9 Ekim 2010 Cumartesi

KİTAPANNE PEH PEH PEH!!!

Şimdi şu aşağıda gördüğünüz foto var ya... hah işte o benim kitaplığın çocuk eğitim bölümüne ait bir kısım. Hepsini okudun mu derseniz ? Hayır hala okunmayı bekleyen 4 ve az karıştırılıp sonra okunmak üzere ayrılmış 2-3 tane var. Demek ki 18-20 tanesini okumuşum.



Canım Başakla ikili sohbetlerimizden birinde takılmıştı bana "kitapanne" diye, amanin nickimi neyimi kitap anne yapacağımdır diye pek hoşuma gitmişti:)

Bu kitapları okursun, altını çizersin, eşe dosta çocuk eğitimi ile ilgili ahkam keseceğin zaman "..... kitabında der ki" ile başlayan cümleler kurarsın da kitaplar işe yarıyor mu dersen işte orada dur derim. Yani bugün dedim! Hem de öyle yüksek bir sesle dedim ki karşıki dağların cendermeleri "olay mı var bacım" diye soluğu yanımda alacaklardı. Ve hatta olay süresince bizimle talihsiz bir tesadüf sonucu yolculuk etmekte olan Hayat ve Ela kuzusunu bile sindirdim, "benim gibi bir anne ile arkadaşlığını gözden geçirebilirsin Hayat, alınmam" bile dedim...

Olay şu : Arca sabahın köründe kalkmış, korkunç bir sabah geçirtmiş, kafayı yine kapıya vurarak şişirmiş, ve pek tabii uykulu bir halde arabaya binmişti. Biner binmez uyudu. Hayat ve Elayı aldık, tam yolun ortasında (hatta bizim evin kavşağını geçince) Hayat Elanın yanında oturmak için arkaya geçti. Artık Arca kıskandı mı bilinmez oto koltuğunda kalkmaya, şiddetle ağlamaya başladı. Önce biraz kucağıma alıp sakinleştirdim, tatlı tatlı oturtmaya çalıştım, yay gibi gerindi. Bu arada kolik sancılarında bile böyle ağlamamıştı, o derece sinir bozucu. Uyku arkadaşı Ayıyogiyi verdim susmuyor, kamyon araba, vız geldi. "Yürü len! senle mi uğraşacağım" diyerekten (evet hiçbir kitap yazmaz ama bazen çemkirmek işe yarar:) ) ve de zor kullanaraktan bağladım koltuğa geçtim direksiyonun başına. Yok susmuyor, radyo açıyorum, eline üzüm veriyorum, yok!! Benim tansiyonum bi iniyor bi çıkıyor. Bu arada sesimin yüksekliğinin farkındaym ama kendimi tutamıyorum. Bir şekilde sustu. Ya kendi kendine sakinleşti ya da başka çaresi olmadığını anladı ya da kafa göz dalacağımdan korktu, BİLMİYORUM!!! Hülyalara kadar sakin geldik, ama hala ellerim titriyordu. Arada arkamı dönüp baktığımda hala içini çeke çeke nefes aldığını duyunca nasıl fena oldum. İçimden muhasebe hesaplarına başladım. dursaydın birazcık, hatta belki evin oraya çekseydin, iyice sakinleşince arabaya dönseydin!! yapsaydın etseydin !! olmadı işte! Durum bu! kitapları okursun, kendini teoride eğittiğini sanırsın. Ama iş tecrübe etmeye gelince bazen keyifle atlatırsın krizleri bazen de böyle korkunç anıların olur. Ona buna "bilmem ne kitabında şöyle diyor, bilmem ne kitabında der ki..." demeye benzemiyor. 2 yaş kapımızda, ve hiç kolay olacağa benzemiyor.

Hülyadaki organizasyon şahaneydi. Çok pis bir arkadan iş çevirme ile organize edilen doğumgünü çok neşeliydi. Berk çok tatlıydı. Yine Arca ile çok güzel oynadılar, bence aralarında güzel bir elektrik var. Arca birkaç defa Elanın elinden oyuncak alma savaşına girdi, asabiyet yaptı, ama neyse ki zararsz atlatıldı. Hatta en az 15 dakika Arca Ela ve Berk halka geçirmece oynadılar, birbirlerinin sırasını beklediler, bitince hep beraber el çırptılar ve bu oyun defalarca devam etti. Büyüyorlar mı ne?

Arcayla barışmamızın şerefine güzel bir foto koyayım. Bu slingler için buraya bir TIK!! Arca 13 kilo ve hiç ağırlık hissetmeden taşıdım, yükü dağıtıyor sanırım. Arca da çok keyifliydi, dıgıdık dıgıdık yaptık bol bol.




Akşam arabaya binerken bu defa Arca Elayı yadırgamadı, hatta kendince Ela da geliyor mu diye yokladı, bir güzel uyudular.

Akşamı hiç umulmadık hayati bir tesadüf ile tamamladık. Hayatları bıraktıktan sonra normalde gitmeyeceğim bir yoldan eve ulaşmaya çalışıyorum, tam da öğlen yaşadığımız krizin geçtiği kavşağa geldim, öğlen durduğumuz yerin tam karşısındayım, ışığın yeşile dönmesini bekliyorum, kafamı gayriihtiyari sola çevirince bir de ne göreyim.... Arcanın ayıyogisi!!! Demek ki kavga sırasında Arca yere atmış ben de farketmemişim, yerde duruyor, kavşaktan dönüp gidip yerden aldım, pek pisti tabii şimdi çamaşır makinasında.(oraya nasıl geldi ve nasıl bu kadar kirlendi allah kerim, kuvvetle muhtemel köpekler sayesinde!!) Hayat sürprizlerle dolu!!

12 yorum:

Ömer Tuna dedi ki...

o kitapların söylediklerini harfi harfiyen uygulamak mümkün mü? Olmuyor işte sonra yiyip duruyoruz kendimizi

kuzunun annesi dedi ki...

Yogi olayı şaşırtıcı , ve hala saatler sonra orada durması daha da şaşırtıcı.

Uykusuzluk söz konusu oldumu bence tüm çocuklar delirme noktasına gelebiliyorlar. Misal bugün Ela yine arabada mızmızdı , lakin uyku saatini 2 saat aşmıstık yine ..Yinede Arcaya napsam diye tırstım hakkaten :)) Üzüm uzatırsam daha fazla bagırmsından korktum.

k.i.s.d. dedi ki...

Geçmiş olsun. Bu krizler de tecrübe hanesine yazılıyor. Ayrıca o kitapları yazan kişilerin bile böyle deneyimler yaşadığına emin ol. Hayat kim kimse için %100 mükemmel işlemez. Çünkü şu anda yaşadığımız evrenin kodları o şekilde yazılmamış. Bazen diyorum ki, o kitaplar var ya, hepsinin canı cehenneme!
Arca'yla barışmanızın şerefine çekilen foto nedense çok hoşuma gitti. Slingde duruyor mu, merak ettim. Ve ayrıca burada çok bunalırsam şu havhav dişler çıkar çıkmaz soluğu İzmir'de almak gibi banka hesabıma tam darbe indirecek bir planım var:)

yeliz dedi ki...

evet ya ömer tunanın annesi, sorun da bu işte en kötüsü kendini yemek, az şey bilsek daha mı iyi noktasına geliyoruz:)

yeliz dedi ki...

hayat, bizim oğlan genel olarak sakin mizaçlı ve uyumlu görünüyor di mi? ama gerçekte teröristin önde gideni, onu bırak ben hülyalardaki usluluğuna oha demek istiyorum, sen şahit olmasan ben bile kendim mi uyduruyorum diye şüpheye düşücem:) ayı yogi tam korku filmlerindeki gibi gözümün içine bakıyordu:)))

yeliz dedi ki...

evet kisd! fuck the books!!
gelin izmire ya nolur mailde de yazdım bizde kalırsınız ne güzel olur. slingte durma sandım ama durdu hatta dıgıdık yapınca acayip mutlu oldu. O kadar kucak manyağı ki bu dana için almayı düşündüm:)

larcencielblog dedi ki...

Yeliz!

Bu sabah, daha bu sabah,

Çınar'ın boğazı ağrıyor diye ona güzel bir kahvaltı ettirmeye çalışırken ve o kusup yenisini yememekte de direnince çıldırıp, sandalyesinde hızla kaldırıp "yemezsen yeme, n'aparsan yap" diye avazım çıktığı kadar bağırıp çocuğun ödünü patlatmışken,

senin hissettiğin şeylerin aynısını hissettim!

"yapsaydın etseydin !! olmadı işte! Durum bu! kitapları okursun, kendini teoride eğittiğini sanırsın. Ama iş tecrübe etmeye gelince bazen keyifle atlatırsın krizleri bazen de böyle korkunç anıların olur. Ona buna "bilmem ne kitabında şöyle diyor, bilmem ne kitabında der ki..." demeye benzemiyor. "

Bu yüzden de ortalarda yokum bugün...

Şu okuduğum kitaba da bir daha ne zaman yanaşabilirim, bilemiyorum.

Evet, çocukla insan iki dakika sonra barışıyor da, kendini yine de ne kadar kötü, başarısız, işe yaramaz hissediyor, di mi? En azından bende böyle oluyor...

yeliz dedi ki...

evet onlar bizi affediyor, biz onları bi şekilde... ama kendimizi asla affetmiyoruz. bütün haftasonum etrafıma günah çıkarmakla geçti, bu kadar yazdım, evet yalnız değilim, bu rahatlatıcı ama hala vicdan be başakcım

alev ertürk dedi ki...

vallahi ben okurken gerildiiiim :((( maalesef bizde de cok oluyor bu kriz anları o eller nasıl titrer cok iyi bilirim :((

yeliz dedi ki...

alevcim gerçekten yalnız olmadığını bilmek bir nebze rahatlatıyor... teşekkürler

Pratik Anne dedi ki...

Anneeeaaa! Resimdeki benim kutuphane yaw. IKEA Billy bookcase ve icindeki kitaplar dahil. Resmen bizim eve girip cekmissin. Sana fotograf gondermem lazim.

yeliz dedi ki...

pratik annem sahi mi? mutlaka bekliyorum fotoğrafı:)