Bir köpekfobikten bir köpek katili yaratan sistem

Ya hiç gitmem, sol şeritten gidesim tuttu, hiç vurmam 120’ye vurasım tuttu, sonra kocaman bir köpeğin benim önüme atlayası tuttu. Zavallım oracıkta sizlere ömür, kenara çektim, polisi aradım, ekip gönderin, belki yaşıyordur, öldüyse de otoyolun ortasında başka araçlara tehlike olabilir diye. Benim arabanın tamponu dağıldı, plakası uçtu. Bir de üstüne trafik sigortamız evde kalmış, mikemmel bir “arabayı bağlama” hadisesini burada anlatmama ramak kalmıştı.

Hadisenin akabinde İlker devletimin memurunun baskılarına dayanamayıp “ağırlığını koymaya” karar verdi. Raporu almak için trafik şubesine giden İlker’e “bu hanım senin neyin oluyor hemşerim?” diye sormuş memur. “Karım” demiş muhterem, “ooo olmaz böyle sen bugün git eve ağırlığını koy, ne bu böyle ehliyet hala Yeliz Y.” Ağırlığını koydu muhterem kocam, ehliyet değişecekmiş yoksa bir daha benim kaza işlerimle filan uğraşmazmış. Yemedi tabii “peki” dedim, trafikle polisle ne uğraşacağım, zırt pırt, ben bilmem beyim bilir dedim sıyrıldım, katiyen polemiğe girmem:P
Arca durup durup “Annem köpeğe zarar vermiş” diyor. Kendisini “köpek gelip bana çarptı” diye aksine inandırmaya çalışıyorum. “Hastaneye götürdüler” dedim, yemedi kanımca, illa ziyarete gidecekmişiz.

Dün akşam mis gibi ekmeğimi almışım, eve yürüyorum, üst mahalledeki sokak köpekleri yolunu değiştiriyor beni görünce (ki normalde ben değiştiririm bir köpekfobik olarak) çok pis koydu yeminle! Köpek katili kokusu mu aldılar ne!

Ben ki köpeklerle dondurmasını bile paylaşacak kadar onları çok seven tek evladım benim gibi manyak olmasın diye köpeklerin yanında bile duruyorum. (ama bahçe kapısı kapalı, dikkatinizi çekerim:P) Yolda köpek gördü mü elimden tutuyor Arca, “Cango o, tanıyorum ben onu, bizi koruyor” diyor, yanından geçiriyor beni.

Ben napıyorum? Gidip bir başka köpeğe çarpıyorum. Diyorlar ki, yapacak bir şey yokmuş, görseydim ve kırsaydım direksiyonu daha fena bir durum olurmuş, takla, diğer arabalara çarpma… vs gibi köpekle birlikte benim ve diğer insanların da hayatları tehlikeye girermiş.

Rapor tutan polis dedi ki, daha sabahın sekiz buçuğu ve bu otoyoldaki ikinci köpek vakasıymış, her gün benzer kazalarla karşılaşıyorlarmış, ben ucuz atlatmışım. İşin geyiği bir tarafa, ne kadar fena bakar mısınız?

Başıboş köpek o kadar çok ki… Telef oluyorlar. Ya sokakta susuzluktan ya da otoyolda bir arabanın tamponunda. Hayvan barınakları çözüm değil, toplu katliam gibi bir şey oralar, bir arkadaşım gitti gördü, oradan biliyorum. Kısırlaştırmıyorlarmış, üremelerini kontrol etmiyorlarmış. Çünkü çok maliyetliymiş.

Sisteme bakar mısınız? Benim gibi bir köpekfobikten bir köpek katili yaratan sistemin çarklarıyız hepimiz, yazık çok yazık!