14 Nisan 2011 Perşembe

Hatalıysam…

Evet itiraf ediyorum, hatalıydım, dün gün boyu hatalıydım.

Sersem lodosun fink attığı o saatlerde Konak Meydanında uçacağıma ofiste çalışmalıydım. En azından kuş yuvası saçlarımı toplamalıydım ki iyice kabarmasınlar.

Evet hatalıydım, pis parmaklarımla lenslerimi kurcalamıştım ve doktor lens üzerindeki parmak izlerini gördü. Aslında geyik bir doktorum var, sadece özel sağlık sigortasına lensleri kaktırmak için 6 ayda bir gidiyorum, hoşbeş ediyoruz, lenslerimi alıp çıkıyorum. İlişkimiz tamamen çıkar üzerine kurulu. Lensler gözümdeyken yaşadığım hadiseyi de büyük hata olarak tanımladı, ciddiyet ceketini geçiriverdi sırtına. Sonra muayene etti. “Nasıl ya! olamaz” diye haykırdı. “Lens gözünüzde kalmış, beyne yaklaşmış, olsun daha ileri görüşlü olursunuz” Geyiktir demiştim di mi? Bi de inandırıcı şerefsiz tırstım. Nerde senin hipokrat yeminin diye sorarlar adama ha nerde?

İşin geyiği bir yana miyoptan yana Benjamin Button sendromu yaşıyorum. (Hala Benazir Butto diyorum, biri beni durdursun!) Miyop yaş ilerledikçe numara düşürür ya benimki arttırıyor. Gençleşiyorum diyeceğim, sustum: ) Daha da artmasın diye numara değiştirmedik. Nemlendirici, falan filan…

23 Nisan Nurturia çekilişinde bize çıkan güzel kıza hediye almaya karar verdim.

Hata hata üstüne! Topuklu ayakkabı giyeceğim tutmuş. Şahane!

Yön duygusundan zerre kadar nasip almamış karakter yapısının cezasını ayaklar çeker, Hilton otelini iki defa tavaf ettim ama buldum!! Detay veremem hasbel kader okuyordur anası çakar sonra:P

Öğrencilik yıllarımdan beri ilk defa hediye kutusu kapladım yapışkanlı kağıtla, beceriksizliğimi tasvir etmekle vakit kaybetmeyeceğim. Bir de uzun mektup yazdım, yamuk oldu. Parmaklar klavyeye alıştı beridir, el yazısına uzak kalmışız.

Günün son hatası: Metro durağına yakın arabayı park etmiştim, malum Konak’a arabayla inilmez. O sokakta yer bulduğuma işkillenmiştim zaten, tam isabet! Geri döndüğümde çekici gelmek üzereydi, inşaat önüymüş. “Abla sen naaptın” diye işçiler etrafımı sardı. “Ne be geldik işte, hadi işinize bakın” diye savuşturdum, hop hemen kilitlersin kapıları, aynen arazi: )

Gün boyu iyi giden tek şey yeşil ışıklardan yana bonkör davranan talihimdi.

Ve en çok güldüren ise, tampon tampona trafikte şahin görünümlü beyaz Kartal’ın arka yazısı:

“Hatalıysam…
Hatalısın yaz 3310’a gönder “Hatasız kul olmaz” melodisi cebine gelsin”

Al bir hata daha! yazı gözükmüyor iyi mi? Telefonla çekilen trafik fotosu bu kadar olur.



Ne demişler?
Hatasız kul olmaz!

4 yorum:

ZEYNEP dedi ki...

:)) güldürüyorsun beni, çok yaşa çok! :))Ha bir de doktorla tanışasım geldi :)

Fatma dedi ki...

Harikasın ya, her yazdığın ayrı güzel:)

annesi ve defnesi dedi ki...

bence de harikasın, moral deposusun:)

Adsız dedi ki...

ahahah supermis yazi!

yeliz! lens deme tirsiyorum yewrım :S