Sosyal paylaşım siteleri
her zaman tukaka değil. Mesela facebook’ta çok güzel makaleler çok iyi videolar
bulma şansınız olabiliyor. Geçen akşam bir video izledim. Bir araştırma için
sanırım, katılımcılara “ölmüş veya yaşayan herhangi biriyle yemek yeme fırsatı
verilse, kimi seçerdiniz?” diye soruyorlar.
10 Mart 2016 Perşembe
9 Mart 2016 Çarşamba
"Arca oğlum senin annen bir salaktı" Vol.23
Az sonra yazacaklarımın
benim entelektüel kişiliğimle uzaktan yakından ilgisi yoktur, tamamen
salaklığımla ilgisi vardır, kayıtlara böyle geçsin lütfen.
Bendeniz kitap okumayı
pek severim, sanırım burayı okuyan herkes bilir. Kitaplardan yazarlardan
edebiyattan sohbet etmeyi de pek severim. Güya tanırım da hani yazarları…
Sanıyordum. Pabucumun
enteli!
Vicdanın sesi radyosu
Bazı günler Arca ile
anlaşmak imkansız oluyor. Defalarca yapmaması konusunda uyarmış olduğumuz bir şeyi inadına gibi
yapabiliyor. Bazen de ben müthiş gergin ve sabırsız oluyorum ve herkes gibi
Arca da bana sürekli batıyor. Geçenlerde bir cumartesi ateşlendi ve evden
çıkmamaya karar verdik. Meğer ben bu cüceyi kurs kapılarında beklemekten
hoşnutmuşum. Eh yani kim kitap okuyup kahve içmek istemez? Kim kendi ile baş
başa kalmak istemez?
O gün onunla evde tıkılı
kalma psikolojisinden nefret ettim. Bir de üstüne “birlikte zaman geçirelim”
demez mi? Çocuk sanki sülaleme küfretmiş gibi bir başladım bağırmaya: “ben
senin arkadaşın mıyım? Benim canım oynamak filan istemiyor”, “bıktım, yoruldum,
sıkıldım, beni rahat bırakın” bunlar hatırladıklarım. Bir de kim bilir
hatırlamadığım neler var. Kendimi tuvalete kapattım ve Arca’nın beni merak
etmesine yetecek bir süre orada kaldım.
8 Mart 2016 Salı
kutlama?
Günün anlam ve önemine
istinaden bir "Dünya Emekçi Kadınlar günü" yazısı patlatmalıydım.
Ne yazsam diye düşündüm.
Karşıyaka belediyesinin #sanane afişlerini mi, bunları üzerine alınıp çatanları
mı, neyi anlatsam dedim. Bir tarafta bir günlüğüne çiçek böcek muhabbetleri bir
tarafta daha eşitlikçi kutlama mesajları…
Arkama dayandım ve
baktım.
3 Mart 2016 Perşembe
Bok mu yiyelim?!
Haftada bir pazara
gitmezsem kendimi eksik hissediyorum. İlla gideceğim, tanıdık tezgahlardan hem
alışveriş yapacağım hem sohbet edeceğim satıcılarla. Geçenlerde bizim Üçkuyular
pazarının son günleriymiş diye yerel bir gazetede okuyunca soluğu Göztepeli
patates soğancı abide aldım. Nasıl ki Göztepenin oyuncularını biliyor,
maçlarını portatif radyosundan takip ediyor, bizim mahallenin insanı, bu olayı
da bilse bilse o bilir dedim. Yanılmamışım. Biliyormuş. Yanılmışım daha onlara
çık diyen yokmuş. Belediye başkanı ulaştırma bakanıyla konuşup birkaç
alternatif yerden birini ayarlayacakmış bizim pazara. O Binali bizim hayrımıza
pek bir şey yapmaz ya – defalardır seçmiyoruz o da haklı bir yerde – neyse…
umudumuzu yitirmedik.
2 Mart 2016 Çarşamba
Yaşlanmak
Bir
gün “estetik ameliyata gidiyorum” ya da “botox yaptırmaya karar verdim” gibi
cümleler duyarsanız benden, bu yazıyı koyun önüme, ciddiyim.
Benim yüzümde, özellikle
de göz çevremde çok fazla kırışıklık var. Yaşıtlarımdan daha fazla. Eh ben çok
gülümseyen, mimiklerini çok kullanan birisiyim. Sonra açık tenliyim ve cildim
kuru. Yani benim göz çevrem kırışmayacak da seninki mi kırışacak? Yok, vallahi
bırakmam!
Kozmetiğe çok para
harcamadım (harcayamadım) ama cildimi de nemsiz bırakmadım Allah için. Zaten
yakın çevremden son on senedir uyarı alıp duruyorum, “cildin çok kırışacak, çok
çabuk yaşlanacaksın…” İyi de ne yapayım? Genetik olsun, mimik olsun hep
aleyhime çalışıyor, şerefsizler!
1 Mart 2016 Salı
Tohum
İğne oyalarının, saten
yorganların yanı sıra eskiden köy yerinde kızların çeyizlerine tohum
koyarlarmış, ya da çiçek soğanı. Annemin çeyizinden kalma zıpçıktılarınhikayesini anlatmıştım. O tohumlardan tohumlar üretilir, yüzlerce yıl boyunca sürdürülebilir
bir gıda temini sağlanırmış.
“Mış” diyorum çünkü artık
böyle bir şey yok!
29 Şubat 2016 Pazartesi
Şubat biter, Mart gelirken...
Ne yaptım değil, ne
yapmadım diyeceğim…
Mesela hala yılbaşı
ağacını kaldırmadım. Arca’nın yoğun muhalefeti normalde bana sökmez ama işte
serde tembellik olunca…
Sonra hala bisikleti
bakıma alamadım. Halbuki nefis bir hava var. Henüz işe gidip gelirken kullanmak
için erken olsa da bir Pazar günü sahilde turlayabilmeliyim. Zira bizim evin
erkekleri Pazar günleri zinhar dışarı çıkmıyorlar. Bense bir pazara gidip
geliyorum, biraz da bisikletle gezsem fena mı olur?
Kilo veremedim, hatta
üstüne aldım. Bu vakitler yıllık olağan “kilo vermeliyim, yaza şurda ne kaldı”
gündemini çoktan yakalamalıydım. Hafta içi evden ofise götürdüğüm ev yemekleri,
ultra hareketli bünyem ve mümkün mertebe sağlıklı beslenme ile en azından
kilomu korurum diyordum ama hafta sonu içilen biralar bana yol su elektrik göt
ve göbek olarak geri döndü. Kaç kilo fazlam olduğunu bile bilmiyorum zira
hayatımda ilk defa tartıya çıkmaya korkuyorum.
Dinlenemedim. Katiyen!
Hemen her hafta şehir dışı (hatta bazen haftada iki) ve ev işleri sebebi ile
hiç dinlenemedim.
27 Şubat 2016 Cumartesi
Dumur diyalog #156
İ: Bugün ödev var mı?
A: Okuma ödevi var.
İ: aa matematik veya
yazma ödevi yok mu? Onlar eğlenceli oluyor.
A: Bir şikayetin varsa
öğretmenimize iletebilirsin.
21 Şubat 2016 Pazar
Sevdiğin işi yapmak çözüm mü?
Birkaç yıl önceydi, çocuktan sonra iş hayatını bırakan tanıdığımın hobisi olan el sanatlarını iyice ilerlettiğini ve artık işi haline getirdiğini İlker’e anlatıyordum. Ne güzel, diyordum, ne şanslı, hobisini işi haline getirdi. İlker benimle aynı fikirde değildi. Hobini işe dönüştürmenin artık onu hobi olmaktan çıkaran bir bedeli olduğunu söyledi. İş iştir, hobi hobidir. Hobin işe dönüşürse artık hobin olduğu zamanlardaki kadar sevemeyebilirsin, çünkü artık parasal bir çıkar işin içine girmiştir. Yani uzun lafın kısası, özgünlüğün gider. Dememişti ama böyle demek istemişti.
Muhteremin kesin sınırlarını seviyorum. Ama o gün, hayallere dalmış olduğumdan mıdır, tanıdığım adına heyecan duyduğumdan mıdır bilinmez, bu düşüncesini sevmemiştim.
“Sevdiğin işi yaparsan, ömür boyu çalışmak zorunda kalmazsın” dayatmasının tam tersi bir düşünce.
20 Şubat 2016 Cumartesi
Kitap yorumu: Napoli Romanları serisi
Bu ara kendimi deli gibi
okumaya verdiğimi kabul ediyorum.
Aslında kafa yorucu veya
edebi yoğunluğu fazla olan kitaplar değil bunlar. Özellikle de Napoli romanları
serisi. Şimdilerde çok satanlar listesinde olan “Benim olağanüstü arkadaşım”, “yeni
soyadının hikayesi”, “terk edenler ve kalanlar” sırasıyla dört cildin ilk üçü.
An itibariyle üçüncüyü
okuyorum.
Şık ve Kullanışlı Mutfak Takımları
Masa ve sandalye seçimi mutfak dekorasyonu için oldukça önemlidir. Mutfağınızda şık bir görünüm
yaratmak, yemek yediğiniz ve misafirleri ağırladığınız yere estetik bir görünüm kazandırmak için doğru
masa ve sandalye takımlarını seçmeniz gerekir. Bu seçimi kendi zevkinize veya mutfağın genel
dekorasyonuna uygun bir biçimde yaparak şık bir uyum yaratabilirsiniz.
Masa ve sandalye seçiminde görsellik kadar malzeme kalitesine de dikkat etmeniz gerekir. Mutfakta
kullandığınız malzemelerin küflenme, çürüme, paslanma gibi deformasyonlara uğramaması sağlığınız
açısından son derece önemlidir. Ayrıca yemek yediğiniz yüzeylerin kolay temizlenebilir olmasına da önem
vermeniz gerekir. Bu bakımdan mutfağınız için sandalye ve masa alırken tercih ettiğiniz mağazaya dikkat
etmelisiniz.
Türkiye’nin ilk ev dekorasyonu sitesi olan Evmanya’nın kataloglarında mutfak dekorasyonu için harika
ürünler bulunuyor. Site üzerinden mutfak için masa ve sandalyeye ulaşabilir ve zevkinize uygun,
kullanışlı sandalye takımları bulabilirsiniz. Firma kataloglarında klasik yemek odası takımlarından minimal
ve modern bir şekilde dizayn edilmiş takımlara kadar birçok mobilya takımı yer almaktadır.
Evmanya’da bulacağınız yemek masası takımları mutfağınızda olduğu kadar balkon, teras, salon gibi
alanlarda da şık bir görünüm yaratacaktır. Eğer yemek masası takımlarınızı yalnızca çeşitli öğünlerde veya
misafir ağırlarken kullanmak istiyorsanız açılır-kapanır masaları ve üst üste konulabilen sandalyeleri tercih
edebilirsiniz. Bu eşyalar kullanılmadıkları zaman yer kaplamayacak şekilde tasarlanmıştır.
Yemek masası takımları seçerken görsellik kadar dikkat etmeniz gereken bazı unsurlar bulunuyor.
Öncelikle besin konulan yüzeylerin kolay temizlenebilir olması gerekir. Ayrıca küflenme, çürüme,
paslanma gibi dezenformasyonlar gerçekleşmemelidir. Evmanya tarafından satışa sunulan yemek masası
takımlarının tamamı kaliteli malzemeden imal edilmekte ve hijyenik bir kullanım olanağı sağlamaktadır.
Firma katalogları üzerinden mutfak için masa ve sandalyeye ulaşabilir ve onları güvenle kullanabilirsiniz.
Farklı zevklere hitap eden eşya takımlarıyla bilinen Evmanya, birbirinden güzel yemek masası takımlarını
beğeninize sunuyor. Yapmanız gereken tek şey beğendiğiniz ürünü internet üzerinden seçmek ve sipariş
vermek. Satın aldığınız ürün veya ürün takımı kısa sürede adresinize ulaştırılacaktır. Evmanya kalitesinden
memnun kalacağınızdan emin olabilirsiniz.
yaratmak, yemek yediğiniz ve misafirleri ağırladığınız yere estetik bir görünüm kazandırmak için doğru
masa ve sandalye takımlarını seçmeniz gerekir. Bu seçimi kendi zevkinize veya mutfağın genel
dekorasyonuna uygun bir biçimde yaparak şık bir uyum yaratabilirsiniz.
Masa ve sandalye seçiminde görsellik kadar malzeme kalitesine de dikkat etmeniz gerekir. Mutfakta
kullandığınız malzemelerin küflenme, çürüme, paslanma gibi deformasyonlara uğramaması sağlığınız
açısından son derece önemlidir. Ayrıca yemek yediğiniz yüzeylerin kolay temizlenebilir olmasına da önem
vermeniz gerekir. Bu bakımdan mutfağınız için sandalye ve masa alırken tercih ettiğiniz mağazaya dikkat
etmelisiniz.
Türkiye’nin ilk ev dekorasyonu sitesi olan Evmanya’nın kataloglarında mutfak dekorasyonu için harika
ürünler bulunuyor. Site üzerinden mutfak için masa ve sandalyeye ulaşabilir ve zevkinize uygun,
kullanışlı sandalye takımları bulabilirsiniz. Firma kataloglarında klasik yemek odası takımlarından minimal
ve modern bir şekilde dizayn edilmiş takımlara kadar birçok mobilya takımı yer almaktadır.
Evmanya’da bulacağınız yemek masası takımları mutfağınızda olduğu kadar balkon, teras, salon gibi
alanlarda da şık bir görünüm yaratacaktır. Eğer yemek masası takımlarınızı yalnızca çeşitli öğünlerde veya
misafir ağırlarken kullanmak istiyorsanız açılır-kapanır masaları ve üst üste konulabilen sandalyeleri tercih
edebilirsiniz. Bu eşyalar kullanılmadıkları zaman yer kaplamayacak şekilde tasarlanmıştır.
Yemek masası takımları seçerken görsellik kadar dikkat etmeniz gereken bazı unsurlar bulunuyor.
Öncelikle besin konulan yüzeylerin kolay temizlenebilir olması gerekir. Ayrıca küflenme, çürüme,
paslanma gibi dezenformasyonlar gerçekleşmemelidir. Evmanya tarafından satışa sunulan yemek masası
takımlarının tamamı kaliteli malzemeden imal edilmekte ve hijyenik bir kullanım olanağı sağlamaktadır.
Firma katalogları üzerinden mutfak için masa ve sandalyeye ulaşabilir ve onları güvenle kullanabilirsiniz.
Farklı zevklere hitap eden eşya takımlarıyla bilinen Evmanya, birbirinden güzel yemek masası takımlarını
beğeninize sunuyor. Yapmanız gereken tek şey beğendiğiniz ürünü internet üzerinden seçmek ve sipariş
vermek. Satın aldığınız ürün veya ürün takımı kısa sürede adresinize ulaştırılacaktır. Evmanya kalitesinden
memnun kalacağınızdan emin olabilirsiniz.
19 Şubat 2016 Cuma
geldiği gibi
Akşam
Arca uyuduktan sonra kahve yaptım, İlker kendisi için kaydettiğim Poyraz
Karayel dizisini izlerken ben de Napoli Romanları serisinin üçüncüsünü okuyordum.
Televizyon açıkken bile okunabilen kitapları seviyorum.
Elena’nın var olma
çabasını okumak beni kendi gerçeğimle yüzleştirdi. Birinin annesi ve birinin
eşi olmak için mi okuyor, kendimizi yetiştiriyorduk? Neden hiçbir erkek birinin
babası ve birinin eşi olmuyordu da bu birinin bir şeysi olma sorgulamasını biz
yükleniyorduk?
18 Şubat 2016 Perşembe
Hal gidişat
Ülkenin durumu malum. Hani
o ülkeden ne yapıp edip gitmeli diyenler var ya, ben onlara hiç kızmıyorum,
onları yadırgamıyor, yargılamıyorum. Devletin hemen hiçbir kurumuna
güvenmiyorsan, oyuna sahip çıkmaya mecbursan, en basitinden, sabah çıkıp ancak
bomba patlamazsa evine dönebileceğini düşünüyorsan, ülken herkese kafa tutuyor,
her komşunla kavgalıysa, huzur ortamın yoksa, ne kadar kabuğuna çekilebilirsin?
Hafta başı iki gün İstanbul’daydım, orada büyük resmi daha iyi görüyorsun.
Çıkış yolu bulamadığımız noktada kendi işimize bakalım, güvenli zırhımızın
içinde yaşayıp gidelim noktasına geldik. Çünkü başka şansımız yok, bizden daha
büyük bir şeyler var ve biz kendimizi korumak istiyorsak en azından ruh
sağlığımızı, sınır çekmeliyiz. Şimdilik o kadar.
Kendime bazen çok
kızıyorum. İyi okullarda okumuşuz ama vizyon sahibi olamamışız, diyorum.
Üniversiteden sonra yurtdışında okumak için çabalayan birçok arkadaşımı tiyatro
seyreder gibi seyrettim. Çok net hatırlıyorum. Onlara da altın tabakta
sunulmadı ki fırsatlar, ellerinden geleni yaptılar. Ben bunu bile yapmadım.
Tembellikten, belki özgüvensizlikten ama bence en çok vizyonsuzluktan. Olurdu
olmazdı bilemem, ama denemedim bile. Neyse en azından geç de olsa farkındayız
artık, bundan sebep oğlanı yurtdışında öğrenimini devam ettirebilme şansı hangi
okuldaysa ona verdik:) Olur olmaz bilemem, ona kalmış, biz elimizden geleni
yapalım da…
17 Şubat 2016 Çarşamba
kısa #14: başımız sağ olsun.
Arca maç izlerken uyuyakalmıştı (her zamanki gibi). Elimde telefon biraz sosyal medyaya bakayım dedim. Garip bir yavaşlık var. Kablosuz bağlantıyı bıraktım, 3G denedim, aynı. Facebook aynı, twitter aynı. Normal bir ülkede yaşıyor olsaydık, genel bir internet arızasına bağlardım ama hayır, burası Türkiye, burada sosyal medya bağlanma sorunu yaşıyorsa, bir olay olmuştur.
Olmuş. Ankara.
Kim yapmış, kim ölmüş, ölenler kimlerdenmiş(!) ... Bunlar bana detay artık. İlgilenmiyorum. Televizyonda saçmalayan bıyıklı bir adam 28 ölü dedi, allah rahmet eylesin.
Bu olayların tek faili vardır, o da işini beceremeyen, eline yüzüne bulaştıran yetkililerdir. Bundan evvel yüzlerce insanımız ve bugün vefat eden 28 insanımızın vebali utanmadan o koltuklara nazik popolarını koymaya devam edenlerindir.
Başımız sağ olsun.
12 Şubat 2016 Cuma
Dumur diyalog #155
Y: Arca yarın sütün son kullanma tarihi, akşam iç tamam mı?
A: Hepsini içemezsem sütlü tatlı yaparız.
Y: İyi fikir. Ne yapalım?
A: Kurabiye!
(Bazen bizim oğlanın kafası çalışıyor demek için aceleci davranıyorum, kurabiye ne ya?)
.................
A: Hepsini içemezsem sütlü tatlı yaparız.
Y: İyi fikir. Ne yapalım?
A: Kurabiye!
(Bazen bizim oğlanın kafası çalışıyor demek için aceleci davranıyorum, kurabiye ne ya?)
.................
10 Şubat 2016 Çarşamba
İstanbul'da çocukla tatil: Kidzania, Legoland, Sealife, Jurassic Land
Zeynep’le
çocukları İstanbul’da açılan Legoland’e götürme fikrinin ilk ne zaman
şekillendiğini hatırlamıyorum. Sömestr tatili olsun dedik, bir nevi karne
hediyesi gibi. Sadece Legoland’e değil Kidzania ve bunun gibi çocukların seveceği
ve İzmir’de olmayan oyun/etkinlik merkezlerine gidecektik. Hatta kocaları
bırakalım, anne çocuk olarak gidelim, hem daha az maliyetli olur diye düşündük.
Toplu taşıma ile ulaşımı sağlardık, fazla da kalmayacaktık zaten üç gün
yeterdi. Akşamları çocukları erken uyuttuk mu, otel odasında ayağımızı uzatır
şarabımızı yudumlarken sohbet ederdik… Şahane bir plan!
9 Şubat 2016 Salı
Esra Erol, Foucault, edebiyat
Survivor’ın ilk bölümü. Her ortalama Türk ailesi gibi geçtik televizyonun karşısına bakıyoruz. Bence televizyon izlemek değil, televizyon bakmak diye bir eylem olmalı. Zira izlemek biraz daha komplike bir şey, televizyon ise çok da kafanı yormadan “bakmak”la da rahatlıkla beynine kaydedeceğin mesajlarla dolu.
Neyse…
Benim muhterem, hemen birini işaret etti, “benim stilim” (ya da aynı konseptli başka bir program) programında yarışmacıydı bu, dedi. Nasıl ya? Diyecek oldum sustum. İlker televizyonda yayınlanan reality show’ların hemen hepsini izler. Ütopyayı da, evlendirme programlarını da.
8 Şubat 2016 Pazartesi
Arca ve spor
Arca’ya bazen üzülüyorum. Bence onun için hayat zor.
Çünkü karşısında sürekli “konuş evladım, meramını düzgünce anlat,
mızıldanma” deyip duran ebeveynleri var. Garip bir hayal dünyasından onu
sürekli çıkaran tipler bunlar. Karakter yapılarımız hiç benzemiyor. Tamam zaten
o bir birey, bağımsız bir birey tabii ki benzemeyecek de, zıtlıklar yoruyor. Uzlaşmaz
bir döngünün içinde debelenip duruyoruz. Biz muhteremle tüm farklılıklarımıza
rağmen asgaride buluşabilen insanlarız. Ailenin diğer üyesindeki bu aykırılık
da neyin nesi?
Ota boka ağlıyor. Bazen gel yavrum ağla için açılsın diyorum da bazen de eh
be çocuğum buna da ağlanır mı diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Hemen dudak
bükülsün, hemen gözler dolsun. Tüm neşesine rağmen hassas ve melankolik bir
yapısı var.
Diyorum ya, hayat onun için zor. Küçük balık burcu…
5 Şubat 2016 Cuma
Kendini değerli hissetmek
Çocuklarımıza vereceğimiz en önemli şey nedir?
Koşulsuz ve sınırsız sevgi?
Sıcak huzurlu bir yuva?
Tabii ki hepsi ama hepsinden değerlisi “değer”. Evet, değer vermeliyiz. Kendisinin değerli olduğunu hissettirmeliyiz ki kendisini sevsin. Yetişkinliğinde de kendisini seven bir birey olsun. İnsan kendisini severse, kendi kaderini eline alacak cesareti bulur. Cesaret ise, körü körüne korkusuzluk değildir. Cahiller ve ahmaklar korkusuz olur, cesur insanlar ise korkularına rağmen eyleme geçerler. Cesaret, korkulara rağmen eyleme geçebilmektir.
Bu aralar çok fazla kişisel gelişim kitabı okuduğum belli oluyor mu? İhtiyacım varsa demek…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)