İzmir'de eskiden kışların çok ayazlı geçtiği olurdu, bu sene 20C'nin altına inmedi galiba). "Kar soğuğu" derdi annem, "Yükseklere kar yağıyor bak ayazı bize vuruyor".
Buradaki de o hesap! Günlerdir Avrupa'nın sağından solundan kar haberleriyle heyecanlanacak oluveriyoruz, bizim payımıza düşen 0-2 C hava sıcaklığı ve sis! Sis nedir ya? Sis diye bir hava durumu olabilir mi? Sis, kar yağdırmayı becerememiş aptal bir iklimin teselli ödülü gibidir. Değersiz! Vasıfsız! Sis nedir ya?!
Hiç ısıtmayan ama neşe veren kış güneşini bahane edip muhterem kocamla yürüyüşe çıktık. Hava sıcaklığı sıfır rakamla 0 idi. Gariptir üşümedim, hatta buz gibi havayı teneffüs etmek, üşümekten kızaran burnumu hissedememek bile hoşuma gitti. 6 km'den fazla yürümüşüz. Ağır sinüzitten muzdarip kocamın baş ağrısı tutmasa daha da yürürdük. Evet ağır sinüzit ve iki hafta sonra ameliyat olacak, nihayet nefes alacak, yani öyle umuyoruz.
İki haftadır gel gitli bir ilişkimiz var diyetle. 2021 girmeden başlayıp yılbaşı akşamı ve takip eden iki gün boyunca kızartmalı menülere direnemediğimden sekteye uğrayan diyetimi, bu hafta epey ciddiye aldım. Neredeyse her gün (uyuyakaldığım tek gün hariç toplamda 6 gün) spor yaptım, Aralıklı oruç - kısaca IF - uyguladım, 3 lt su içtim, her anlamda hafif seçimlerle (bira yerine şarap, çikolata yerine hurma, cips yerine fındık, tiramisu yerine, muzlu yulaflı kurabiye, çiğdem yerine...çiğdeme alternatifim yok maalesef, kabak çekirdeği demeyin kalbinizi kırarım) günlerimi geçirdim.
Ve sayın okuyucu, tertemiz duygularımla ifade etmeliyim ki, kendimi hafif, rahat ve iyi - evet ya iyi - hissediyorum.
İki haftanın sonunda tartıda gördüğüm -1.7kg için şükrediyorum tabii ki ama keyiflerimden fedakarlık etmeden bu sonuca ulaşmaktan çok mutluyum. Acaba bu ilk yerleşmemiş posta mıydı? Ödem miydi ki hızlıca gitti? Bilmiyorum, belki hedefim olan -6 kilo için kalan elli küsür gün çok optimistik bir hedefti, bilmiyorum, bildiğim tek şey ben bu son bir haftadır uyguladığım yaşam tarzını (egzersiz, beslenme, motivasyon...) devam ettirebilirsem, yine de mutlu olurum, rakamsal hedefler beni üzmez yani.
Muhteremi mutfaktan şutladım demek isterdim ama maalesef... Kendisinin her cins eti muhteşem pişirdiğini biliyoruz, şutlayamıyoruz, misal an itibariyle mutfakta et pişiriyor.
Izgara et, balık, tavuk haricinde mutfaktaki etkinliğine sınır getirdim. Et pişirmek hariç - ki hepimiz biliyoruz et salata diyet için caizdir - kendisinin mutfaktaki etkinlikleri (tiramisu, çaylı anne keki, risotto, bol malzemeli omlet, menemen, spagetti bolonez, carbonara, içli köfte, rus salatası, çiğ köfte, kadınbudu köfte... ve benzerleri) ikinci bir emre kadar sınırlandırılmıştır.
Ay neyse gideyim de, olaya el atayım, salata yapayım, yoksa ete gömüleceğiz.
PS: Benim mutfağa girmemle mutfak yazıları çoğalır (nitelikten yana iddialı değilim, nicelikten bahsediyorum) hem, bak bu iyi, çünkü muhterem malum sosyal paylaşımdan yana epey fukara. Bendeki sosyal paylaşım dürtüsünn binde biri bu muhteremde olaydı, bugün Arda'nın Mutfağı'nı değil, Muhteremin Mutfağını izliyor olurdunuz, diyeyim, siz anlayın !
5 yorum:
İstanbul'un çoktur sisli havası.Genelde Şubattan sonra , ilkbaharda olur çok. Yakışır buralara, böyle gizemli flu bir ortam. Hem çirkinlikleri örter tıpkı bembeyaz karların örttüğü gibi.
Gençken kilolara dikkat etmek lazım, yaş kemale erince daha zor gidiyorlar maalesef. Bak akşam yemeğinden sonra sabah 10 da ettiğim kahvaltıya kadar bir şey yemiycem diye,neler çekiyorum. Ama çok faydası oldu.
Bu eşler nedense hep etçi oluyor, bayılıyorlar , neyseki sizinki pişiriyor sadece yiyenlerden değilmiş.Kolay gelsin.
Tebrikler :))
Popomda patladi yaptigim artizan ekmekler. Bloguma yazdim bir baktim sende yazmissin :)
menemen de mi yok diyette ? az yağda yapsak da mı olmuyo
Yorum Gönder