perşembe... geçen yıldan kalan izinlerimi kullanıyorum, tanrım birgün önceki yoğunluktan sonra ne müthiş huzur... öğleye kadar sadece yayıldım, akşama kadar ilkerle alsancakta kendilerine ayakkabı baktık! kadın ayakkabıları konusunda kitap yazabilecek zevke sahip bu fetiş sahibi insan, kendine ayakkabı bakmaya gelince çuvallıyor. saatlerce arandık, bir dükkana 3 defa girdik ama sonunda aldık. bu bizi bi süre idare eder kanımca. ben ?? aman ne diyosun, önce onun işini bitirelim de ben ne zaman olsa bakarım, zaten kadın ayakkabılarıyla daha fazla ilgilendiğinden şimdiden gözüme kestirdiğim birkaç çift oldu bile. akşam yer cücesine somon balığı hakkında türlü hikayelerle yedirmeyi başadık. Allah baba somonu çocuklar yesin diye yaratmış... kılçıksız.. hem bak pembe pembe... yeliz de hiç sevmezdi ama tadınca çok beğendi... veee... bi dilim somon mideye indi, tarif alındı anneye derhal iletildi. gecenin ilerleyen saatlerinde benim bildik replik sahnedeydi: " ben çok feci hasta oluyorum, first defence lazım!!!" bu yıl hiç hasta olmadım diye böbürleniyordum, hem de etrafımda sürekli hasta olan birileri varken... hep kıyısından döndüm griplerin, first defence, portakal suyu, vitamin, elimden ne geliyorsa yaptım ama buraya kadar mı acaba?
cuma... yer cücesi yoğun yağış altında okula cebrenve hile ile ikna edilerek bırakıldı. öğlen annesiyle agoraya gidildi, küçük hanım kırılmasınlar diye ciciler alındı.
cumartesi... tüm planlar değişti. Rana çalışmadığından bize katılmaktan biz de alsancaka gitmekten vazgeçtik. Gizemle sahilde güzel bir yemek üzerine uzun bir yürüyüş yaptık. sonra market alışverişi ve akşam üzeri yine "hasta oluyorum" sinyalleri... birgün önce ablamla dışarıdayken ilker dreamgirls filmini izlemiş moviemax te. bana geldiğimde birkaç şarkısını dinletmişti, nasıl canım çekti ama annemlere gideceğiz diye izleyemedim dvd den.
hazır ilker henüz şantiyeden dönmemiş ve de hasta olmak üzereyken bari battaniyemi kahvemi alıp dreamgirls izleyeyim dedim. Süper film!! bir müzikalden aradığım herşey vardı. Hem öyle sıkmadan. Jennifer Hudson haklı bir ödül almış, sonra Eddie Murphy'den tut da Danny Glover'a kadar her rol her oyuncunun üzerine tam oturmuş. Akşam arkadaşlar aradı, kordona gidelim diye. Biraver, 5 dost, kordon, tabiki dışarıda oturduk, muhabbetlerin en derinine daldık, körfezden çıktık. akşam yatağa nasıl gittiğimi hatırlamıyorum, yine hastalıktan yırttım diye geçirdim içimden.
pazar... küçük kaçamağın son günü... taze ekmekli zeytinyağlı kahvaltı, mis gibi çay... ilker kahvaltı sofrasından kendinden beklenmeyecek bir teklifte bulundu.. "yürüyüş yapalım sahilde" "neeee" tabi fikir değiştirmemesi için hemen hazırlandım, 9 km yürükdük, ilknurlarda soluklandık, bacak ağrıları elimizde eve döndük...
ilker maç izliyor, yemekler pişti, şimdi biraz bloglarda gezinme, can dostlara mail atma zamanı... ve mendil elimde, burnum şıp şıp, bu defa kesin hasta oluyorum...
1 yorum:
geçmiş olsun dileklerimi yolluyorum :)
Yorum Gönder