Arca, haftalık playstation dozunu alıyor, muhterem beyin haşlıyor, geçen master şefte gördüydü. Benim göresim yok kaçtım. Birazdan beyinle işim bitti, der çağırır, hünkar beğendi yapacağız kendisiyle..
Arca'nın önce feci batırıp iki gol yememize sebep olduğu, ardından son golü attırmayarak kendini affettirdiği maçla başlayan sıradan bir cumartesinin akşamındayız. Maçtan sonra eve gelindi, yemek yendi. İzmir'deyken her hafta 1-2 dışarıdan yemek söylerken Belçika'da bırak sipariş vermeyi, dışarıya yemeğe bile gitmiyoruz. Düşün yani, önce öğle yemeğine eve geldik, sonra markete çıktık. Küçümsemeyelim, sıradan bir cumartesi demiştim.
Bu ara feci sebze pişiresim var, ama tabii ki yeni teknik ve yöntemlerle... Çünkü kimse kusura bakmasın, bu yaşa kadar geleneksel yöntemlerle pişirilen bir sebzeyi sevdiysem dibine kadar yerim ama sevmediysem de, başka türlü yemenin yolunu bulmalıyım. Mesela semiz otu yemeğini sevmem, salatasını yiyorum. Bezelyede, taze fasulye ve barbunyada gelenekselciyim lakin karnabahar ile lahana için yeni şeyler düşünmek lazım. Bana göre hava hoş, ben karnabaharı kıymalı yemeğini yerim affetmem ama evde kimse yemeyince koca tencereyi bitiremiyorum. Lahana da saramayacağıma göre kapuskasını ben dahil kimsenin nefret etmeyeceği şekilde pişirebilmeliyim.
Öyle böyle derken bir de baktım, hepsinden almışım. Yarın sebze pişirme günü, şimdiden belli oldu. Yenilikler kabul görürse paylaşırım, olmazsa denedik der geçeriz.
Bu hafta, Azizlerin günümüymüş ne, cuma tatildi, uzun bir haftasonu oldu. Uzun haftasonlarının en iyi tarafı, tatilin ikinci gününde olup da hala bir gün daha tatil olacağını bilmek...
Şimdi geldi , çağırdı. Ben hünkar beğendiye kaçar.