Bugün keyfim yerinde! Yarın ne olurum bilmem!
Kore - Atina derken ... İşler iyi gitti diyelim.
Bir de Montessori Semineri var ki tadından yenmez. Aylar önce gaza gelip el atmıştım. Ancak bütçe çok zorlamıştı. Ücretsiz bulduğum dernek klimasız olunca hadi eylül-ekime erteleyeyim demiştim. Sonrasında tesadüfler Başakı çıkardı karşıma. Çok değerli eğitmenlerle bir seminer hazırlığında idi, hemen dahil oldum, Elfana'yı "pşşt alooo bak burda neler oluyor, bu eğitmenler kim tanıyo musun" şeklinde naçizane uyandırdım, tecrübe ve bilgileri ile o da dahil oldu, kısaca Başakın ön ayak olması ile ufaktan dayanışma içine girdik. Önceki mekan, bütçe çalışmalarımı aktardım, mekan konusu yorucu idi, İlknura danıştım, hatta yoğun iş temposundan vakit bulamadığım zamanlarda bizzat kendisi gidip görüştü, Elfana ve Başak da onu yalnız bırakmadılar ve ortaya güzel bir organizasyon çıktı. Bir taraftan bloglarımızda, bir taraftan İzmirli anneler mail grubu ve Nurturia'daki duyurularla güzel de bir katılımcı grubu oluşturduk. Tabii biz tohumları attık, seminer sonrasını değerlendirmek lazım. "Olmaz yapamayız nasıl olur" dediğimiz bir işi kotaracak gibiyiz, olur mu olur:)
(hala bilmeyen ve katılmak isteyenler için detay bilgi gelsin =>
3 Ağustos Salı, Saat 10:00, Türkan Saylan Sanat Merkezi, Kıbrıs Şehitleri Cd., Alsancak )
Haberleri dinlediniz, şimdi haller...
İnkar edecek değilim Arca çok yoruyor. Herkesin çocuğunun annesini yorduğu kadar. Vantuz modunda sürekli yapışma hallerinde! 12 kilosun sen kardeşim düş yakamdan!! diyemiyorsun tabii kol kası yapıyorsun.
Bir de Arcanın yüzüne bir yaramazlık ifadesi oturdu, bi bebeklik hallerine bakıyorum bir şimdiki muzırlığına, hep bi cinlik peşindeymiş gibi bakıyor. Gitti o uslu çocuk gitti!!! içine şeytan kaçmış bir atom karınca geldi.
Hafta sonu biz kahvaltı ederken bir şeyler çiziyordu. Gayri ihtiyari, “annecim ne çizdin bakim” dedim. “aydede” dedi ve çizdiği şey ters bir “C” harfi! O-ha! İlker gaza geldi, bizim çocuk Picasso ya… “çiz babacım araba çiz, kamyon çiz, otobüs, kedi çiz!” Tabii ki çizemiyor ama işin komik tarafı biz şunu çiz dediğimizde bişeyler karalayıp gösteriyor, adını söylüyor. (bu arada ilk şaşkınlığın ardından Ümit ablanın aydede çizmeyi gösterdiğini anladık tabii ki)
Tabii bizim picasso bunları yaparken annenin beklentisi yükseliyor. Aman allahım ben bebem aynştayn mı olcek yoksam :P Nerdeyse doğduğundan beri top oynayan Arca, evde her boydan en az 10 tane topu olan Arca, kelime dağarcığı gelişmiş, barbie bile diyen Arca topa bi türlü top demeyince anne olaya noktayı koyuyor, "oğlum top diyemiyorsan bari meşin yuvarlak de evladım" !! Gayet saf salakça ağızdan çıkan bu cümle, İlkere "ben bu kadınla niye evlendim" sorusunu belki milyonuncu kez sorduruyor.
Ayağına diken batan süper karga birkaç haftalığına uyku öncesi ritüelimizin bir parçası idi. Birlikte yatağa giriyorduk, Ayı yogiyi karşımıza oturtup kitabı okuyorduk(m). Şimdi günün herhangi bir saati kargayı okuyacağımız zaman hemen yatağı gösteriyor, giriyoruz, okuyoruz. Karga sadece yatakta bakılıyor (okunuyor) ve yatakta başka hiçbir kitap okunmuyor. Böyle bir prensibimiz var, bozmuyoruz.
Her kitabın ayrı bir ayini var. Erken çocuk kitaplığından Diş Hekiminde diş fırçaladıktan sonra, yatmadan önceki kitap bugünlerde. Elinde diş fırçası ile okuyor, temsili fırçalama ve doktora aaa diye ağız açma gösteriliyor. (bu doktora gidişimizde Ege ve Eceyi hatrlatarak açtırdık ağzını). Yaramaz fındık kitabı ile son sahnedeki kavuşma anne ile canlandırılıyor.
Yataktan atlama olasılığı korkutucu olmaya başladı. Henüz atlayamıyor ama ayak sürekli korkuluğun üzerine atılıyor, biraz daha uzun bir çocuk olsa, kafa üstü yerde! Bir çare bulmalı, yatağın korkuluklarından kurtulmalı, korkuluklar korkulu rüyam olmaya başladı.
Laf kazadan açılmışken, Arca sandalyesine oturup masada bişeyler yapıyor. Artık totosunun üzerinde oturmaya pek alışkın değil ya, sandalye ile ileri geri kaykılırken tam kafa üstü arkaya düşeceği sırada, ben panter atlayışımı yaptım, ama refleksler iyi Arcada, masayı tuttu, hoop kendini çekti. Allah koruyor yavruları mı demek lazım bilmiyorum.
Hep kalabalıklar olmalı Arcanın etrafında, insanlarla sarılmalı... Mikroplarımızdan kurtulduk, babane ege sahillerinden döndü, cümbür cemaat yemeğe çıktık. İlknurla babaneyle kudurmaca, kedilere yemek vermece. Dün akşam Zeynep ve Orçunun doğumgününü kutladık, Poyrazın kakaları temizlenirken Arca seyretti ve katıla katıla güldü. Kendi zıçmıyor ya:P Zeynepin sütleri bol (maşallah) benim pompayı vermiştim, alışmak kolay değil tabii, sağma çalışmaları yaptık birlikte, Arca da annesinin döt biti yanımıza geldi ama pompadan nasıl korktu, hadi dışarda oynasın dedik, ona da yok anne diye mızıklıyor. Kedilere bakmaya bile ikna olmadı. Neyse ama biz hallettik pompa işini. Bu arada Poyraz çok tatlı oldu, doğum kilosuna çoktan ulaştı, geçti.
Zeynepte ufaktan lohusa cinleri konuşlanmış... haftada bir gidip yokluyoruz (ki daha sık yapmalıyız, en son Gülle bu kararı aldık) "hadi poyrazı babalara satalım, caddede yürüyelim" ya da "kalkın bize gelin değişiklik olsun" teklifleri her daim yapılıyor. Zor zamanlar biliyorum:) böyle vakitler bir kap yemek, bir hoş sohbet, bir ufak kaçamak lazım. Bebekle o rutinin içine giren annenin bir nefes alması lazım. Haftasonu balığa gitme planları kuran İlker, Orçun ve Tufanı da olaya dahil etti, taze anne ile Gülü de bizimle yazlığa gelmeye ikna etti. Açıkçası zeynep istemez sanmıştım tam tersi fikir bile canlandırdı onu. Umarım bi aksilik çıkmaz ve haftasonunu annemin muhteşem yemekleri ile besiye çekilerek geçirebiliriz.
Son olarak keyifli posta bir nokta koymadan önce... Arca hastalıktan yırttı beri gece 12 civarı bir ağlama nöbeti ve anneye yapışma halleri dışında bütün gece uyuyor, uyutuyor. İtinayla kulak memesine asılıyoruz, dudaklarımızı büküp muck sesi çıkartıyoruz , işaret parmağını kıvırıp en yakın tahtaya vuruyoruz. Hatta kesintisiz uyku sonrası, sabah 06:10 itibari ile kalkmak bile koymuyor, sadece sabah kudurması sonrasında işe yorgun gidiyorum, o kadar . NOKTA .
1 yorum:
Epeydir bloglara girip okuyamıyorum , yok ödevdi , yok sunumdu derken . Haber almak iyi geldi. yaz geldi bu bebelerin hepsi bi azdı ya. Eloşta çok yaramazmış , haberleri alıyorum . Dönünce epey bir degişik bulacagım bebelerimizi.
Bu arada afferim ya , aydede falan , maşallah Arcaya:)
Yorum Gönder