10 Kasım 2019 Pazar

Kasım

Kasım, Arapçadan geliyormuş ve "bölen, ayıran" demekmiş.
Bu bilgiyi okuduğum twitter hesabında şöyle diyor: "Çünkü halk takviminde yıl, ikiye bölünür. 8 Kasım'da soğukların yani kışın başlangıcı olan "Kasım Günleri" (Rûz-ı Kasım) başlar ve 179 gün sürer. Halk bunun için "Kasım yüz elli yaz belli" der. Yani yaz, kışa göre şekillenir."

Ne kadar da doğru! 7 Kasım akşamıydı, bir anda bir soğuk bastırdı, inanılır gibi değil, sanki bir gecede kış geliverdi. 

Güneş var mı var, ama tam kış güneşi, cılız. 

Isıtıyor mu? Eh işte... Sabah sardunyalarımın ölen yapraklarını temizleyeyim diye terasa çıktım, elimde çayla. Güneşi selamlarken (hayır surya namaskar değil, sadece yüzümü döndüm güneşe), sardunyalarla hoşbeş ederken, ikinci bardağı bile içmişim. Derken İlker içeri çağırdı, mevzu derin, tatil planı (Prag, Viyana, Salzburg civarı road trip). 

"Uyan sikim sabah oldu" derler bizim orda, zira burda böyle tavan sezon tatilleri ortalama 3 ila 6 ay arasında planlanırmış. Nitekim bizim baktığımız her güzergahta doluluk oranı 97-99%. Henüz Belçikalılaştırılamadık

Biz muhterem kocamla iki planlama manyağı, bir daldık mı üç gün tatille yatar kalkarız, biliyorum. İşin bir kısmı detaycılığımızdansa büyük kısmı da keyiften. Bir işi planlamayı o kadar çok seviyorum ki, bazen aksiyon almayı erteliyorum (lanet mavi!). Neyse ben biliyorum huyumuzu (mavi bizde huydur diyerek şiire bağlardım ama boku çıkar, sustum) dedim ki, 12:30 itibariyle parka yürüyüşe gideceğiz, bugün önümüzdeki birkaç haftanın son güneşli günü olabilir, kaçırırsak yakarım çıranızı!

Çok kararlıydım! Bir kere, yapraklar dökülüyor. Mutfak penceresinin önündeki üç kavak ağacını on dakika seyret, rüzgarsız havada, minimum yirmi yaprağın düştüğünü görürsün. Bugün yarın o dallar çıplak kalacak, o sarıdan kızıla, kahveye renk skalası yerini kuru dallara bırakacak, kaçırılır mı bu renk cümbüşü! 


Bak mesela yılın bu zamanları Japonya'da sararan yaprakları seyretme turları düzenleniyormuş. Bizim Japonlardan neyimiz eksik? (görsel yine bir twitter hesabından)
Image,



İşin şakası bir yana, dün akşamki ziyafetten sonra temiz havada yürüyüşe gerçekten ihtiyacımız vardı. 

Her şey, tatil planı yapmak için Burçinleri cumartesi akşamı bize davet etmekle başladı. Dedik ki, öyle kuru kuru olmaz, şöyle Türk lezzetlerinden bir menü hazırlayalım. İncik, yaprak ciğer, tarhana filan... Derken - tatilde bize katılmayacaklarını biliyoruz ama tatil bahane yemek şahane- , Özraları da çağıralım. Meğer maç varmış akşam, Yiğitle İdil maç izleme vesilesiyle bize gelmek istediler, dedik, yemeğe gelin, bizde misafir var, siz de katılın... Olduk mu çocuklarla onbir kişi! Bayılıyorum curcunaya :) Sofistike şarap akşamından, muhteremin highly rated yaprak ciğeriyle rakı sofrasına döndük mü? İzmir'den gelme beyaz peynirler çıktı peşi sıra... İdillerden buzlar takviye edildi... Bir ara baktım İzmirliler olarak ben, Özra ve Erdem Harmandalı oynuyoruz. Hani öyle bir gece ... 

Burada hemen her Türk bir şekilde birbirini tanıyor işte. Erdem, ben ve İdil aynı ofisteyiz. İdille Yiğit bizim site komşumuz aynı zamanda. biz Burçin ile İnstagramdan yazışırken, Erdemin eşi Özra ile arkadaş olduklarını öğreniyorum, Burçinin eşi ile Yiğit meğer beraber basketbol oynarlarmış filan... 

Neyse ne diyordum? Bizim tatil planının cumartesinden halledilememesinin sebebi işte o Harmandalı. Kaldı bugüne. Ama dert değil, parka ikna etmem için güneş ve önümüzdeki onbeş gün yağmur yağacağı bilgisi yetti. Attık kendimizi doğanın kucağına. Mis gibi hava, muhteşem bir manzara... 

Bir buçuk saat kadar yürüdük. Biz yürürken Arca top sürüyordu. Park (park diyorum ama benim standartlarımda orman!) , insan kaynıyordu.

Ve eve döndüğümüzde sıcak domates çorbası bizi bekliyordu. Neden? Çünkü öyle planlamıştım. Yürüyüşe bir saat geç çıkalım ama, muhterem tatilin Salzburg ayağını planlarken, makinadan çamaşırlar çıkarken, ben döndüğümüzde içimizi ısıtmak üzere bizi hazır bekleyecek kremalı domates çorbasını yapabilecektim. 

Planlamadığım bir tek şey vardı, o da temiz havanın bizi çarpacağı ve akşamdan kalma muhterem ile yer cücesinin sıcacık çorbanın üzerine uyayakalacağı:) Uyandırayım bari.


4 yorum:

parıldayan çiçek dedi ki...

Selam Yeliz kasım ayının anlamını daha önce duymuştum .Tekrar hatırlattığın için teşekkürler. Sonbaharın en güzel aylarından birisi. Gezi planlamasında eğer Salzburg 'u alacaksınız ben iki gün önce oradan geldim. Hallstatt Gölünü ve o göle yakın diğer göllerde tekne gezintisini öneririm. Çok güzel bir sonbahar gününe bizim gezi denk geldi.Sevgiler.

okuyanguzel dedi ki...

Harikasınız :)

Adsız dedi ki...

Yine çok keyifli bir yazı Yeliz. Günümü aydınlattın teşekkürler:)
Pınar

Adsız dedi ki...

Çok güldüm ne diyim iyi tatiller yeşil pasaport var ama hiç bir yere gidemiyorum sizleri okuyup gitmiş gibi oluyorum seni ve yazılarını seviyorum hülya