Yapacağım. Yapmazsam içimde kalacak.
Böyle geyik sohbetler yapınca bizim ev bir sitcom platosu, sohbetlerimiz hep esprili, sahneler 50’lerden kalma müzikal tadında geliyor sanki. Hep bi neşe hep bi her bişeyler şen şakrak.
Hayır değil.
Çokça kendimi eleştiren bir insanım aslında. Eskiden eleştirilmeye tahammülüm yoktu, şimdi kulak veriyorum. Dahası eleştirirken kendimi, bazen çok acımasız oluyorum, ipin ucunu kaçırıyorum hatta bilinçli üzüyorum kendimi. Bu bile eleştiri oldu : )
Yemek içmek konusunda garip takıntılarım var mesela. Organik ana olmadım hiç, sürdüremez tıkanırdım bir noktada, biliyorum ben kendimi. Ama şeker çikolata konusunda çok sağlam durmaya çalıştım. Lakin acayip abarttığımı fark ettim.
Dün...
Kübra ve Hayatlarla Patlıcan’dayız. Paketli kesme şekerlerle oynayan Arca’ya ses etmem, çünkü hiç yemedi, yenecek bir şey olduğunu bilmiyor.
Sanıyordum.
Önceden benzer münasebetler oyuncak kamyonun arkasına yükleme taşıma veya paketlerini açmakla sınırlı kalmıştı, bu sebepten rahatım. Bir baktım ağzına attı.
Bırak değil mi, en fazla yer. Şeker komasına girecek değil ya!
Yok ben arıza yapacağım, sokarsın parmağı çocuğun ağzına çıkarmaya çalışırsın, hızlı davrandığın ilkini kül tablasına koyarsın. Ama Arca daha hızlı ikincisini ağzına atar, hadi eridi, çıkaramadın, ikincisini kül tablasından alır. Ve kabus boğuşmalar başlar. Tasvir filan hikaye, yaşamak lazım, küçük dili yutmak lazım.
Birinin beni omuzlarımdan tutup hızlıca sarsmasına ihtiyacım var.
İster Arca’nın yorgunluğu, ister uykusuzluğu de ne dersen de…
Arca’nın ağzındaki kesme şekere ilaçmışçasına, zehirmişçesine saldırışımı unutamıyorum.
Ve olur da unutursam diye yazıyorum ki hafızama kazınsın!
Arca’ya kısmen paylaşmayı, sırasını beklemeyi bir nebze öğretebildiğime sevinirken kendime sakin olmayı öğretemediğime üzülüyorum.
Relax Yeliz relax…
8 yorum:
Ortasını bulmak da öyle zor ki :( Bir de bu modeller bir kere yiyince hep istiyorlar, işte orada denge bulayım derken tepetaklak iniyor insan yere, en azından ben..
yeliz işte aynı kendimi buldum :S aman şekere dokunmasın, bu yaşlarda ne kadar az şekerli yerse damak tadı da öyle gelişir derken olayı öyle bir abartmışım ki... Amerika'ya gelmemiz ile yataktan bugün çikolata yiyebilirmiyim diye uyanmaya başladı. Hayır deyince de tüm günü tarumar ediyordu. Önceleri buraya b*ok atıyordum - bu ülkede dengesini kurmak zor diye... Ülkede değil bende ki dengede varmış bir sıkıntı da yavaş yavaş toparlamaya başladım
Yeliz, Nazlıya şekersiz muhallebileer yedirdim, doktor bile şaşrdı nasıl yediğine... Bilmem kaç yaşına kadar şunu yemeyecek , yumurtası günlük olacak. Sebzesinin içine koyacağım et , günlük kesilmiş dana olacak. Ev değil sanırdın labaratuar. Sonra çikolata manyağı ve dışarda abur cubur yemeye son derece meraklı bir bir kızım oldu. Tabiki koru ama hep derim az hasarla kurtar kendini de...
Bende 2011 baslayana kadar idil'i cikolata, sekerden uzak tuttum. Ama Noel donemi babaannesinde herkesin cikolata yedigi bir ortamda kizim, " anne baba cikolata si, idil no", demeye baslayinca baktim takinti olacak bizim bidikta ufacik ufacik verdim. Nasil mutlu oldu anne baba gibi oldum diye. Simdi arada sirada istiyor ama israrci olmuyor. Gormezse aklina bile gelmiyor. Ama yeni takintimiz kahve, buyuyunce icecekmis.
Benim de eşimde var bu takıntı. Ben de ondan gizli veriyorum kızıma çikolata, kek filan :)
Küçükken hep kırmızı, büyük, spiral şeklinde şekerlerden isterdim. Annem de almazdı bana "boyalı onlar" derdi. Hala hatırladıkça üzülürüm. Büyünce yedim ama eski tadı alamadım :)
Ben de şimdi kızıma sert çıkmıyorum. İstedikçe az az veriyorum. Lolipop yerken mesela bir iki yalıyor. Sonra ben "Hadi ben de yiyeyim, canım çekti çok" diyorum. Isırıp yarısını kendim yiyorum. Kızım 1-2 daha yalıyor. Ben diğer yarısını da ısırıyorum. Kızım için kendimi feda ediyorum yani :)))
Benim mantık şu:
1. Kendin yediğin bir şeyi, çocuğa yasaklamayacaksın.
2. Asla elinden zorla almayacaksın. Azı karar. Her şeyden az az yesin. Fazlasını isterse ya daha çok seveceği bir şey bularak kesme şekerden uzaklaştırıyorum ya da ben de yemek istiyorum diyip, kekinin çoğunu mideye indiriyorum :)
Bende de bazı durumlarda bu çıkışlar oluyor. Mesela bırakayım özgürce dolaşsın diyorum, fırın soğukken bile yaklaşınca nefesim kesilircesine bağırıyorum, atlıyorum çocuğun üstüne.
Şeker mevzusunda ise şanslıyım sanırım. Kızım şekerli yiyecekleri hiç sevmiyor. Tek istisnamız çikolata. Onu da minik minik tattırıyorum, bayılıyor. Hatun milleti işte:)
Yelizciğim , beni bilirsin. Oturduğum yerin duvarına bile don't panic yazılmışlığı vardır. Ama ne hikmetse bu paniklik anneliğime hiç tesir etmedi.Nerdeyse yapılmaması, verilmemesi,yenilmemesi gerekenlerin hepsine kulak tıkadım.Belki işime geldi,belki sıkıntıya sokmak istemedim kendimi, belki de inat ettim.Çok zarar vereceğine inanmadığın hiç bir husus için kendini sıkma. Sen çocukken, belki hatırlamazsın, beklerdin kahvelerimizin bitmesini veeee birini değil tümünün telvelerini önce yalar sonra da çay kaşığı ile heba etmez yerdin :)))) Nil de 2 yaşından beri bildiğin köpüklü tiryaki kahvesini indiriyor midesine.Hiç uğraşamam! içsin,yesin,kemirsin. Biz ne yaparsak yapalım onlar kendi yollarını bulacaklar.Sakınan göze çöp batıyor sarı papatyam.Rahat ol lütfen, gelip de yazdırtma duvarına don't panic diye :))))))))
çok iyi anlıyorum. benim yapacağım bir hareket. bir kez yedi kesmeşeker ve gerçekten zehir yemiş gibi oldum. bi dahakine daha az panik olarak çıkart şekeri. hala da doğrusunun bu olduğunu düşünüyorum. sevgiler...
Yorum Gönder