8 Nisan 2011 Cuma

Cuma yazısı

Sabahları sevmem.

Suratsızın önde gideni olurum. Her güne neşeyle (niyeyse!) başlayan İlker bana gıcık olur. Uykumu alsam da, geç yatmış olsam da fark etmez. Sabahların insanı değilim, hiç olmadım. Olanı da sevmem! (Nemrut ana)

Arca’nın yatağını açtık ya, hop soluğu yanımızda alıyor. Küçük elleriyle yüzümü okşayıp zeytin gözlerini gözlerime dikiyor, tam gülümseyeceğim, bu reklam filminden fırlamış sahneyi bozarcasına anırıyor; “GALKKK!”

Bu emir benim keyifsizliğime hiç yardımcı olmuyor.

Arca’ya yumulma, hoşbeş etme, çıplak ayaklarını yeme, yatakta tepişme, İlker’le sabah keyiflerini izleme gibi bir dizi aktiviteden sonra kendime gelmeye başlıyorum. İşe gelip de kahvaltı ettiğimde biraz daha canlanıyorum. Ama ilk sabah kahvesinden önce kimse benden güler yüz beklemesin. Böyle de uyuz bir tipim.

Bu sabah saçmalıkları hayat rutinimin değişmezleri. Ama son bir haftadır her şey daha da zor. Saçma bir hayat döngüsü içindeyim.

İş çok yoğun bir döneme girdi. Normalde bu zamanlar akşam dokuzlara kadar mesai kalır, cumartesi de çalışırdım. Arca’dan beri böyle bir mesai sistemi tarafımdan iptal edildi. Akşam eve gidiyorum. Arca ile geçirilen akşamın ardından dükkanı açıyorum. Yani bilgisayarı. Gece sen de iki ben diyeyim üç.

Dün haftanın yorgunluğu çökmüş üzerime. Derken bir haftalık alkol diyetim şarap için aldığımız peynirlere kurban gitti. Sadece şarap, peynir ve ekmek ile yaşayabilirim. Hatta ekmeğe gerek yok. Neyse bizim evin diğer sakinleri dün akşam şaraba zeytinyağlı enginarın da eşlik ettiğine şahit oldular. Eh insan yeniliklere açık olmalı.

Arca ile İlker odada takılırken hafiften sızmışım, gözümde lensler. Neyse, Arca’yı uyuttum. – Unutturmayın son masal şaheserim küçük uzaylı Lulu ve Arca’nın maceralarını anlatayım bir ara, çocuk kitaplarından arakçılıkta son nokta!! –

Ne diyordum… Kahveyi koydum, dükkanı açtım. Gece iki gibi mesaiyi bitirdim.

Yatma ritüellerim de uzundur benim. Makyaj ve lensler çıkar, envai çeşit krem boca edilir, el dirsek vakit kalırsa bacaklar kremlenir, evin odalarının kapıları kapanır (bkz. Arca'nın yatağını açtık cümlesi) , kapı kilitlenir. Saatler kurulur, telefonlar şarja takılır, Arca’nın üzeri zilyonuncu defa örtülür, çanta hazırlanır, illa beraber yatağa gideceğiz diye kasan ve koltukta uyuyakalan İlker uyandırılır, beraber yatağa gidilir.

Ancak dün gece hayatım renklendi, lens adımında arıza çıktı. Birini çıkardım, sonra parmağı öbür göze soktum, yok lens yok! Arada kıvrılır girer göz kapağının içine uğraşır çıkarırım. Bu defa hiç görünmüyor. Gecenin tam üçündesin dertlerin en gücündesin! Bir “GALLLK” da İlker’e gelsin. Gözümü kurcalar, ışık tutar içine yok yok yok.

Üf yatalım dedim, düşmüştür. Bu defa İlker’in aklına takıldı, düşer miymiş, yok kalk acile gidelimmiş. Ben uyumak için ölüyorum lens umrumda değil, İlker başımda nöbet tutuyor. Öyle öyle uyuyaklamışız.

Kuvvetle muhtemel düştü, zaten düşmediyse vücudumun bir parçası oldu yapacak bir şey yok. 27 yaşından sonra miyop olan bir ben varımdır herhalde! Yaş kemale erdi hala numarası düşmedi, yakındır çizdireceğim!

İşte bu korkunç hafta ve gecenin ardından bir iş günü hiç çekilmiyor. Ben de bankayı bahane ettim, çıktım. Çok bahane de sayılmaz. Haftalardır parasız geziyorum, evden almayı unutuyorum, bankaya gitmeye üşeniyorum. Ofisin kasasından tırtıklayıp duruyorum. Hava pek güzel, kuş cıvıltıları, öğlen tatili kaçamakçılarının mekanı olmuş Forum. Vitrin baktım, fiyatlar tavan, ee sezon başı, olacak o kadar.

Pencereler açık, radyo açık, saçlarım açık… döndüm ofise.

Yani neymiş? Hayatında anlatacak bir şeyi olmayan sefil blogger blogu böyle eften püften yazılarla işgal edermiş!

derken... BAAM diye bir trafik kazası oldu, hasar tespitine gidiyorum - döneceğim:)

Güzel bir hafta sonu olsun mu? OLSUN: )

Hasar tespit: biri birine yol vermemiş, öbürü diğerinin tamponunu indirmiş. Mala gelmiş, canlar sağolsun.

6 yorum:

ZEYNEP dedi ki...

iyi haftasonları :)) şaraplı peynirli olsun ama canım çekti walla :)

cenebaz dedi ki...

Geçmiş olsun, amaaaaaan, cana geleceğine mala gelsin.

Adsız dedi ki...

kimin tamponu indi yeni arabanin mi :)
gecmis olsun yahu, bu olsun en fazlasi.

aynen yelizim kahve icmeden suratima bakmasinlar nolur, yas cok guler fazla amerikan filmi seyrettim diye kahve tribine giriyomusum :)
kendisi aynen ilker gibi, gıcık edici bi neş'e ile uyanir:D

selen dedi ki...

peki lense ne olmuş? sonradan haber alınabildi mi?

ruhdagı dedi ki...

Şu an panik halinde valiz hazırlıyorum sen müthiş bir deşarj oldun bana :)

Kayınvalidemden döner dinmez bir şişe şarap açıciim :)

Sevgiler.

Adsız dedi ki...

ABD, Iowa Şehrinde bulunan Iowa Lutheran Hastanesi'nden bir temsilciyim ve hastane idaresi tarafından internete nasıl işler yaptığımızı ve insan organlarının alınıp satılması için bir yıl daha başladım fırsatı verdim. böbrek, Bu teklifle ilgileniyorsanız, lütfen aşağıdaki e-postayla bizimle iletişime geçmekten çekinmeyin: Bağışçılarımıza iyi miktarda para telafi ediyoruz ve biz organlarda Cerrahi uzmanıyız ve bir bağışçı olarak risk yok. o.
Ve bu bizim e-postamız:
iowalutheranhospital@gmail.com
Ayrıca, whatsapp +1 929 281 1248 numaralı telefondan bizi arayabilir veya bize ulaşabilirsiniz.