İzmir Tevfik Fikret Mezunu olarak kolaylıklar diliyorum Yeliz'cim :)

yeliz dedi ki...

yok yok asla yok! illa zora sokacaklar. Hani oturmuş düşünmüşler, bir dili nasıl daha zor yapabiliriz sonra Fransızca çıkmış ortaya benim net görüşüm bu:)

yeliz dedi ki...

ay gideydim belki aynı sıralarda okurduk:) Ah kafam ah!

Adsız dedi ki...

Francızca'yla ilgili bir anı da benden gelsin o zaman. Sanırım ilkokul 3'teyim. Demek ki sene 1983. O yıllarda Hürriyet'in Kelebek ekinde bir fotoroman furyası var. İlk seride de Çalıkuşu yayımlanıyor ve başrolde de Sezen Aksu. Ben de o zamanlar acaip bir Sezen Aksu hayranıyım ve Çalıkuşu da malum Notre Dame De Sion mezunu. Allahım, ne çok hayaller kuruyorum "keşke ben de orada okusam vs" diye ama Ankara'da yaşıyoruz. Burada da Tevfik Fikret ve Fransızca Anadolu Lisesi var ama ikisi de İstanbul'daki Fransız okullarıyla boy ölçüşemez. Herneyse, sonuçta ben başka ve İngilizce eğitim veren daha iyi bir okulda okudum. Sonrasında lisede Fransızca aldım seçmeli ders olarak ama maalesef arkadaşların dersi kaynatması sonucu hiç bir zaman bırak konuşacak düzeye gelmeye temel dilbilgisi kurallarını öğrenecek düzeye bile gelemedik.
Aradan gene bir zaman geçti. Bir akrabaya gidilecek ama ben evi bilmiyorum ve tek başıma gideceğim. Annemin bana yol tarifi aynen şu şekilde:
Annem: Şule'lerin evi Paris caddesinde.
Ben: Paris caddesinin neresinde?
Annem: Fransız okulu var ya (Fransız Büyükelçiliğinin okulunu kastediyor). Hani baban seni ilkokulda vermek istemişti de ben itiraz ettim.
Ben:??? Nasıl yani?
Annem: Eve uzaktı, o yüzden göndermek istemedim ya seni....Aaa senin haberin yok muydu?
Ben:xvxcvxcmsdfos...
Neyse, kısacası Fransızca öğrenememiş olmak hala içimde bir uktedir ama belli bir yaştan sonra Fransızca konuşulmayan bir ülkede yaşamadıkça öğrenmesi de çok zor diye düşünüyorum. İstemeye istemeye öğrenmek ayrı bir zulüm olmalı ama Belçika deyince benim aklıma diğer konuşulan dillerden önceFransızca geliyor . Kısacası,bol şans Yelizcim.
Vuslat

Adsız dedi ki...

Anadolu Lisesi sınavında İngilizce güzel işte yeaa demiş ama meşhur Frankafon disiplini nedeniyle bebesi Ankara Tevfik Fikret'te olan anadan selamlar. Üniversitede Fransızca öğrenmeye çalışıp yazılış okunuş farkı yüzünden bu ne be mürekkep ve kağıt israfı diye kursu bırakmıştım. Şimdi bebem arkadaşlarıyla ne konuşacak anlayayım diye okulun ebeveyn kurslarına başlayacağım. Bakalım ben ne kadar kafa göz yaracağım göreceğiz anlıyorum ama konuşamıyorum seviyesine gelsem şükür :) burculuturk