6 Ağustos 2014 Çarşamba

Yeni yepyeni bir şeyi çocuğunuzla tecrübe ettiniz mi hiç?

Çocukla tekrar çocuk olma şansın var. Çünkü onların kahkahasındaki saf mutluluk ve neşe, başka hiçbir şeyde yok. Çocuklar belki de kendi çocukluğumuza dönmemizi sağladıkları için bu kadar seviliyorlar. Yoksa mesela benimki bazen çekilecek bok değil!

Keyfimin kaçtığı bir akşamdı. Olur öyle arada. Kaçar, sonra bir yemek yaparım, yanına güzel bir şarap açarım, hatta yemeği yaparken şaraba başlarsam daha bile güzel olur. Zira kokusuyla yemeğin, tadıyla şarabın, terapi başlamıştır. 

Terapi dediğin şeyi bir yoga merkezinde, bir dağ başı meditasyonunda araman manasız.
Terapi, yaparken dünyadan koptuğumuz şeylerin bütünüdür ve bu kişiden kişiye değişir.
Ablam mesela, bulaşık yıkar. Bulaşık yıkarken uykum geliyor der. Yok bana göre değil. Ben yemek yaparken, bisiklet binerken, yazarken rehabilite ediyorum kendimi. Ve çok gerginsem mutlaka bir tanesini yapmam lazım.

O akşam madem açtık, madem elimizin altında kıymamız, sulu domatlarımız, lezzetli şarabımız ve tabii ki makarnamız vardı, o halde yemek yapmak kaçınılmazdı.

Yaptığım yemeği iştahla yiyen büyüklü küçüklü iki erkeğe baktım. Yavaş yavaş geçti. 


Arca tüm gün kudurmuş, yorulmuştu. Karnı doyunca terastaki kanepeye şöyle bir uzanayım deyip, uykuya daldı. Güzel olur açık havada uyumak. Biraz ayakucunda oturdum, sivrisineklere karşı nöbetçilik yaptım, sonra kalktım, bahçeyi sulayan muhteremin yanına vardım. Onun da yüzünde karnı doymuş kedi ifadesi vardı, aynı oğlu gibi… 

Sabah erkenden kuzenle balığa çıkacaklardı. Dedim ki, bir gün Arca’yı da götürelim balığa. Tabii sabaha karşı olmaz da ne bileyim mesela kalamara. Evvelden öğrenmiştim, kalamar akşamüzerine doğru oluyordu, İlker iyi kalamarın yerini biliyordu. Muhteremin hoşuna gitti bu fikir.

Ertesi gün sabaha karşı Kayhanla kocaman balıklar tuttular. Öğlen geldi eve. Ben akşam yemeğini ve hatta öğle sandviçlerimizi çoktan hazırlamıştım. Buzluk tıka basa içecekle doluydu, meyvemiz, abur cuburumuz, hepsi tamamdı. Paşalimanına gittik bu defa. 

İlker teknede uyurken biz denizde yakalamaca oynadık. Hiç bu kadar yorulduğumu hatırlamıyorum. Hele Arca… Benimle mesaisi bitiyor İlker’le başlıyor, yorulmak bilmiyor. Bazen diyorum ki çocuk doğurma yaşı kesinlikle 25’i geçmemeli, bizden geçmiş yav! 

Karnımızı bir güzel doyurduk, eve dönmeden önce doğru kalamara. İlk seferde iki tane birden geldi. Arca’yı göreceksin, çıldırdı sevinçten. Bir şey yaptığı da yok ha, kovayı ben tutuyorum, İlker de kalamarları çekiyor. Ama o ilk defanın heyecanı, coşkusu... inan ki küçük bir çocukla yaşamak çok farklı. 

Sonra bir tanesi mürekkebiyle beni bir güzel yıkadı. Üst baş battı. Atladım suya, akşam suyu şerbet gibi olmuş. Hem derin hem de güneş iyice alçaldığından cesaret edemeyen Arca, beni suda görünce dayanamadı, geldi arkamdan. 

Bomboş açıklar... Sadece tekneye vuran hafif dalgaların şıpırtısının sesini duyuyorsun. Güneş iyice alçalmış, az sonra tepenin ardına geçecek, gözden kaybolacak. Hani sen şöyle sırt üstü uzanacaksın suya, kapatacaksın da gözlerini, bırakmıyor ki cüce. Suda kovalamaca, dalıp çıkmaca, ve kalamarları bile kaçıracak bir desibelde kahkaha...

Eve döndüğümüzde saat dokuzu çoktan geçmişti. Duş, yemek derken sızıverdi koltukta.

İlker, hatırlar mı acaba dedi. Hiç unutur mu, unutabilir mi? İlkler unutulmaz.

Tatilinin, belki de hayatının en güzel günüydü. Benim de… 

6 yorum:

Sittirella dedi ki...

Unutur mu hiç? Asla unutmaz :)
Masal gibi anı yapmışsınız:)

GeCe dedi ki...

okurken yasadim sanki cocukluguma gittim babam da balikcidir cok anim var boyle ne guzel yeniden yasasam keske hic unutulmuyor gercekten

esra yağız dedi ki...

O unutsa da, bu satırları yıllar sonra okuduğunda hatırlayacaktır eminim.. ben orda değildim ama ordaymışım gibi bir his verdi cümleler. Cümleler nefis :)

yeliz dedi ki...

evet ya sittirellam, gerçekten masal gibiydi, tadı damağımda kaldı.

@gece;
tabbiii ya unutulur mu? hele denizi seven çocuğun balık macerası mümkün değil:)

teşekkürler esra:) okur inşallah

lale dedi ki...

yazını önce telefondan okudum,hatta yorum göndermeye falan kalktım da gözlüksüz göndere basacağıma oturumu kapata tıklamışım:)

Hiç unutmasın o günü, ben bile unutmayacağım ayol...Gözümde tek tek canlandı her şey, mürekkep balığının sana aldırdığı dui, şapada şapada yüzmeleriniz... Sakına sakın unutmasın, hatta unutmaması için elinden geleni yap:) Ben de hep çocuklarımın benimle güzel anıları olsun diye uğraşırım planlarım, hayat bu anlardan ibaret zaten be Yelizim gerisi çöp...

yeliz dedi ki...

sabah sabah gözlerim doldu lale ablacım. hayat gerçekten bu anlardan ibaret... ne güzel dedin. sımsıkı sarılıyorum, sevgiyle...