Araya iki hafta girmiş buralara birşeyler yazmayalı. Hani "günün çorbası" diyorum ya ilgisi yok olsa olsa haftanın menüsü filan olur benim blog. Aslıcini bile ne zamandır yoklamammışım blogunu değiştirmiş ayrıca sevgili blog arkadaşım simgeye geçmiş olsun dilekleri için teşekkür ediyorum naçizane satırlarımdan.
Yazık ki sonunda şifayı kaptım. Üstelik geçen haftasonuydu, kordon+bira+patates , arkadaşlarda akşam yemeği, havuza gitmek ve ütü - temizlik yapmak gibi çok sayıda aktiviteyi askıya almak zorunda kaldım. Halbuki haftasonları bunlarsız neye benzer ki?
Antibiyotik ve ağrı kesicileri listeden çıkarınca geriye sadece doğal yollarla tedavi kaldı. İşte tam bu noktada devreye büyücü baba lakaplı cancan kocam ve sihirli iksirleri girdi. İksirin halk - daha doğrusu İzmir gençliği - arasında bilinen adı "ATOM". Önce içindekileri sıralayalım, havuç, elma, portakal, süt, bal, muz, fındık.... ve daha niceleri evin çok teferruatlı edavatlarından olması dolayısı ile pek de rağbet görmeyen ama çok para sayıldığı için de "kullanmıyoruz" denemeyen katı meyva sıkacağı, C vitamini aygıtı portakal sıkacağı ile her çorbanın arkadaşı blender (muz+ süt+fındık için yardımı meyva suyu haline getirilp ile bir sürahide depo , ardından kocaman bira bardaklarına pay , son hamle olarak da bir pipet ilave edilir, derken - aman vitaminler kaybolmasın - endişesiyle hızlıca tüketilir. Bundan 2 bira bardağı gribe iyi, mideye kötü gelir. Sonuç? grip illetine galip gelen çorbacı güzeli, 2 günlük İstanbul seyahatine canavar gibi hazırdır!!!
2 yorum:
Geçmiş olsun.
Haftanın mönüsü yorumuna çok güldüm :)))
ne güzel, doğal yollarla atlatmışsın gribi. ben 2008 ocaktan bu yana 3 kere grip oldum ve her seferinde zor atlattım. bundan sonra senin yöntemi denicem :)
Yorum Gönder